GEYLAN: AĞZI OLAN KONUŞUYOR!

Eğitimle ve eğitimcilerle ilgili konuşanlar, ideolojik saplantıları ve siyasi hesaplarından arınarak gündeme dahil olmalıdır.

Aksi halde, örnekteki BOŞBOĞAZLIKTA görüldüğü gibi, saçmalıklarla dolu lakırdılar dökülür dillerinden..

Bu nasıl bir anlayıştır ki, neredeyse tüm Cumhuriyet tarihi boyunca ortaya konulan eğitim mücadelesini tahkir edebiliyor?

Bu nasıl bir kafadır ki, eğitimde yaşanan sorunların baş müsebbibi olarak öğretmeni işaret edebiliyor?

Bu nasıl bir ahlaktır ki, kariyer düzenlemesiyle ilgili sergilenen eleştiri ve önerileri,adeta “kendini geliştirememiş yetersizlerin tepkisi”olarak nitelendirebiliyor?

Bu nasıl bir terbiyesizliktir ki, mevcut uzman ve başöğretmen düzenleme usulünü kabul etmeyenlere BOŞÖĞRETMEN diye hakaret edebiliyor?

 

NE OLMUŞTU?

Akit Yazarı Zekeriya Say bugünkü yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Başöğretmenliğe” karşı çıkanlar, yoksa “boş öğretmen” mi?

(...)

"Sınavda geçer not olan 70’i alamayacağını düşünerek başöğretmenliğe karşı çıkan ve muhtemelen kendilerini geliştirmedikleri için yeni nesil soruları bile kavramaktan aciz bu zümre, muhalefetin ve Eğitim-İş gibi sendikaların kışkırtmasıyla 31 Ağustos’ta, yurt genelinde, “Öğretmene saygı” başlığı adı altında itaatsizlik eylemleri yapmaya hazırlanıyor.

Tabii, eğitimcilerdeki birikimi, tecrübeyi ve donanımı tespit ve tescil edecek bu uygulamaya karşı çıkan eğitimcileri görünce, haliyle insanın aklına;

Acaba, başöğretmenliğe karşı çıkanlar, yoksa “boş öğretmen” mi? sorusu geliyor."