Müsteşar Tekin, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile imzaladıkları protokolün bir benzerini Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapacaklarını söyleyerek, bu protokolle 5'inci sınıf öğrencilerinin bir yetenek taramasından geçirilip, yeteneklerine göre eğitim alacaklarını vurguladı. Önümüzdeki yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin sportif anlamda yetenek taramasından geçeceğini söyleyen Tekin, şöyle konuştu:

"Önceki gün Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yaptığımız devasa protokol. Çocuklarımızın sportif yetkinliklerinin ortaya çıkarılması ve bunun üzerine alacakları eğitimlerin bina edilmesi üzerine yaptığımız protokol. Aynı protokolü Kültür ve Turizm Bakanlığı ile planlıyoruz. Sanırım bu ay içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile benzer bir protokol yapacağız. Yaklaşık 18 milyon öğrencimizin kültürel, sanatsal ve sportif yetenekleri çok erken yaşta tespit edilip bu yeteneklerine göre eğitim alacakları bir mekanizmayı hayata geçireceğiz. Önümüzdeki yıldan itibaren 5'inci sınıfın başında eylül kasım ayları arasında çağ nüfusuna göre yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrenci sportif anlamda yetenek tarama testinden geçecek. Çocuklarımız olimpiyatlara hazırlık merkezleri ve benzer merkezlerde bu yeteneklerini geliştirileceği eğitimlere tabii tutulacak.

5’İNCİ SINIFLAR HAZIRLIK OLACAK
 
Bir diğer konu çocuklarımızın yabancı dil ile ilgili problemleri. Burada MEB'e bağlı okullarda yabancı ders saati arttırılsın önerisi dile getirebilir. Maalesef bu çözüm değil. Türkiye'deki çocuklar ders saati üzerinden OECD ortalamasına göre 2 katı saat eğitim alıyor. Ama maalesef yabancı dil yeterlilikleri çok düşük. Bununla ilgili olarak 5'inci sınıfların yabancı dil yetkinliklerini arttırabildiği hazırlık sınıfı olarak hazırlama çalışmasındayız. Bunun hazırlıkları sürüyor. Bir aksilik olmazsa pilot uygulama ile başlatıp, bütün ülkeye yayacağız. 5'inci sınıfları bir anlamda çocukların yetkinliklerinin geliştirildiği ortamlar haline dönüştüreceğiz.
 
Bir de şunu söylemek de gerekir. Üniversiteler MEB'i suçluyor. Bu çocuklar 12 yıl eğitim alıyor ama bize böyle geliyorlar, eleştirisini yapıyorlar. Biz de şunu diyoruz; bizim çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimiz üniversitelerde yetişiyorlar. Bazı okullarda öğrencilerimizin okullarda kaldığı süre 46 saate kadar çıkıyor. Daha ne kadar ders koyacağız. Ders kitaplarında hepsinde akademik destek alıyoruz. Karşılıklı birbirimizi eleştirmek yerine ortak çözümler üretmeliyiz. Ben şunu tecrübe ettim: Bir şey yapmak istemediğiniz zaman karşı tarafı suçluyorsunuz. Biz aslında çok şey yaptık ama oradan bir hareket yok çok, yanlış. Biz hiç buna girmedik. Bize öğretmenlerimiz zayıf geliyorlar eleştirisini yapmadık. Biz öğretmenlerimizin niteliklerini arttıralım üzerine söylemlerimizi kurduk.
 
Artık üniversiteler siyasi arenada ülkelerin dünya konjektöründe en ciddi rekabet kurumlarından biri. Bu anlamda ülkemizdeki üniversitelerin misyonu çok çok önemli. Biz siyasi irade olarak bu rekabet gücünü güçleştirecek, rekabet eden yapıların önünü tıkayacak mekanizmalar yerine en azından içeride daha hareket edecek mekanizmalar üretmemiz gerekiyor. Bu toplantıları biz MEB tecrübelerinden de biliyoruz. Özel okulların temsilcileri arkadaşlarla konuştuk. Biz onlarla yaptığımız çok uzun istişareler neticesinde MEB'de bu anlamda rekabeti oluşturabilecek mekanizmaları gerçekleştirdik. Bu tür toplantılar bizlere yol gösteriyor."