Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!

Yukarıdaki biçimiyle 2013 yılında kaldırılana kadar okullarda okunan Andımız, Danıştay’ın vermiş olduğu kararla bir daha okunamaz hale gelmiştir.

Bağımsız birçok ülkenin kendine ait tarihsel geçmişi, yaşadıkları zaferler, trajediler, destanlarla birlikte idealleri ülküleri, misyonları, politikaları, toplumsal ve tarihsel olarak sahip oldukları kültürleri, değerleri vardır. Hele hele Bu Türkiye gibi mazisi zaferlerle dolu bir ülkeyse bu daha da barizdir. Dünyada bazı ülkelerde de (ABD, Meksika, Filipinler, Japonya, Hindistan, Singapur ve Vietnam gibi) bayrak, vatan ve ülkülerine bağlılıklarını ifade ettikleri and (yemin) uygulamaları bulunmaktadır.

Meseleyi ırkçılıkla ele alıp “Andımız”ı reddeden anlayışların da artık anlamsız olduğu açıkça görülmektedir. Çünkü özellikle 2013’e kadar öne sürülen bu anlayış günümüzde iktidarın da sahip olduğu “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” anlayışla ele alınırsa tutarsızlık açıkça görülmekte ve “acaba başka bir niyet mi var?” sorusu gündeme gelmektedir.

Andımızın yazarı Reşit Galip’in hayat hikayesi bile onun aslen tam bir halkçı, devrimci bir kişilik olduğunu gösterir (Köycülüğü vs). Bu metnin özünde; İlkem “yurdunu, milletini özünden çok sevmek; Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.” tümceleri yatar. Diğerleri doğruluk, çalışkanlık, sevgi ve saygı gibi değerleri vurgulayan ve motivasyon amaçlı sözlerdir ki bu da önemli ve doğaldır. Doğruluğu, dürüstlüğü ve erdemi vurgulayan; ulusal birlik ve beraberliği ön plana çıkaran ve en önemlisi de bireylere yurttaşlık bilinci vermeye yarayan, idealler vermeye çalışan böyle bir metin geri getirilmeli ve yeniden okunmalıdır.