KIVANÇ, “Eğitim çalışanlarına şiddet konusu her gün yeni şiddet haberleriyle gündemimizden hiç düşmüyor maalesef. Elini kolunu sallayarak okula giren veliler, sınıflara kadar gidip öğretmeni darp edebiliyor. Sonrası daha da acıdır ki; darp eden kişi aynı şekilde nasıl okula elini kolunu sallayarak giriyorsa emniyetten de o rahatlıkla çıkıyor. Mesele kapanıyor.

Bir haftada 16 şiddet olayının yaşandığı zamanları gördük. Bakanlık “geçmiş olsun” temennisinden öte geçmedi. Milli Eğitim Bakanlığı gibi Cumhuriyetin ilk Bakanlıklarından olan bir Bakanlığın hala bir şiddet yasası, şiddeti önleyici tedbirleri yok. Alınacağına dair bir açıklama da yok. “Üzerinde çalışıyoruz.” bari deyin.

Personelini bu şekilde sahipsiz bırakan Bakanlık bari öğrencilerini düşünse! Okullarda güvenlik görevlisi çalıştırılma oranı da ciddi oranda düşük. Öğrencilerimiz de dışarıdaki risklere açık hale geliyor.

Ayrıca öğretmenlerimize uygulanan şiddete şahit oluyorlar. Gözlerinin önünde öğretmeni darp edilen bir öğrencinin okul algısındaki olumsuz değişimi bir düşünsenize. Kendini o okulda nasıl güvende hissedecek?

Öğretmenlere önce şikayet hatları, sonra BİMER, CİMER dert olmuş, “şikayet edilirim” endişesi taşırken bir de şiddet endişesi yüklenmiştir.

Eğitimi yürütenin öğretmen olduğu hep dile getiriliyor. Öğretmen bu haldeyken eğitim nasıl yürüyecek?

Refah düzeyi olması gereken yerde değil, geçim derdine düşmüş, özlük hakları tam verilmemiş, itibarı her geçen gün istikrarlı bir şekilde azalan öğretmenlere bir de “şiddet” kaygısı ekleniyor.

Milli Eğitim Bakanlığımıza sormak istiyorum. Eğitim çalışanları kimin personeli?

Bir öğretmen bir ilde şiddete maruz kaldığı gün o ilde hayatın durması gerekirken bi zahmet İl-İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimizin haberi oluyor. Öğretmen yalnız bırakıldığı için darp ediliyor,  yalnız hastaneye gidiyor, yalnız iyileşiyor, görevine yalnız başlıyor…. Bu döngü artık kırılmalıdır!

Eğitim Gücü Sendikası olarak Bakanlığa şiddet konusunda, okullardaki güvenlik görevlisinden şiddet yasasına kadar yapılaması gerekenleri yazılı ve sözlü ifade ettik.

Ancak Bakanlığımızın şiddet eşiğini ölçemedik. Ne kadar öğretmene ne kadar şiddet uygulanmalı ki Bakanlığımız harekete geçsin.”dedi