Türkiye’de dört kişilik ailesiyle yaşayan tek maaşlı bir öğretmen yoksuldur, gerçek mağdurdur ve öğretmenin yoksulluğuyla değil de politik mecralarda fikir beyanlarıyla iştigal yetkili sendika nedeniyle çaresizdir. Yetkili sendikayla iktidar muhalefet kardeşliğini sürdüren etkili(!) sendikalar da bu çaresizliğin oluşmasında pay sahibidir.

Futbol piyasasından kripto paralara, dizi filmlerin reytinglerinden Nobel ödüllü yazarlara kadar hemen her konuda engin fikirlerini beyan eden sendika paşasıları, öğretmenin aldığı maaşlara gelince dutu yemiş bülbüle dönmüşlerdir. Ah bir gündem olsa da top çevirmece oynasalar.

Sahi Türkiye’de 25 yıllık bir öğretmen ne kadar maaş alıyor, asgari ücret ne kadar, bekçinin maaşı kaç lira, polisin yan ödemeleri, çocuk yardımı, doktor, mühendis, avukat?.. Peki mebuslardan kaçı, kaçıncı duble maaşlardan faydalanıyor, yoksulluk sınırı nedir, geçen yıldan bu güne maaşlar ne kadar eridi?.. Servis nedir, yemek hizmeti nedir, çalışmaktan kaçınma hakkı nedir?

Adının içinde “Eğitim” geçen her sendikaya açık çağrı yaptık. Dedik ki birlik olalım. Meslektaşımız olan ve açlığa mahkum edilen ücretli öğretmenleri, hakları daha baştan budanmış sözleşmeli öğretmenleri, maaşı asgari ücrete yaklaşan kadrolu öğretmeni ayırmayalım dedik. İnsan onuruna yakışan bir maaş alalım, aşı olmadan eğitim başlamasın, meslekdaşlarımız Kovid belası yüzünden vefat etmesin dedik. Uzaktan eğitim için internet ve bilgisayar desteği talep edelim, bu araçlar kendimiz için değil işimiz için dedik. Bu iş ekipmanlarını karşılamak işverenin görevidir dedik…

Kimse anormal koşullarda gelişen olumsuzlukların faturasını öğretmene kesemez. Aşıyı talep eden, uzaktan eğitim olanaklarının artırılmasını isteyen ve bu uğurda kendi aracıyla onlarca kilometre yol kateden öğretmenin fedakarlığını kimse test edemez.

Son zamanlarda gündeme getirilen “öğrencisi derse katılmayan öğretmenin ücretinin kesilmesi” mevzusu bardağı taşırmıştır. Böyle bir durumda, tek geliri, aldığı ek ders ücretı olan ve haftada 30 saat derse girse bile asgari ücretten daha az kazanan ücretli öğretmenlerin durumu zulüme dönüşecektir.

Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK “Milletvekili maaşlarını öğretmen maaşlarına göre belirleyin” derken neyi vurgulamak istemiştir, düşündünüz mü? Düşünelim birlikte.

TÖS MERKEZ YÜRÜTME KURULU