Koronavirüsün tam etkisinin ne olacağını henüz bilemiyoruz. Ancak bu olağanüstü küresel olayın ilk aylarında üç önemli gerçek netleşti. Ve bunları üst üste eklediğimizde ortaya çıkan, dünyadaki birçok politikacının da giderek artan miktarda yaptığı sakin kalma çağrılarını destekler
nitelikte değildir; tam tersine gerçekler, davranışımızı hemen şimdi radikal yollarla değiştirmemiz gerektiğini göstermektedir.

SARS-CoV-2 ve COVID-19'a Yönelik 3 Gerçek


Gerçek 1: COVID-19, eksponansiyel olarak artan bir salgındır!

Bu gerçeklerden ilki şu: COVID-19 hastalığı vakaları eksponansiyel bir şekilde yükseliyor gibi gözüküyor. 23 Ocak'ta Çin'in Wuhan'ı da içeren Hubei bölgesinde 444 COVID-19 vakası vardı. 1 hafta sonra, 30 Ocak 2020'de 4.903 vaka vardı. Ondan 1 hafta daha sonra, 6 Şubat 2020'de 22.112 vaka vardı.

Aynı hikaye, şimdi küresel bir ölçekte tekrar ediyor: İtalya'da 22 Şubat 2020'de 62 vaka vardı. 29 Şubat 2020'de vaka sayısı 888'e çıktı. 6 Mart 2020'de ise bu sayı 4.636 oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, hastaları koronavirüs için test etme konusunda aşırı yavaş davrandığı için, 604 COVID-19 vakası iddiası, muhtemelen gerçek hasta yükünü gizliyor. Ama bu sayıyı gerçek kabul etsek bile, bugünden 10 gün sonra bunun 10 katı ile, 2 hafta sonra ise 100 katı ile baş etmeyi beklemeliyiz.


Gerçek 2: COVID-19, gripten çok daha ölümcüldür!

İkinci gerçek şu: COVID-19, gripten daha ölümcül. Konu hakkında doğru bilgisi olmayan ve belki de düpedüz sorumsuz kişiler bu ikisini aynıymış gibi gösterme konusunda ısrar ediyor. Veriler netleşmeden önce gelen en erken tahminler koronavirüsün öldürücülük oranının nihayetinde %1 civarına düşebileceğini gösteriyordu. Eğer bu tahminler doğruysa bile, SARS-CoV-2, gripten 10 kat öldürücü demektir!

Ama öldürücülük oranının bundan çok daha yüksek olması ihtimali de var. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre şu anki öldürücülük oranı (yani onaylanmış vakalar içinde kaç kişinin öldüğü oranı) %3.4 civarında. Bu sayı muhtemelen abartılı bir sayı; çünkü hafif ve orta şiddetli vakalar teşhis edilemeyeceği için hesaplara katılamıyor. Ama gerçekten düşük bir oran da olabilir; çünkü virüs teşhisi konmuş birçok hasta henüz iyileşmedi ve ölebilirler de.

Koronavirüs Güney Kore'ye ilk defa yayıldığında birçok gözlemci ülkedeki düşük ölüm oranlarını erken optimizm için bahane olarak gösteri. İddialarına göre, tıp sistemleri gelişmiş ülkelerde hastaların daha azı ölecekti. Ancak Çin'deki hastaların yarısından fazlası şimdi iyileşmişken, Güney Kore'deki hastaların büyük bir kısmı halen hastalıkla savaşıyor. 7.478 vakadan sadece 118'i iyileşti ve düşük ölüm oranları giderek artabilir.

Bu sırada, tıp sistemi fazlasıyla gelişmiş olan İtalya'dan gelen haberler de şok edici düzeyde kötü. Örneğin Lombardy bölgesinde 8 Mart 2020 itibariyle 7.375 onaylı vaka vardı. Bunların 622'si iyileşti, 366'sı öldü ve büyük çoğunluğu halen hasta. Tüm hastaların tamamen iyileşeceği gibi absürt bir varsayım altında bile virüsün öldürücülük oranı %5 demektir - bu, Çin'de olandan daha yüksektir, daha düşük değil.


Gerçek 3: Sosyal Mesafelendirme, Virüsü Durdurmaya Yarayan Tek Gerçek Yöntemdir!

Üçüncü gerçek ise şu: Şu ana kadar koronavirüse karşı tek bir önlem işe yaradı: Abartılı bir sosyal mesafelendirme!

Çin, tüm halk toplanmalarını yasaklamadan önce vatandaşların çoğunun kendi kendilerine karantina uygulama sını istedi ve virüsün eksponansiyel bir şekilde yayıldığı, hastalıktan en çok etkilenen bölgelerini resmen mühürledi. Hükümet sosyal mesafelendirme kararını aldığı andan itibaren vaka sayısındaki artış dizginlendi ve şimdi, resmi istatistiklere göre, her yeni gün belirlenen yeni hasta sayısı, iyileşen hasta sayısının altına düştü.

Ancak çok az sayıda diğer ülke, epidemik yıkıcı boyutlara ulaşmadan sosyal mesafelendirme uygulamak konusunda enerjik adımlar attı. Örneğin Singapur'da hükümet hemen tüm toplu etkinlikleri iptal etti ve sokaktaki insanların vücut sıcaklığını ölçen tıp istasyonları kurdu. Bir yandan da özel firmalar ücretsiz dezenfektanlar dağıtmaya başladı. Sonuç olarak ülkedeki vaka sayısı, komşularına göre çok ama çok daha yavaş artış gösterdi.


Her Şeyi Durdurun: Kurumsal Olarak Ne Yapılmalı?

Bu 3 yalın gerçek bizi tek bir basit sonuca götürüyor: Eğer sosyal mesafelendirmenin en ciddi formlarını uygulamazsak, koronavirüs korkutucu bir hızla yayılır, sağlık sistemlerimizin kaldıramayacağı bir yük yaratabilir ve canlarımıza kastedebilir.

Bu durum, elinde güç ve yetki bulunan herkesin koronavirüsün tehlikesini azımsamaya çalışmaktansa, insanların halka açık alanlardan uzak durmasını, büyük toplantıları iptal etmesini ve önemsiz seyahatlerden kaçınmasını tembihlemesi gerektiğini göstermektedir.

Eğer hasta kişiler iyileştirilmezlerse, sosyal mesafelendirmenin büyük bir kısmının tamamen işe yaramaz olduğu (veya hasta birinin işyerinden uzakta çalışmaya gücünün yetmeyeceği) gerçeği de düşünülecek olursa, ülkelerin hükümetlerinin ek adımlar atarak toplum sağlığını iyileştirmeleri gerekmektedir.

Çağrı Mert Bakırcı / Evrim Ağacı