Mülakatlarda haksızlığa uğradığına dair hissiyatını gözyaşlarıyla buluşturmuş atama bekleyen nice pırıl pırıl genç öğretmen arkadaşımızın çığlıklarına şahit olmaktaydık.

Öte yandan yönetici atamalarında; ehliyet ve liyakat dikkate alınmıyor, yapılan mülakatlarda kişilerin aidiyetlerine mensubiyetlerine bakılarak adaletten ve şeffaflıktan uzak bir şekilde yönetici görevlendirmeleri yapılıyordu. Bir siyasal ya da sendikal duruşa yakın olmak adeta mülakatlarda aranan tek kriter haline gelmişti. Bu durum maarif camiası içerisinde huzursuzluğa ve güvensizliğe yol açıyordu.

Bu durumu yine Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK, bir konuşmasında; ”Bir akraba, bizim takımdan, bizim ekipten diye birilerini yönetici yaparsanız; iki dünya da da mahvolursunuz. Niye biliyor musunuz? Bu bir emanettir de ondan. Kabe’nin anahtarını liyakatli olduğu için gayri müslime veren bir medeniyet, kenar mahalle okulunun anahtarını layık olana veremiyor, o hale geldik.” diyerek özetliyordu.

Özetle; yapılan mülakatlarda 3 kişinin 3 soruyla 3 dakikada ehliyet ve liyakat arayışı yersiz, haksız ve adaletsizdi! Emeğin hakkı yeniyordu. Doğru olan; adamı olanı değil, işin ehli olanı atamaktı ve bunun yolu mülakat değildi. Sayın Bakanın; tespiti, tanısı doğruydu!

Sayın Bakan, tanıyı koyduktan sonra öncelikle; MEB ile ÖSYM arasında yapılan protokolle, okul müdür ve müdür yardımcılığı için "Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Sınavı” (EKYS) getirdi. Ardından, öğretmen ve yönetici adaylarının güvenlik soruşturmalarında sıkıntı yoksa mülakatlarda adaylara yazılı sınav puanının aynısının verileceğini açıkladı ve geçtiğimiz yıl öyle de oldu.

Sayın Bakan, vermiş olduğu talimatla yönetici ve öğretmen adaylarına yazılı sınavdan aldıkları puan ile aynı puanının mülakatta verilmesini sağlayarak mülakat sorununu kısmen çözme iradesi gösterdi. Kısmen dememizin sebebi, mevcut durumun Sayın Bakanının inisiyatifine bağlı olması ve adaletsizliği doğuran mülakat uygulamasının varlığını halen sürdürüyor olmasıdır. Başka bir ifadeyle, adaletsiz bir uygulamada adaletin sağlanması şu an Sayın Bakanın şahsına bağlıdır. Dolayısıyla irade değiştiğinde mülakatlar yine adaletsizliği beraberinde getirecektir.

Mevcut durumda, adalet geçici olarak sağlanmış gibi gözükse de aslolan; atama ve görevde yükselmelerde mülakatın ilgili mevzuattan çıkarılması ve insan insiyatifini en aza indiren adil ve kalıcı bir sistemin uygulamaya geçirilmesidir. Hem öğretmen atamalarında hem de yönetici atamalarında bu garabet uygulamadan vazgeçilmeli; önce hakkaniyet, sonra ehliyet ve liyakat diyen yeni adil bir sistem inşa edilmelidir. İnsanların siyasi görüşü, sendikası, sosyal duruşu, politik refleksi atamalarda, görevde yükselmelerde kriter olmamalıdır.

Maarif-Sen olarak; Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya SELÇUK’un adaleti sağlamaya yönelik atmış olduğu adımları değerli ama yetersiz buluyoruz. Emeğin hakkı için, adalet ve eşitlik için, ehliyet ve liyakat için bir daha indirilmemek üzere mülakatların rafa kaldırılmasını, atama ve görevde yükselmelerin sadece yazılı sınav sonucuna göre yapılmasını kendilerinden talep ediyoruz.


Mustafa DAĞAŞAN
Maarif-Sen Genel Başkanı