Enflasyon Farkı Maaş Zammı Değildir

Öğretmen maaşlarının alım gücünü destekleyici nitelikte iyileştirilmesi gerekliliği ortadadır. Bilindiği gibi Türkiye'de memur ve emekli maaşlarına 6 aylık periyotlar halinde, toplu sözleşmede belirlenen oranlar ve enflasyon farkı üzerinden  zam yapılmaktadır. Burada göz ardı edilmemesi gereken ise ‘enflasyon farkı maaş zammı değildir.’ gerçeği olmalıdır. 

Toplu sözleşme zammı, memur ve emeklilerin refah seviyesini korumak ve enflasyon karşısında maaşlarını reel olarak artırmayı amaçlamaktadır. Enflasyon farkı ise maaş zammı değildir; memur ve emeklilerin maaşlarının enflasyon karşısında erimesini önlemek için verilen bir telafi zammıdır. Memur ve emekli maaşlarını enflasyon öncesine çekmek için yapılır. Dolayısıyla alım gücünü destekleyecek oran, enflasyon zammı değil, toplu sözleşme zammıdır. Günümüz koşullarında toplu sözleşmeden çıkan sonuç ise eğitim çalışanları için hüsran olmuştur. 

Bir memurun maaşının 1.000 TL ve enflasyon oranının da %10 olduğunu varsayalım. Bu durumda memurun maaşı 1.100 TL'ye çıkacaktır. Ancak bu zamdan sonra memurun maaşı yine de enflasyon öncesindeki değerini koruyamamıştır. Çünkü, enflasyon oranı %10 iken memurun maaşının da en az %10 artması gerekirdi.

Bu nedenle, enflasyon farkı, maaş artışı olarak değil, maaş kaybının telafisi olarak değerlendirilmelidir.

Enflasyon farkının maaş zammı olarak değerlendirilmesi, memur ve emeklilerin ekonomik haklarını zedelemektedir. Çünkü enflasyon farkı, memur ve emeklilerin maaşlarını enflasyon öncesindeki seviyesine getirmektedir. Ancak memur ve emeklilerin maaşları, enflasyon öncesindeki seviyesini korumalıdır.

Bu nedenle, enflasyon farkının maaş zammı olarak değerlendirilmesi yerine, memur ve emeklilere enflasyon karşısında maaşlarını reel olarak artıracak zamlar yapılması gerekmektedir.

 

Türkiye'de Öğretmenler Yıldan Yıla Fakirleşiyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; son 17 yılda Türkiye'de öğretmenlerin alım gücü düştü. 2002 yılında 2.349 TL olan ortalama öğretmen maaşı, 2023 yılı sonunda 5.134 TL'ye yükseldi. Ancak, aynı dönemde enflasyon oranı da önemli ölçüde artarak 2002 yılında %31,34 iken 2023 yılı sonunda %78,62‘yi gösterdi. Bu durum, öğretmenlerin alım gücünün 17 yılda %57,28 oranında düştüğünü gözler önüne sermektedir.

TÜİK verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2023 yılı sonunda 2.824 TL, yoksulluk sınırı ise 9.943 TL‘ dir. Bu rakamlara göre Türkiye'de görev yapan 950 bine yakın öğretmenin tamamı açlık sınırı altında yaşamaktadır. Öğretmenlerin %70'i ise yoksulluk sınırı altında maaş almaktadır.

Öğretmenlerin alım gücünün düşmesi, onların yaşam standartlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüz ekonomik şartlarında  öğretmenler; temel ihtiyaçlarına yetişmekte zorlanırken, çocuklarının eğitim masraflarını karşılamakta da güçlük çekmektedir. Bu durumun öğretmenlerin motivasyonlarını ve mesleki performanslarını olumsuz etkilediği de bir gerçektir. Bu koşullarda; öğretmenlerin alım gücünü artırmak için maaşların enflasyona göre düzenli olarak artırılması ve öğretmenlerin sosyal güvenceleri ile özlük haklarının iyileştirilmesi gereklilik halini almıştır. 

 

Öğretmenlerin alım gücünü artırmak için çözüm önerileri şu şekilde sıralanabilir: 

* Öğretmen maaşları, enflasyona göre düzenli olarak artırılmalıdır.

* Öğretmenlerin sosyal güvenceleri ve özlük hakları iyileştirilemelidir.

* Öğretmenlere ek ödemeler yapılmalıdır.

* Öğretmenlere konut yardımı yapılmalıdır.

* Öğretmenlere mesleki gelişim fırsatları sunulmalıdır.

Bu öneriler, öğretmenlerin alım gücünü artırmaya ve onların mesleki motivasyonlarını yükseltmeye yardımcı olacaktır.