Yeri gelmişken sayın Milli Eğitim Bakanı da dahil olmak üzere bazı aklı evvellerin “dünyada en çok okulları kapalı kalan ülkelerden biriyiz” diyerek sanki tüm tedbirleri almış, niceliksel ve niteliksel yeterliğe sahip okullara sahipmişiz gibi bir tavır içerisinde bulunması trajikomik bir yaklaşımdır. Bakan Ziya Selçuk son açıklamasında: “Niye açıyoruz? Eğer çocuklarımız evde bir süre oynadıktan, eğlendikten, meşgul olduktan sonra arkadaşları ile buluşamazsa okuldaki sosyalleşme ile karşılaşmazsa dışarı çıkıp fiziksel olarak hareket etmezse o zaman başka problemlerimiz olacak ve bu problemlerimiz geleceğe taşınacak. O yüzden okulların az da olsa kısmi de olsa açılması gerekiyor. Bütün dünyadaki belli başlı kaynaklar ve referanslar bunu gösteriyor. Bu yüzden de az da olsa 1 gün de olsa 2 gün de olsa açmaya çalışıyoruz” diye konuşması da bu trajikomik anlayışın garip bir ifadesidir. Okullar tabii ki sosyalleşme araçlarından biridir. Ancak bunu böyle bir ortamda fiziksel temasla, arkadaşlarıyla buluşmasını istemek herhalde olsa olsa, kongre ve cenaze namazlarındaki yakınlaşmayı önemsemeyen bir düşüncenin tezahürüdür. 1- 2 gün açılmanın öğrencinin eğitsel performansı açısından hiçbir getirisi olmayacak, getirisi yalnızca “eğlence” ve vaka oranlarının artması olacaktır. Ancak buna artık ülkemizin ne sabrı ne de takati kalmıştır. Peki neden bunda ısrar edilmektedir? Anladığımız kadarıyla ele güne karşı “bakın biz de okulları açabiliyoruz” deme gösteriş arzusu bunun asıl sebebidir.

Okulların açılması tabii ki bizim de temel arzumuzdur. Ancak okul sayısı yetersizdir. Bir çok okulda sınıf bazında öğrenci sayısı Ankara merkezde bile 30’un üstündedir, fiziksel koşullar, temizlik, hizmetli yetersizliği gibi her daim var olan sorunların yanında, aşılama, test gibi temel tedbirlerin yapılamayışı (Almanya, Avusturya, İngiltere, ABD gibi bazı ülkeler, okullarda rutin hızlı antijen testleri kullanarak okullarında yüz yüze eğitimi tamamen açık / kısmen açık statüsünde sürdürmeye devam etmektedir. Kaldı ki aşıları büyük oranda yapan İsrail gibi ülkelerde bile okullar kademeli olarak açılmaya başlamıştır.) bizim rasyonel ve objektif düşünerek okulların açılamayacağı gerçeğini vurgulamamızı zorunlu kılmaktadır.

Sonuçta TÖS olarak “öğrenci ve öğretmenlerimizin can sağlığı her şeyden önemlidir” diyerek baştan beri sergilediğimiz tavrı sürdürüyor ve acilen MEB in ve yürütmenin okulları güçlendirmeyi başat görev kabul edip, eğitime yüksek bir bütçe ayırıp okullaşma oranlarını artırma zorunluğunu fark etmesini bekliyoruz.

TÖS Merkez Yürütme Kurulu