Dördüncü sınıfa giden kuzenimin her akşam yapması gereken 40-50 dakikalık ödevinin yanı sıra bir de bitirmesi gereken okumaları ve projeleri var. Kısa bir yemek molasını, küçük kardeşinin sebep olduğu dikkat dağılmalarını ve dördüncü sınıftaki bir çocuğun sürekli hareket halindeki odaklanma kapasitesini düşünürseniz, ödevlere ayrılan süre genellikle iki katına çıkıyor. Kuzenim çok çalışkan ve dürüst bir çocuk, ancak pek çok okul akşamı, dikkat dağınıklığı, hüsran ve kaygı ile sonuçlanıyor.
 
Ulusal Veli – Öğretmen Birliği PTA, birinci sınıflara her akşam 10-20 dakikalık ödev süresi tavsiye ederken, artan her sınıf için bu süreye 10 dakika daha eklenmesi gerektiğini söylüyor. Yani örneğin ikinci sınıf için 20 dakika, 12’nci sınıf için 120 dakikalık ödev süresi öngörülüyor. Eğer bu ilkeleri uygularsanız, öğrencileriniz birinci sınıftan 12’nci sınıfa kadar toplam 137,160 dakikalarını ödev yaparak geçirmiş oluyorlar. Bu, 2,286 saat ya da 95 tam gün boyunca ödev yapmak anlamına geliyor.
 
Diğer taraftan Finlandiya’daki lise öğrencilerinin günde yarım saatten fazla süre ödev yaptığı pek görülmüş bir şey değil. Ülke olarak Finlandiya, çocukların evde yaratıcı oyuna daha çok zaman ayırmalarına izin veriyor. Hepimiz Finlandiyalı öğrencilerin bu sayede uluslararası test sonuçlarında en üst sıralarda yer aldığını biliyoruz. Bu anlayışın destekçisi ve savunucusu olan ve ülkesindeki uygulamaları sorgulayan pek çok Amerikalı ebeveyn ve öğretmen var.
 
Peki ama yapılan tüm bu çalışmalar bizi yanlış bir yöne mi götürüyor? Bu soruya cevap vermek için önce biraz geri çekilip ödevlerin değerini sorgulamalıyız. Öğrencilere ne sıklıkta ödev verilmeli? Çok fazla ile çok az arasındaki çizgi nerede yatıyor? İşte size ödevin gerçek değerini belirlemenize yardımcı olacak 5 temel soru:
 
1. Ödevlerin bitmesi ne kadar sürüyor?
 
Öğrencilerin günde kaç saat ders çalışması gerektiğini söyleyen başarı garantili bir altın kural yok. Hele de çocuklar farklı hızlarda gelişim gösteriyorlarken. Ödevler daha iyi öğrenmeye neden olmalıdır. Bunu başarmak için etkinlik ve etki etme düzeyi dengelenmelidir. Bir ödev ne kadar etkin ise bir yıl boyunca o derste o kadar fazla konu işlenir ve o kadar fazla öğrenme gerçekleşir.
 
Ancak burada önemli bir ince ayar var: Ödev, ne dersin içeriğini yeterince iyi öğrenemeyecek kadar kısa ne de sıkılmaya sebep olacak kadar uzun olmalıdır. İşte tam bu ikisinin arasındaki doğru noktayı aramalıyız.
 
2. Ödev verilirken öğrencilerin tümünü dikkate aldınız mı?
 
Öğretmenler bir ödevin bitmesi için gereken zaman hakkında varsayımlarda bulunurken genellikle ortalama bir öğrenciyi baz alırlar. Ancak öğrenme zorlukları yaşayan öğrenciler, ödevlerini tamamlamak için diğer öğrencilerden iki ya da üç kat daha fazla zamana ihtiyaç duyabilir. Sadece ortalama öğrenciyi düşünmeyin, bütün öğrencilerin ihtiyaçlarını dikkate alın.
 
3. Ödev gelecekte başarılı olmaya destek olacak mı?
 
Uzun bir ödev ancak anlamlı bir ödev ise haklı gösterilebilir. Özgüven geliştiren ve gelecek başarısına kapı açan ödevler elbette yapmaya değer. Yapmaya değer ödevler sonraki etkinliklere katılım konusunda öğrencilerin hevesini kırmak yerine onları teşvik eder. Öğretmenler ev ödevlerinin ve sınıf içi çalışmalarının faydalarını anlatmalılar ki, öğrenciler de bundan etkilensinler. Bu etkileme ya da ödevlerin amacı hakkında farkındalık yaratma olmadan öğrenciler ödevleri “külfet” olarak görürler.
 
4. Ödev sınıfta yapılamayan bir şeyi yapıyor mu?
 
Ödev, sınıfta öğrenmeyi okul duvarlarının dışına taşıdığı zaman etkinlik kazanır. Eğer “alan”ın ne olduğunu öğretirken, öğrencilerinizden evlerindeki buzdolabının rafına hangi büyüklükteki bir kekin sığacağını ölçmelerini isterseniz o ödev etkin olur. Ya da eğer bulutların çeşitlerini öğretirken, öğrencilerinizden evlerinin bahçesinden bulutları gözlemlemelerini isterseniz o ödev anlamlı olur. Öğrenmeyi günlük hayata uygulanabilir bir hale getirin, böylece ödevi bitirmek içim harcayacağınız tüm zamana değecektir.
 
5. Ödev öğretmen desteği olmadan yapılabiliyor mu?
 
Öğrenciler nereden yardım alacaklarını bildiklerinde bir ödevi tamamlamak için harcadıkları zamanı kısaltabilirler. Konu ev ödevi olduğunda elbette etrafta öğretmen bulunmaz. Ödevler sadece öğrencilerin ne anladıklarını ölçmemeli, aynı zamanda öğrenciler bocaladığında onlara destek de sunmalı. Öğretmenler, öğrenciler kendi başlarına ödev yaparken tıkandıklarında başvurabilecekleri online kaynaklar ya da Khan Akademi gibi online eğitimler ile ilgili linkler de vermeli.
 
 
Kaynaklar:

egitimpedia.com
edutopia.org