Milli Eğitim Bakanlığı yeni bakanını torba kanunla karşılamaya hazırlanıyor. Planlanma aşamasında dahi, muhtemelen bilgisi bile olmayan, eğitimci de olmayan Milli Eğitim’in yeni bakanı İsmet Yılmaz’ın icracı olacağı değişiklikler oldukça çarpıcı. Torbadan çok çuval olarak adlandırabilecek kanun değişikliği taslağında yok yok…

meb_torba-yasa

Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile bazı Kanun ve KHK’larda değişiklik yapan kanun tasarısı TBMM’ye sunuldu. Bakanlığın teşkilat ve görevleri, halen görev yapan maarif müfettişleri ile müfettişliğe yeni alınacak aday müfettişler, üniversite öğretim üyeleri, Fatih projesi, yurtdışına gönderilecek öğrencilerle yeni kurulacak üniversiteler aynı torba içinde önümüzdeki hafta mecliste görüşülecek.

Anadolu Eğitim Sendikası (AES), taslağa ilişkin ulaştığı bilgilerden yola çıkarak, kanun tasarısının keyfiyet üzerine hazırlanan hali ile ilgili endişelerini ortaya koydu.

“DÖNÜŞÜMLER YALNIZCA ŞEKLEN VE İSMEN OLMAYACAK”

Milli Eğitim Bakanlığının müsteşar yardımcısı sayısının 7'ye çıkarılması, Rehberlik ve Denetim Başkanlığının tekrar Teftiş Kurulu Başkanlığına dönüştürülmesi, Hukuk Müşavirliğinin, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne dönüştürülmesi teşkilat yapısı ile ilgili yapılması istenilen değişiklikler.

Bu dönüşümlerin yalnızca şeklen ve ismen olmayacağına, bakanlık merkez yapısının yeniden dizayn edileceği, teftiş kısmı ile bir kısım görevden almaların gerçekleşeceğine dikkat çeken AES, yapılması planlanan değişiklikleri kısa başlıklar halinde şöyle sıraladı:

“ÖĞRETMEN KÖKENLİ MÜFETTİŞ DÖNEMİ KAPATILIYOR”

– Torbadan çıkan en radikal kararla, halen görev yapan maarif müfettişlerinin tümü 2015-2016 Eğitim Öğretim yılı sonu itibariyle “Eğitim Uzmanı” olarak tasfiye edilecek. Onaylanması halinde “ÖĞRETMEN” kökenli müfettiş dönemi kapatılıyor. Daha da ilginç olanı, Müfettişler işletme, iktisat mezunu adaylar arasından seçilebilecek. Okulların birer eğitim ortamı olmaktan çıktığı, İŞLETME olarak görüldüğünün ispatı olacak bu değişime direneceğiz. İşletmecilerin eğitim denetlediği sistemde Öğretmenlerin pozisyonu ustabaşılık, öğrencilerin değeri de emtia ve mal kadardır!

“BİLİM YAPMASI GEREKEN İNSANLAR OKUL MÜDÜRÜ YAPILACAK”

– Okul müdürlüklerine öğretim elemanlarını görevlendirme ihtimalini ortaya çıkaran kanun maddesi değişikliği ile, okullardaki akademik başarısızlığı hiç bir şekilde analiz edemeyen bir yönetimle muhatap olduğumuzu anlıyoruz. Okul müdürü akademisyen ise okul kanatlanır ve uçar zannedenler fena halde yanılmaktadır. Bölünerek çoğalan üniversitelere yetmeyen, yenisi de zor yetişen, yetkinliği giderek azalan akademisyenleri ilkokullara, ortaokul ve liselere müdür yapacak kadar bol bulmuşuz demek ki. Kendini, alanında bilimsel çalışmaya vakfetmesi gereken bilim insanlarını okullarımızda daha sık görmek, yararlanmak isteriz ancak, bu konukluk müdür koltuğunda göreve dönüşmemelidir. Üniversitede bilim yapması beklenen öğretim elemanlarının işletmeciler tarafından denetlenecek okullarda müdürlük yapması mantıksızdır, yanlıştır, saçmadır.

“ÜNİVERSİTELER CADI AVI ORTAMINA DÖNÜŞECEK”

– Üniversite öğretim elemanları disiplin cezalarına ilişkin yapılması düşünülen uygulama ise tam anlamıyla faciadır. Bu değişiklikle, bilim yapması beklenen üniversiteler bir cadı avı ortamına dönüşerek, istenilen öğretim elemanı üzerinde baskı kurulacak, kolayca görevden uzaklaştırılacaktır. Dünya üniversite liginde başa güreşen üniversitesi olmayan ülkemizin, yapılması planlanan değişikliklerle son sıralara doğru itmek gibi bir gaye içinde olunduğunu düşünüyoruz. Zira bilim, özgür düşünce ile başlar, desteklenerek gelişir.

