ILO ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre; dünya genelinde 160 milyon çocuk (63 milyon kız ve 97 milyon erkek olmak üzere) çocuk işçiliği yapıyor(2020).

İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) 2022'de yayınladığı raporda Türkiye'de en az 2 milyon çocuk işçinin bulunuyor, bu sayının yaz aylarında 5 milyona yaklaşıyor.

Bu çocukların yüzde 30,8'inin tarım, yüzde 23,7'sinin sanayi, yüzde 45,5'inin hizmet sektöründe çalışıyor, geri kalan yüzbinlerce çocuk sokakta, küçük ve orta ölçekli işletmelerde, ağır ve tehlikeli işlerde sömürülüyor.

20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ABD hariç bütün Birleşmiş Milletler üyeleri taraf. Türkiye, sözleşmeyi 14 Ekim 1990'da imzaladı ve sözleşme 27 Ocak 1995'te Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bu konuda gerek Anayasa'da, gerekse Uluslararası Hukuk'ta kanunlar ve maddeler açıkça belirtilmiş;
“Çocuk Hakları Sözleşmesi - madde 32: Taraf devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.”

“5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun (ÇKK) 3/1-a maddesi uyarınca daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur.”

“Anayasa madde 41: Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/4 Md.) Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”