NEDİR? NE DEĞİLDİR?

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU TEKLİFİ

 

Amaçlar bölümünden de anlayacağımız üzere, eğitim sisteminin başarı olgusunu öğretmen atama, mesleki gelişim ve kariyer basamakları (!) çerçevesinde değerlendiren kanun teklifinin, eğitim sisteminin yalnızca tek ayağı olan öğretmenler üzerinden ilerlemesini şaşırarak inceleyeceğiz.

Genel Gerekçe Bölümü, incelenmeye değer ilk bölüm zira kanun teklifinin anatomisini bu bölümde görmekteyiz.

 

Öğretmenlerin Özlük Haklarının Değiştirilmesi

Aday Öğretmenliğin Kaldırılma Esasları

 

Kariyer Basamağı Uygulaması: Uzman ve Baş Öğretmenlik

Kanun teklifinin 'çocuklarımızın çağın ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu seviyede yetiştirilmesi’ amacının ifade edildiği kısma rağmen, bu ihtiyaçların ne olduğu, giderilmesi için neler yapılacağı kanun teklifi boyunca yer almamaktadır. Elimizde olansa yalnızca şaşalı özel okullar ve medyadaki görselleri ile pilot okullardır. Üstelik burada somutlaştıramadığımız "ihtiyaç seviyesi" kavramı da bu kanun teklifinin içeriğinden bağımsız durmaktadır. Zira ihtiyaçlar, ihtiyaç sahiplerine sorarak belirlenir. Görecelidirler.

 

Yine genel gerekçe bölümünde yer alan, 'üstün niteliklere sahip öğretmenlere sahip olduğumuz' zaman millî eğitimdeki başarımızın artacağı ifadesi, insanî ve mesleki onurumuzu zedeleyen ifadelerin ilki olarak karşımıza çıkıyor. Aynı mesleği icra eden insanlar arasında, üstün meziyetleri olan ve olmayan ayrımı yaparak kişilerin iş barışını olumsuz etkilemek kabul edilemez.

 

"5204 sayılı kanunla yapılan değişikten sonra az sayıda öğretmen kariyer basamaklarından yararlanmıştır." ifadesi özel bir 'ihtisas' mesleği olan öğretmenliği, 'kariyer' mesleğine dönüştürme gayretinin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Anayasa Mahkemesinin iptal kararına olumsuz bir göndermeyle karşımıza çıkan bu madde, kanun teklifinin öğretmenleri kariyer sistemi içine sokarak özlük haklarınının belirleneceği vurgusuyla son buluyor. Bu noktada, öğretmenlerin hali hazırda var olan özlük haklarının da ellerinden gideceği kaygısı taşımamaları mümkün değildir.

 

Kariyer basamağı uygulaması olarak ifade edilen sisteme gerekçe olarak, öğretmenlerin 'iş doyumuna ulaşmaları' gösteriliyor. Peki, öğretmenlere sorduk mu? Öğretmenler iş doyumuna neden ulaşamıyor?

 

Yıllar içerisinde atadığınız liyakatsiz yöneticiler ve onların uyguladıkları mobbingler, içi boş projelerinizle projeler eğitimine dönüştürdüğünüz eğitim sistemi yetmiyormuş gibi, oluşturduğunuz şikayet kültürüyle yalnızca eğitim sistemine değil, toplumsal değerlerimize verdiğiniz zararlar ve öğretmeni okulunda, sınıfında yalnız bırakan, tüm yükü onun omuzlarına yükleyen uygulamalarınız sebebiyle öğretmenler iş doyumuna ulaşamıyor olabilir mi?..

 

Aday Öğretmen Yetiştirme Programı ardından yapılan sınavları, öğretmenlerin mesleklerine başlayana kadar girdikleri sınavları gerekçe göstererek kaldıran kanun teklifinin, Adaylık Değerlendirme Komisyonu tarafından 'değerlendirme sistemi' yani 'mülakat' getirdiğini görüyoruz. Kısaca, biz beğenmediysek göreve başlasanız bile devam edemezsiniz, deniliyor.

 

Kanun teklifi, uzman ve baş öğretmenlik 'statü(!)'sü belirleme hususunda da çelişkilerle devam ediyor. Madde 5'te 'mülakat' uygulamasının gerekçesi olarak 'başarıyı yakalamış olan aday öğretmenler hakkında, adaylık öncesi yapılan değerlendirmelerden sonra sınav yoluyla tekrar değerlendirme yapmak önceki süreçlere itimatsızlık izlenimi vermektedir.' denirken uzman ve baş öğretmenlik için istenen kriterler ve başarılı olunması öngörülen eğitim ve sınavlara bakıldığında kanun teklifinin tutarsızlığı perçinlenmektedir. İş güvencesi kaygısı yaşattığınız öğretmene, sınava girmeyeceksin mülakata gireceksin diyerek kaşıkla verilen kepçeyle alınmaktadır.

 

Madde 6'da yer alan yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenlerin süreçlerden muaf tutularak uzman ve baş öğretmen olacağı ifadesi, patron- çalışan zihniyetinin göstergesidir. Eğitim Fakülteleri diplomalarının üzerinde bir 'diploma', 'öğretmenlik' unvanı üstünde bir statü yoktur.

             

3600 ek göstergesiyle süslenen kanun taslağı getirdiklerinden çok götürdükleriyle gündem olmaya devam edecektir.

 

Meslek onurumuzu zedeleyen, eşit işe eşit ücret ilkesini zedeleyen, en kötüsü iş güvencemizi elimizden alan hiçbir kanun, genelge ya da yönetmeliğiniz toplum vicdanında yer bulmayacaktır.

 

"Öğretmenler! Yeni nesil, sizlerin eseri olacaktır!" diyen başöğretmenimizin izinde sorgulamaya, özlük haklarımıza ve onurumuza sahip çıkmaya devam edeceğiz.

 

Esra İNCEOĞLU

Eğitimci