* "Ne zaman bir çocuk ölse

gözü evlerinde

annesinin kavurduğu

helvada

kalır

Yoksul bir çocuk görsem

yağmur altında üşüyen

köprü olmak geçer

hiç değilse

içimden " diyen şairin, bir bildiği vardı.

 

Çocuk hakları sorunu, bugünün dünyasında var olan egemenlik ilişkilerinin yarattığı bir sorundur. Önemli ölçüde ekonomik nedenlere bağlansa da sosyal ve kültürel nedenler de göz ardı edilemeyecek kadar etkilidir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 6/1-c maddesi uyarınca 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun (ÇKK) 3/1-a maddesi uyarınca daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Kasım 1989 tarih ve 44/25 sayılı kararıyla kabul edilen "Çocuk Hakları Sözleşmesi “ne ülkemiz 14 Eylül 1990 tarihinde imza atmıştır.

Unutulan çocuk hakları göstermektedir ki, çocuk hakları konusunda çocukları kazanmaya yönelik pozitif ayrımcılık içeren bir hukuk sistemi kurulmalıdır.

Metinlerde kalan ve yaptırım gücü olmayan kanunlar, işlevselliğe kavuşmamaktadır.

Unutulan çocuk haklarının en başında, "şiddet" gelmektedir. Dünyada yaşanan kaos ve savaş halleri, en derinden çocukları etkilemektedir. Dünyada bu ihlalin en çok tescil edildiği ülkelerin başında 11 yılı aşkındır süregelen iç savaş sebebiyle Suriye gelmektedir. Savaşın yıkıcı etkileri, en çok çocuklarda görülmektedir. Binlerce yaralı, engelli, şiddet ve cinsel istismar mağduru çocuk, insanî şartlardan uzak hayata tutunmaya çalışmaktadır.

Yoksulluk, çocuk hakları ihlallerini doğuran önemli etkenlerden biridir. Sayısız anne, yeterli beslenemediği için erken doğum ölümleri ya da engelli doğumları yaşamaktadır. Doğan sağlıklı çocukların ise, yeterli beslenememesi hayatlarının çocukluk evresi sonrasını olumsuz etkileyen ciddi sorunlarla karşılaşmalarına sebep olmaktadır.

Zihinsel veya bedensel engelli çocukların yaşadıkları hak ihlalleri ise, kanayan bir yara halindedir. Oysa Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 13. maddesinde de belirtildiği gibi engelli çocuklar da sağlıklı çocuklarla aynı haklara sahiptir. Üstelik bu çocukların aileleri için, toplumun her bir yapı taşında pozitif ayrımcılık gerekmektedir. Bu noktada, Otizm farkındalığı kapımızı gelip çalmaktadır. Otizmli çocukların ve ailelerinin yaşadıkları başka bir yazının konusu olabilecek olmakla beraber, en acil en elzem çalışmalar yürütülmesi gereken konudur.

Çocuk hakları ihlalinin önüne geçmenin baş koşulu, çocukların kendi düşüncelerini özgürce ifade edemedikleri, ebeveynlerinin onlar adına karar aldıkları durumlara maruz kalmalarını engellemektir.

Kimi zaman bu ihlaller, birtakım başlıkların altına sığınarak gerçekleşmektedir. Anayasadaki "çocuk" tanımı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Vatanı korumak çocukları korumakla başlar" vurgusu unutulmamalıdır.

Hiçbir çocuk, ebeveyninin inanç ve algı düzeyinde yetişmek mecburiyetinde olmadığı gibi, bu inanç ve algı düzeyi sebebiyle haklarının gasp edilmesine maruz kalmamalıdır. Bu noktada çocuklarımızı korumak, hukuk sistemine düşmektedir.

Şairin dediği gibi, oysa bilsek:

** " çocuklar alacak dünyayı elimizden

ölümsüz ağaçlar dikecekler"

 

*Sunay Akın - **Nazım Hikmet

 

Esra İnceoğlu
Guncelegitim.com