Geçen yıl yapılan yerleştirme hatası sonrasında Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri boş kaldı. Birçok liseye kontenjanın ancak beşte biri kadar öğrenci kaydoldu. Anadolu liselerine ise kontenjanların üzerinde kayıt talebi olunca birçok Anadolu Lisesi ikili eğitime geçirildi.

Milli Eğitim Bakanlığının yeni yerleştirme sistemini öyle kurgulaması lazım ki bu hata bir daha tekrarlanmasın. Yani Devletin hedefi olan % 60 Mesleki Eğitim okullaşma oranına uygun bir yerleştirme sistemi getirilmeli.

Lakin Bakanlık bazı Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerini, Anadolu Lisesine çeviriyor. Yeni Yapılan Mesleki Teknik Anadolu Liselerine ait binalar da Anadolu Lisesi olarak açılıyor. Bu icraat yerleştirme sisteminin yine hatalı olacağına yönelik önemli bir sinyal.

Yöneticilerin, “madem vatandaş çocuğunu meslek lisesine göndermek istemiyor, liseler boş kalıyor o zaman meslek liselerini Anadolu Lisesine çevirelim” mantığı çok yanlış.  Böyle bir eğitim politikası olamaz.

Eski Bakan İsmet Yılmaz Mesleki Eğitimde okullaşma oranını %43 olarak açıklamış ve Bakanlığın hedefini bunu %60’a çıkarmak olarak açıklamıştı.  Bakan değişti ve birkaç ay sonra yayınlanan istatistikte okullaşma oranının gerçekte % 43 değil, % 35 olduğu görüldü. Geçen yıl yapılan yerleştirme hatası sonrasında ise 9. sınıflarda bu oranın % 20’lere düştüğünü tahmin ediyorum. Şayet okul dönüşümlerine devam edilirse ve vatandaşın isteğine göre yerleştirme yapılırsa bu sene oran daha da düşecektir.

2023 Eğitim Vizyonunda mesleki eğitimde okullaşmaya yönelik bir hedef yer almıyor. Merak ediyorum Bakanlık acaba okullaşma hedefinden vaz mı geçti! Vazgeçmemiş ise yapılanlar bu hedefi baltalar nitelikte.

Geçen yıl yaptığım uyarıyı bir daha yapıyorum.

1739 Sayılı Yasa ortaöğretimde öğrencilerin “çeşitli program ve okullarda ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde” yetiştirilmesini öngörür. Ancak sistemde öğrencilerin ilgi, istidat ve kabiliyetlerine bakılmamaktadır. 4 yıl boyunca öğrencinin ilgileri, yetenekleri ve başarılarını gözlemleyen, her yıl iki kez şube öğretmenler kurulunda bunları değerlendiren ve tüm bu gözlemler sonucunda öğrencinin hangi ortaöğretim kurumuna gideceğine ilişkin bir kanaat oluşturan eğitimcilerin bu kanaatinin çocuğun yerleştirilmesinde hiçbir etkisi yoktur.  Liseye yerleştirmede öğrencinin ilgi, istidat ve kabiliyetleri dikkate alınmalıdır.

Yerleştirmeyi veli isteğine bırakırsak çarpım tablosunu bilmeyen öğrencileri Anadolu Liselerine yerleştirir çocuklarımızın geleceğini karartırız. Nitekim geçen yıl 48-50 ortalama ile Anadolu Liselerine öğrenciler kaydedildi. Bu çocukların çoğu bu sene sınıfta kalacak ve bir yıl sonra açık öğretime devam etmek zorunda kalacaklar.  Neticede vasıfsız işsizler ordusuna katılacaklar. Bu ne çocuklarımızın, ne velilerin ne de Devletin istediği bir durumdur.

Doğan CEYLAN