Aslında bu arayış çocukları henüz ana sınıfına giderken başlıyor. Mahalledeki komşular, öğretmen tanıdıklar, mahalle esnafı hatta muhtarı, öğretmenler hakkında bilgi almak için başvurulan ilk kaynaklar.

Öğretmenlerin öz geçmişlerinden, eğitim durumlarına, kişisel özelliklerinden özel hayatlarındaki durumlarına kadar araştırılıyor. Ana sınıfı öğretmeninden tavsiyeler alınıyor ki bu genelde ana sınıfı öğretmeninin en yakın olduğu arkadaşının ismini vermesiyle şekilleniyor. Okul idaresine yakın tanıdık kimseler bulunmaya çalışılıyor. Çünkü devlet okullarında 1. sınıf öğretmenlerinin öğrencileri genellikler kura yoluyla belirleniyor. Velileri memnun etmek, eğitim öğretim yılı boyunca yaşanabilecek sorunları en aza indirmek adına çalışan okul idarecileri, rehber öğretmenleri ve sınıf öğretmenleri için de sancılı bir dönem başlıyor.
 
 “Veliler, sadece başvurdukları kaynaklardan elde ettikleri duyumlara göre kafalarında çocukları için en iyisi olduğunu düşündükleri öğretmen ismine ulaşıyorlar. Çocukları belirledikleri öğretmenin sınıfına düşerse çok mutlu olup, büyük bir rahatlama yaşıyorlar. Diğer veliler ise daha öğretmenlerini tanımadan, iletişim içine girmeden, sanki onları yakından tanıyormuşcasına büyük bir ön yargı ile mutsuz oluyor, bunu çocuklarına yansıtıyorlar.”
 
İstedikleri öğretmenin velisi olabilmek için “Ne yapabilirim de çocuğumu X öğretmenin sınıfına aldırabilirim?” arayışlarına giriyorlar. Bu arada büyük heyecanla okula başlayan, büyük endişelere sahip olan çocuklarının kaygı düzeylerini artırdıklarının farkında bile olmuyorlar. Kendi öğretmenlerinin yaptıkları çalışmaları, veliye, öğrencilere karşı tutumlarını, kişisel özelliklerini diğer öğretmenlerle kıyaslamaya başlıyorlar. Okul bahçelerinde öyle konuşmalara şahit oluyorsunuz ki, sanırsınız velilerimizin hepsi üniversitelerimizin Sınıf Öğretmenliği Bölümlerini birincilikle bitirmiş, mesleğinde yılların tecrübesini taşıyan kişiler.
 
Kime ve Neye Göre İdeal?

Tüm bunlar yaşanırken unutulan bir şey var ki, tüm öğretmenlerin farklı kişilik özelliklerine, yeteneklere, yöntem ve tekniklere sahip oldukları. Bir öğretmenin, birbirinden çok farklı özelliklere, beklentilere sahip olan velilerin hepsini ayrı ayrı memnun edemeyeceği göz ardı ediliyor.
 
Öğretmenlerimiz bilgileri, becerileri, yetenekleri, yaratıcılıkları, sahip oldukları değerleri ölçüsünde kendilerine özgü bir duruş sergiler. Öğretmenleriyle kuracakları sağlıklı bir iletişim ile çocuklarına yardımcı olan velilerimiz eminim ki hem çocukları hem kendileri adına çok mutlu ve huzurlu olacaklardır. Birer anne, baba olarak çocuklarınız için en ideal, doğru öğretmeni bulabilme çabanızı anlayışla karşılıyoruz. Ancak “Kime ve neye göre ideal?” kısmını doğru irdelemek gerekiyor.
 
Çünkü bu durum velilerimize tanınan bir tercih hakkı ise “İdeal anne babaların yetiştirdikleri çocuklara öğretmenlik yapmak isteyen öğretmenler” kadar yanlış ve mantıksız bir tercih hakkını da kabul etme cesaretini göstermeliyiz öyle değil mi?
 
Nilsun ÖZBİLEN
Guncelegitim.com