Sendikacılığı üyelerine kazanım elde etmek için değil, sadece aidat toplamaktan ibaret gören ve yandaş sendikacılık kavramının kamu emekçilerinin gündemine sokan bir anlayışın gezeceğimiz illerde açıklayacağız.  

Kamu emekçilerinin 3600 ek gösterge talebine, vergi adaletsizliğine, zam talebine, kamu emekçilerinin ekonomik, mesleki, örgütsel ve sosyal haklarına kulak tıkayan bir anlayış kazanımda çok kayba yol açmıştır.

Sözde yetkili konfederasyonun 2019 Ağustos ayında yapılan 2020-2021 yıllarını kapsayan yüzde üç buçukluk zam utancı akıllardadır. İşte böyle bir yandaş sendikasızlık ortamında 2022-2023 yıllarda kamu emekçilerine kazandıracak hiçbiri şeyi olamaz.

6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde kamu emekçilerinin insan onuruna yaraşır adil ücret hakkını göz göre göre gasp edilecektir.

İktidar, her dönem Sözde Toplu Sözleşme uyuşmazlığı yaratarak, sonucu değiştirmeyeceğini bildiği için görüşmeleri Hakem Kuruluna havale edeceğini söyleyebiliriz.

Dört kişilik bir ailenin Temmuz ayı açlık sınırının 3 bin 513 lira, yoksulluk sınırının 12 bin 195 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması kaçınılmazdır. Milli gelirin dağılımı ücretliler aleyhine bozulmaktadır, ücretlilerin gelirden aldığı pay yıllardır azalmaktadır. Zam oranlarının, iktidarın hiç tutmayan enflasyon hedefi ve TÜİK’in açıkladığı, ancak ücretliler için hiçbir anlam ifade etmeyen “resmi enflasyon” baz alınarak belirlenmesi kamu emekçilerinin yoksulluğunu artırmaktadır.