Farklı iş kollarında uzmanlık esasını göz ardı etmeyen maaş uygulamalarının adaletin gereği olduğuna değinerek; öğretmenler için en az yoksulluk düzeyinde maaş talep ettiklerini dile getiren Koyuncu şunları söyledi:

Asgari ücretin 11.402 TL olarak açıklamasının ardından memurlar ve eğitim camiası, sendika tercihlerini sorguluyor. Asgari ücret çalışanlarımıza hayırlı olsun. Gönül ister ki asgari ücretle çalışanlarımız yeterli standartlarda geçimlerini sağlayabilecekleri bir maaşa kavuşsun. Sorunumuz elbette asgari maaşa zam yapılması değildir, hukukun gücüne inanan ve adaletten bir sendika olarak herkes emeğinin karşılığını alsın istiyoruz.

Adaletli ücret; Anayasa’mızın 55. maddesinde de güvenceye alınmış bir konu “Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır”. Bizim konumuz; alanında en az lisans düzeyinde uzmanlık eğitimini tamamlamış olan öğretmenlerimizin maaşlarının neredeyse asgari ücrete indirgenmiş olmasıdır. Kamu personeli ve işçiler arasında oluşan maaş uçurumu; işçilerin emeğinin karşılığını almaktan bahsederken, uzmanlık düzeyinde eğitimi olanlara da emeğinin karşılığı talep etmek zorunda bırakmıştır. Bu sorunun temel kaynağı; memur ve eğitim çalışanlarının hakkını toplu sözleşmelerde savunamayan ve tabiri yerindeyse ‘buçuklu zamlara’ imza atarak memurları açlık sınırında maşallah mahkum eden yetkili ama etkisiz sendikalardır. Öğretmen maaşlarında dolaylı olarak sorumluluğu olanlar da etkisiz sendikalarda üye olmaya devam edenlerdir. Bunun farkında olan öğretmenlerimiz, sendika tercihlerini sorgulamakta haklıdır.


Bazı eğitim çalışanlarının maaşları, asgari ücretin dahi altında kalmış durumdadır. Bu kabul edilebilir değildir. Öğretmenlerimizin maaşları açlık sınırına indirgenmiş, alım güçleri günümüzün zorlu ekonomik koşullarında zayıflamıştır. Bu durum, eğitimcilerimizi ‘geçim derdi’ ile karşı karşıya bırakarak motivasyonlarını zayıflatmaktadır. Eğitimcilerimiz ödemesi gereken borçlarını, yaklaşan kiralarını, kabaran faturalarını, artan mutfak giderlerini değil, öğrencilerini daha iyi nasıl yetiştirebileceğini düşünmek ve buna odaklanmak istiyor. ”