” FATİH PROJESİ 15 YILLIK İHALE AYARI”

– Aynı Kanun tasarısı ile, Fatih Projesinde ihale süreci olmadan, 15 yıla kadar Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına yüklenme hakkını vermektedir. Fatih projesi Kamu İhale Kanunu dışına alınarak tam bir keyfiyet üzerine planlamalar yapılacağını göstermektedir. Olağan takvimde her 4 yılda bir genel seçim yapılan bir ülkede 15 yıl ileriye dönük hizmet alımını yetki aşımı açısından sorunlu bulduğumuz gibi, İHALESİZ satışı da peşinen şaibeli buluruz. Tamamlandı, tamamlanıyor denen FATİH projesinin 15 yıllık bir sürece yayılması da ayrıca tartışılmalıdır.

“YURTDIŞI EĞİTİMDE TORPİLİN ÖNÜ AÇILACAK”

– Aynı torbada, yurtdışına gönderilecek öğrencilerle ilgili yapılması planlanan değişikliklerle, yazılı ve sözlü sınavı ibaresi yerine ya sadece yazılı veya sadece sözlü ibaresi getirilmek isteniyor. Bir keyfiyet üzerine seçmece gibi sadece mülakat yani torpille yurtdışına öğrenci gönderecek değişiklik, “BAŞARI” kavramını yerlere sermektedir.

“ZORUNLU EĞİTİM KAPSAMINDAN ÇIKARAK ÇOCUK İŞÇİ OLACAKLAR”

– Yine torba kanunla, Mesleki Eğitim Merkezleri Ortaöğretim kapsamına alınacaktır. Fark derslerinin verilmesi ile Mesleki Eğitim Merkezi öğrencileri lise diploması alabilecektir. 8.sınıfı bitiren öğrenciler Mesleki Teknik Eğitim Merkezlerine kayıt yaptırarak haftada sadece 1 gün eğitime gidebilecek, 12 yıllık zorunlu eğitim kapsamından çıkarak çocuk işçi olacaktır.

“BAKANLIK BÜTÇESİNDEN VAKFA 1 MİLYON LİRA AKTARILACAK” 

– Torba kanunun paralelle mücadele ayağı gibi görünen Maarif Vakfı ise bakanlık bütçesinden 1 Milyon TL bütçe ayrılarak yurt dışı eğitim kurumları açmak, finanse etmek üzere kuruluyor. Gülen Cemaatinin yurt dışındaki okullarına alternatif olması planlanan okullar için İstanbul Merkezli kurulacak vakfın 4 yöneticisini Cumhurbaşkanı 3 üyesini bakanlar kurulu atayacak, YÖK ve Maliye Bakanlığı da temsil edilecek, Bütçesi ise MEB ‘den karşılanacak. Vakıf yurtdışında, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları açacak. Hizmet veren ve eğitim görenler için yurt, pansiyon ve lojman inşa edecek. Devletlerarası mutabakat sağlanabilirse cemaat okulları vakıf tarafından satın alınabilecek, devralınabilecek, kiralanabilecek.

“5 YENİ ÜNİVERSİTE YOLDA”

– Torba kanunla açılması planlanan biri vakıf olmak üzere 5 yeni üniversiteye de hayırlı olsun diyor, ülkemiz bilim hayatına yeni bakış ve başarılar sunmalarını temenni ediyoruz.

“SORUNLARI ÇÖZMEK YERİNE YENİ SORUNLAR TÜRETİLİYOR”

AES, yapılması planlanan değişikliklerin, eğitim önceliğinde değil siyaset gözetilerek torbalandığına dikkat çektiği açıklamasını şöyle noktaladı:

“Türkiye’de eğitimin nicel ve nitel sorunlarını çözmek bir yana doğru analiz edecek hiç bir yaklaşım sergilenmezken, torbalanan kanunlarla yeni sorunlar türetilmektedir. Ülke olarak çağdaş eğitim menzilinde ilerlememiz gerekirken, sistemsizliğin tam bir karmaşaya dönüştürülmesini kaygıyla takip etmekteyiz. Anadolu Eğitim Sendikası olarak çözüm üretmek bir yana, yeni sorunlar doğuracak, hukuken de oldukça sıkıntılı bu torbanın bu haliyle meclisten geçmesine karşıyız. Beraberinde çözüm yerine kaos getirecek değişiklikler, millete ve bu ülkenin eğitimine, geleceğine hiçbir yarar getirmeyecektir…”