18 Nisan’da yayınlanan ve eğitimin kısa vadede çözüm bekleyen çok sıcak sorunlarını sıraladığım yazımın mürekkebi kurumadı henüz. O yazıyı bir kez daha gündeme getirerek başlayalım.

Cevap bekleyen soru ve çözüm bekleyen sorunların kısa bir listesi…

  • Özel sektör öğretmenlerine kamudakilerle eşit maaş talebi, ayrıca ders ücreti, kırtasiye yardımı, kıdem farkı, iş güvencesi, kıdem tazminatı alma talebi
  • 3600 ek gösterge
  • Atama bekleyen öğretmenler
  • Liselere yerleştirmede imam hatip dayatmasına son verileceğine dair hiçbir işaretin olmaması
  • Liyakatsiz eğitim yöneticilerinin özel olarak korunmasının yarattığı sancılar
  • Özel öğretim kurslarını kapatmak yerine “etkin denetim” altında faaliyet önerisi
  • Maarif müfettişlerinin atıl bırakılarak, sisteme dışı tutulmasına son verilmesi
  • Yasa-yönetmelik tanımayan il-ilçe bürokrasisinin başına buyruk tavrına seyirci kalınmasının yarattığı sorunlar
  • Özel öğretim kurumlarıyla ilgili 5580 sayılı yasada yapılacağı açıklanan değişiklikteki belirsizlikler. Temel liselerin kapatılma tarihi olarak 14 Haziran, özel öğretim kursları için öngörülen tarih belli değil.
  • Lise mezunları sınava hazırlık için hangi mecraları kullanacak, tek mecra EBA-TV-İnternet mi olacak?
  • Hükümete yakın bir sendika üyelerine aşırı dozda pozitif ayrımcılığın yarattığı sancılar
  • Sözleşmeli, ücretli, kadrolu öğretmen ayrımı devam edecek mi? Sözleşmeli öğretmenlik neden iptal edilmiyor?
  • MEB’in asli görevlerini kimi dini vakıf ve derneklere devretmesi doğru mu? Protokoller neden ısrarla yürürlükte tutuluyor.
  • Okullarda “değerler eğitimi” adı altında kimi sarıklı-cüppeli vatandaşlar ders veriyor. MEB’in umrunda değil.
  • 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 15. maddesindeki açık hükme rağmen çok sayıda kamu lise ve ortaokul şubeleri (özellikle iki binası olanlarda) cinsiyetlere göre ayrılıyor. Karma eğitim sizlere ömür. Neden müdahale edilmiyor?

BAKANLIK YAKICI BU SORUNLARA ÇÖZÜM ARAMIYOR

Sözünü ettiğim sıcak sorunlar tamamen bir kenara itilmiş durumda… Sanki o sorunlar hiç yok! Çözmek için bir şey yapmaya da gerek yok… Bakanlıkta o soru ve sorunlarla ilgili yaprak kımıldamıyor.
“Bakan değil, gören olacağım” iddiasıyla yola çıkmış ve çok geniş mutabakatla tüm kesimlerden destek almış bir Milli Eğitim Bakanı’nın, kendine “körebe” rolü biçmeye hakkı var mıdır?

MEB kimi iyileştirmelerle meşgul görüntüsü veriyor ama kapalı kapılar ardında yürütülen (Hoş, gerçekten de bir faaliyet yürütüldüğünden emin olabildiğimizi söylemek de kolay değil) çalışmaların eğitim sektöründeki beklentilerle yakından uzaktan bir ilgisinin olmadığı, sadece makro planda kimi iyileştirmelerden ibaret etkisiz adımlar olacağı kanaatimi destekleyen, bizzat Bakan Ziya Selçuk imzalı belgeleri paylaşayım sizinle… Yani mevcut durumu ben yorumlamayayım… Bırakalım durumun vahametini, bizzat Sayın Bakan Ziya Selçuk, altına imza koyduğu belgeyle kendisi anlatsın.
Çünkü Ziya Selçuk imzalı Eğitim Vizyon Belgesine yeniden ve bu kez “terminleri” elden geçirip bir kez daha göz attım…
Ve vardığım sonuç şudur: Kısa vadede çözüm bekleyen sorunların hiçbirini gündeme almayan, hatta tamamen görmezden gelen, hiçbir öneri-itiraz kabul etmeden kendi bildiği yolda ilerleyen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

***

Bakınız, Bakan Ziya Selçuk imzalı Eğitim Vizyon Belgesi şöyle diyor:

Haziran 2019’a kadar “hazırlık ve tasarım, pilot uygulama, geliştirme” aşamalarını geçip tamamlanacak ve tüm ülkede uygulanma aşamasına geçecek çalışma tek kalemden ibaret:

  • Meslek liseleri döner sermaye yapılandırılması

2019-2020 Eğitim Öğretim yılında tamamlanması, dolayısıyla en geç 2020 haziranına kadar “hazırlık ve tasarım, pilot uygulama, geliştirme” aşamalarını geçip, “ülke uygulaması” aşamasına geçmesi öngörülen işler de şöyle:

  • Çocuğu tanıma modelinin oluşturulması
  • Mesleki ve teknik eğitim müfredatında alan dersleri 9. sınıftan başlayacak şekilde program oluşturma
  • Sertifikasyon programlarının başlaması
  • Ücretli öğretmenlerin ücretlerinin iyileştirilmesi
  • Öğretmenlik meslek kanunu çıkarılması
  • Okul gelişimi için bütçe tahsisi
  • Dijital becerilerin geliştirilmesi
  • Meslek liselerinin atölye ve laboratuvarlarının yenilenmesi
  • Meslek liselerinin döner sermaye üretim merkezlerinin geliştirilmesi
  • Meslek Liselerinin endüstrinin içine konumlandırılması
  • Okul bütçe ve bağış sisteminin kurulması
  • Okul yöneticilerinin özlük haklarının iyileştirilmesi
  • Sosyal-sportif-kültürel hizmetlerin yapılandırılması
  • Mevcut bilgi sistemlerinin entegrasyonu
  • Bütünleştirilmiş eğitsel veri ambarının kurulması
  • Coğrafi bilgi sisteminin devreye alınması
  • Öğrenci başarı izleme araştırması
  • Kurumsal rehberlik ve teftişhizmetlerinin yapılandırılması
  • Teşkilat yapısının yeniden ele alınması

Şimdi birisi çıkıp da “Evet… Eğitimin çözüm bekleyen sorunlarına el atılmış bulunuyor” ya da “Eğitim vizyon belgesindeki bu hedeflere ulaşılınca, Türkiye daha iyi bir eğitim seviyesine ulaşacak” diyebilir mi?
Velev ki dedi, inandırıcı olabilir mi?
Son söz:
3 yılllık süre sonunda “daha iyi eğitim” vaat eden Eğitim Vizyon Belgesi ve hedefler, bugünün sıcak sorunları çözülmeden, gereken ivedi adımlar atılmadan olumlu sonuçlara ulaşmaz… Amaca hizmet etmez…
7’den 77’ye, siyasal görüş, parti, ideoloji farkı gözetmeksizin hepimizi ilgilendiren iki konu var… Birisi eğitim, diğeri sağlık… Çocuklarımızın, ülkemizin, hepimizin geleceği…
Bu iki alanda gereksiz vakit geçirmeye hiçbirimizin hakkı yok, bu böyle biline!

Kaynak: egitimradyosu