Sedat Değer, Maslow’un  İhtiyaçlar hiyerarşisine göre öncelikli ihtiyaçların başında güvenliğin geldiğini bir öğretmenin kendini gerçekleştirebilmesi için öncelikle güvenlik ihtiyacının karşılanmış olması gerektiğini; öğretmenlere yapılan şiddet olaylarına ve okulların güvenliksiz olduğuna dikkat çekerek Milli Eğitim Bakanlığı'nın şiddeti önleme eylem planını hazırlaması gerektiğini söyledi
 
Gün geçmiyor ki bir öğretmen şiddete,saldırıya maruz kalmasın.Bazı saldırılar kamuoyuna yansırken çoğundan haberimiz bile olmuyor.Anlayacağınız öğretmen yediği dayak ile kalıyor hatta öldürülür de 3-5 gün sonra unutulduğu ile kalıyor.Bunca olay yaşanırken Milli Eğitim Bakanlığından ise şiddeti önleme adına herhangi bir eylem planı hazırlanmadı.Açıkçası caydırıcı ve öğretmenlere yapılan saldırılardan sakındıracak bakanlıkça hiçbir adım atılmadıkça ne yazık ki daha çok öğretmen şiddete maruz kalır(üzülerek söylüyorum)daha çok öğretmenimiz canından olur.Bunları söylemesi bile zor iken bizzat yaşayan öğretmenlerimizi,görevi başında öldürülen öğretmenlerimizin ailelerin üzüntüsünün ise tarifi bile olamaz.
 
Öğretmenler Dayak yiyorsa,Öğretmenler öldürülüyorsa burada soruna el atmayanlardan bahsedilebilir.Düşünün ki eğitim yuvası olan okullarımıza güpe gündüz elinde silahlarla bıçaklarla girilebiliyor ve öğretmenlere rahatlıkla saldırılabiliyor.Maslow’un  İhtiyaçlar hiyerarşisine göre öncelikli ihtiyaçların başında güvenlik gelmektedir yani bir insanın kendini gerçekleştirebilmesi için öncelikle kendisinin güvenlik ihtiyacının karşılanmış olması gerekmektedir.Fakat her geçen gün yaşanılan öğretmenlere yapılan şiddet anekdotları ile beraber hangi öğretmene sorarsanız sorun kendisini okulda güvende hissetmediğini söyleyecektir.
 
Öğretmenlik vazifesinde can veren meslektaşlarımızda olmuştu. 13 Mayıs 1999’da eski kız arkadaşı Şebnem Serttaş‘ı öldürmek isteyen Murat Kurt’u engellemeye çalışan Kartal Endüstri Meslek Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Hüseyin Ağırman silahla vurularak öldürülmüştü.Üstelik Hüseyin AĞIRMAN 3 aylık öğretmen ve 3 ay öncede çocuğunu kucağına almıştı,öğretmenlik ve hayatının baharında canından olmuştu.Aradan 17 yıl geçti,peki ama değişen bir şeyler oldu mu ? Okullarda şiddet  ve saldırıları önleyebilecek önlemler alınmış mı ,gerekli yasalar çıkarılmış mı,eylem planları düzenlenmiş mi ? Maalesef hayır.Nitekim de daha dün (17.12.2015 Sabedin Türker İlkokulu) yine istanbuldaki bir okulda bir öğretmenimiz güpe gündüz elinde silah ile okula gelen bir veli tarafından vuruldu.Şükür bu sefer öğretmenimiz bacağından vurulduğu için canından olmadı dedik; ama öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin canı şansa kader mi sürecek okullarda?
 
Daha dün gibi Hatırlıyorum sevilay öğretmeni, arkada kalan gözü yaşlı eşini ve 2 çocuğunu,en acısı ise dört aylık hamile iken karnında çocuk beklerken öldürülmesini. İzmir’in Karabağlar İlçesi’nde Fen ve Teknoloji öğretmeni olan Rabia Sevilay Durukan da ne yazıkki görevi başında güvenliksiz okulların birisinde öldürülmüştü.Rabia öğretmen öldürülmeden önce öğrencisi 15 yaşındaki H.K tarafından kendisini bıçaklamakla tehdit ettiğini okul müdürüne söylediği, okul yönetiminin de polisten yardım istediği, ancak olayın önlenemediği ortaya çıkmıştı. 
 
Ben askerde iken bir öğretmen arkadaş beni arayarak ”okulda bir 5. Sınıf öğrencinin velisi elinde silah ile beden eğitimi bayan öğretmenimizi kovaladı” demişti.Düşünebiliyor musunuz önde can havli ile koşan bir öğretmen arkada ise 5. Sınıf öğrencinin velisi elinde silah ile kovalıyor ne kadar acı bir tablo öyle değil mi ben askerde iken o kadar çok üzüldüm ki bunu duyunca bir kadar da utandım ki öğretmenlik mesleğinin geldiği noktadan ki anlatamam… Biliyorum bunun gibi birçok olay yaşanıyor okullarımızda o yüzden bunun gibi acı örnekleri saysak bırakın saatleri günler hatta aylar bile yetmez zaman olarak.
 
 Bunun gibi öğretmenlerin şiddete uğradığı zaman aralıkları ise eylül ayında  başlıyor bir sonraki yılın haziran ayının ortasında son bulmaktadır çünkü okullarımız eylül-haziran ayları arasında açık olmaktadır.Yani temmuz-ağustos ayalarında öğretmenlerin şiddete uğramamasının sebebi okulların güvenlikli hale getirilmesinden değil bu aylarda okulların tatil olmasından kaynaklı.Bu da göstermektedir ki okullarımız açık kaldığı sürece maalesef güvenliksizler.
 
Öğretmene şiddet uygulayan kişiler ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşıyor öğretmenler ise can korkusu ile yaşıyor.Öğretmen eğitim mi verecek yoksa can korkusu ile mi yaşayacak?Önlemlerin alınabilmesi için daha kaç can gerek ,daha kaç öğretmen dayak yiyecek,darp edilecek. Bu şekilde devam ederse eğitimden hiçbir verim de alamayız ki öğretmenler kendilerini güvende hissetmedikçe mesleklerini yerine getiremez. Türkiye’nin her tarafında öğretmenin canlarının tehlikede olduğunu,”bana da bir gün şiddet uygulanır mı?” tedirginliğini yaşadığını artık görmeliyiz.Milli Eğitim Bakanlığı acilen kanunlarımızda ve mevzuatlarımızda değişikliğe gidip bu olayların önüne geçmeli aksi taktirde öğretmenlerimiz şiddete uğramaya,öldürülmeye devam edecektir.
 
Öğretmene saldırılar gerçekleşmeden önlenebilecek insanları şiddetten alıkoyacak caydırıcı bir eylem planın artık yapılma ve uygulanma zamanı geldi de geçiyor bile.MEB yetkililerinden bir an evvel yetkiyi alıp adımlar atmalarını istiyorum her eğitimci gibi.Öğretmenler, canları ortada değil kalemleri elinde rahat bir şekilde eğitim verebileceği ortamlar sağlanmalı.MEB birçok bakanlık ile protokol antlaşmaları yapıyor bu antlaşmalardan biri veya birkaçı da öğretmene şiddet ve saldırıları engelleyici şekilde olsun.
 
İşin özü; Öğretmene Şiddet Sezonu Eylül'de Başlar Haziran'da Son Bulur! MEB Bu Şiddeti Ne Zaman Durdurur? Hep birlikte göreceğiz.
 
Sedat DEĞER