Birleşik Kamu-İş'in web sitesinden yayımladığı yazılı açıklama şöyle;
Bugünün dünden pahalı, yarından ucuz olduğu ekonomik kriz koşulları yaşanmaktadır. Ülkenin gerçek gündemi olan “zamlar, hayat pahalılığı, açlık, işsizlikle” ilgili gerçekçi adımlar atılmamaktadır.
TÜİK’in resmi enflasyon hesabı ile ENAG’ın, Kamu-Ar’ın enflasyon hesapları arasında büyük fark var. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı aydan aya değil haftalık, hatta günlük olarak değişiklik göstermektedir.
Hatırlanacağı üzere Temmuz ayının zamlı ücretleri çalışanların cebine henüz girmeden ardarda vergi zamları getirilmişti. Asgari ücrete yüzde 35, memur maaşlarına altı aylık enflasyon artı kök ücrete yansıtılmayan 8 bin 77 lira seyyanen zam gelmişti. Emekli maaşları için ise oran yüzde 25’te kalmıştı.
Ülkedeki yüksek enflasyon, döviz kurunun yükselişi ve TÜİK rakamları üzerinden maaş artışları milyonlarca emekçiyi kriz koşullarıyla baş başa bırakmıştır. Kısaca akaryakıttan gıdaya her kalemde peş peşe gelen zamlar karşısında emekçiler çaresizdir.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, milyonlarca emekçi ve ailelerinin yaşamlarını sürdürülemez noktaya getirdi.
Bu koşullarda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon artışının önümüzdeki birkaç ayda devam edeceğini, seçim sonrasında yapılan zamlar hakkında ise "Bütçe dengelerini iyileştirmek, depremin yaralarını sarmak için yaptığımız bazı vergi düzenlemeleri var" ifadesini kullanmıştır.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise Orta Vadeli Program çalışmaları kapsamında vergi sisteminin sadeleştirilmesi çalışmalarından bahsetmiştir.
Türkiye’de vergi gelirlerinin yüzde 30’u gelir ve kurumlar vergisi kaynaklı, doğrudan vergilerdir. Buna karşılık yüzde 70’i tüketim sırasında satın almalarda herkesin aynı şekilde yüklenip ödediği dolaylı vergilerdir. Bir vergi reformundan söz edilecekse, bunun ilk ayağı dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki dengesizliğin giderilmesidir. Vergi sistemlerinde en önemli unsurun adalet olduğunu belirtiyoruz.
İktidar; yaşanan ağır tabloyu görmezden gelmemeli ve ekonomik kriz koşullarını emekçilerin sırtına yıkmaktan vazgeçmelidir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak diyoruz ki:
- Bugün ki siyasi iktidarın önündeki ekonomi modeli; sermayeyi kurtarma ve ekonomik krizin faturasını tüm emekçilere yıkma planı vardır. Bu politika IMF politikalarıdır.
- Ücret, enflasyon, işsizlik verilerine baktığımızda gerçek yaşamı doğrulayan veriler görmüyoruz.
- Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle işçi ve kamu emekçileri açısından enflasyona endeksli ücret/maaş düzenlemesi uygulamasının anlamını yitirdiği anlaşılmıştır.
- Enflasyon verilerinin sağlıklı olmaması nedeniyle, ücret artışları belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırı ve temel yaşam maliyetini esas alan yeni bir yöntem uygulanmadıkça emekçiler enflasyon karşısında ezilecektir.
- Enflasyon ve işsizlik acilen düşürülmelidir.
- Enflasyon farkı kamu emekçilerine ve işçilere aylık ödenmelidir.
- Kamu emekçilerinin ve işçilerin ücret artışlarını zaten enflasyon karşısında erimektedir.
- Kamu emekçileri; 2024-2025 yılları TİS sözleşmesi taleplerini gerçekçi enflasyon oranlarına göre belirlenmesini istiyor.
- Vergi yükünün büyük bölümü emekçilere yıkılmıştır. Gelir vergisinin büyük bölümü ücretlilerden kesilmesi sonlandırılmalıdır.
- Ücretli çalışanların vergi kesintisi %15 ile sabitlenmelidir.
- Gelir adaletsizliği ortadan kaldırılmalı ve sermayeye servet transferinden vazgeçilmelidir.
- Emekli olup da ayakta kalmaya çalışan ya da ücretiyle ay sonuna getirmekte zorlanan kamu emekçileri insanca yaşam istemektedirler.