Çorlu’dameslek lisesinde çekildiği iddia edilen bir video sosyal medyadan sonra MEB’in de dikkatini çekti ve konu hakkında idari soruşturmanın başlatıldığı yayımlanan haberlerden anlaşılmaktadır. İlgili videoyu izlediğimde önce üzüldüm, sonra sinirlendim. Ülkem adına, geleceğimiz adına kaygılandım. Geldiğimiz aşama çok vahim. Kendi öğrencilik yıllarımı hatırladığım zaman, bu sorunların aslında çok da yeni olmadığını biliyorum. Eskiden de buna benzer olaylar yaşanıyordu. Hatta şu anda Çorlu’da yaşanan bu olayın benzeri onlarca hatta yüzlerce okulda ve sınıfta değişik yoğunlukta yaşandığına ilişkin mesajlar alıyorum. 1981 yılında lisede öğrenci olduğum dönemlerde bazı arkadaşlarımız derse radyo getirirdi. Öğretmen ders anlatırken radyoyu açarlar, arka sırada oturup pencereyi açıp sigara içerlerdi. Bu olaylar meslek lisesinde yaşanırdı. Hatta öğretmen müdahale ettiğinde öğretmenin yakasından tutup tahtanın üst kısmına kadar kaldırırlar, sonra bırakırlardı. Öğretmen hızlıca yere düşerdi. Akabinde de öğretmeni tehdit ederlerdi. Sınıfta bu tür disiplinsiz davranışları sergilemeyen benim gibi öğrenciler, bu olaya çok şaşırır, çok güler, eğlence şamata içerisinde günlerimizi geçirirdik. Videoyu izlediğimde o günler gözümün önüne geldi. Şimdi rolleri değişmiş, eğitimci kimliğimle olayları değerlendirdiğimde aslında ortada vahim bir durumun olduğunu görmemek için kör olmak ya da vurdumduymaz olmak gerektiğini düşünüyorum.
Videoyu izlediğimde gördüğüm durumlar şunlar:
1. Öğretmen muhtemelen İngilizce branşında. Ses çok net değil. Öğretmen ders anlatmaya çalışıyor.
2. Öğrencilerin bir kısmı kendi arasında konuşuyor, bir kısmı da öğretmenle dalga geçiyor.
3. Öğrencilerin sınıfta oturma biçimleri aşırı derecede lakayt ve laubali.
4. Kırmızı elbiseli öğrenci, sınıfın ortasında öğretmenin yanına gelip, öğretmene dokunuyor. Kravatını çekiştiriyor. Öğretmene el hareketi yapıyor. Sonra öğretmeni kucağına alıp, sınıfta kısa bir tur attıktan sonra seslerden de anlaşılacağı gibi çöp tenekesinin içine koyuyor. Öğretmen bu öğrenciye hiçbir tepkide bulunmuyor.
5. Öğretmen kendisine el hareketi yapan, dalga geçen öğrenciye değil de, sırasında şaklabanlık yapan diğer öğrenciye tokat atıyor. Öğrenciler “Vur!” “Vur!” diye tezahürat yapıyor.
Öncelikle şunu söylemem gerekir, böyle bir sınıfta öğretmenlik yapmam, yapamam. Böyle bir sorun yaşarsam öğretmenliği bırakırım. Hayatımı bu stres ve çatışma ortamında geçirmek istemem.
Video ile ilgili yansımaları sosyal medyadan izlediğim kadarıyla yorum yapanların bir kısmı öğretmeni suçlu bulurken, bir kısmı öğrencileri, bir kısmı okul yönetimini bir kısmı da velileri suçlu bulmaktadır. Burada kimin suçlu olduğunu bulmaktan ziyade farklı bir bakış açısına, paradigmaya ihtiyacımız var. Öncelikle yaşanan disiplin olayı ile ilgili 5 -6 dakikalık bir video, sorunun sadece bir kesitidir. Bu kesite bakarak sorunu tanımlamak, bağlamından kopararak olaya yaklaşmak ve devri sabık arayıp saldırmak, doğru bir sorun çözme yaklaşımı değildir. Sorunun yaşandığı okul, okulun çevresi, öğrenci profili, öğretmen, okul yönetimi ve okul kültürü önemli değişkenlerdir.
Öğrencilerin yaşları incelendiğinde, 15-16 yaş grubunda oldukları anlaşılmaktadır. Bu çocuklar temel birçok değeri öncelikle ailede kazanırlar. Türk aile yapısında büyüklere, öğretmenlere sevgi ve saygı göstermek, küçükleri korumak öğretilen bir durumdur. Hatta bu durum, kültürümüzün önemli bir özelliğidir. Köyden kente göçün yoğun yaşandığı ülkemizde, çekirdek aile modeline hızlı bir şekilde geçişle birlikte yozlaşma da yaşanmaktadır. Geleneksel kültürün özellikleri yeni kuşağa aktarılamadığı gibi, kent yaşamının değerleri de kazandırılamamaktadır. Çocuklar kent yaşamına entegre olamayan ailelerde yetişmekte, kentli değerleri içselleştirememektedirler. Bu çocukların yetiştikleri çevrelerde bu tür değerler pekiştirilmediği için davranış bozukluğu göstermeye başlamaktadırlar.
İlkokulda öğrencilere müfredata dayalı istendik davranışlar kazandırılarak öğrenciler hayata hazırlanırlar. Temel eğitimin amacı, hayata insan yetiştirmektir, ortaöğretim sınavına öğrenciyi hazırlamak değildir. Öğrenciler temel vatandaşlık eğitimini, kuralları, değerleri ve temel inançları bu aşamada kazanır ve yaşam biçimine dönüştürürler. Ortaöğretime Geçiş Sistemi sınavla olduğu sürece, öğrencilere temel değerleri, kuralları öğretmek yerine çoktan seçmeli sınav formatında sınava hazırlamaya devam edilecek ve bu sorunlar da yıllara göre artış göstererek devam edecektir. Türk halkının %10’u okur-yazar değildir. Suriyelilerle bu rakam %15 civarına çıkmaktadır. Aileler dezavantajlı olduğu kadar bu ailelerde yetişen çocuklar da dezavantajlı konumdadır. Eğitim düzeyi düşük ailelerin haliyle gelir düzeyi de düşüktür. Gelir düzeyi düşük çevrelerde de yoğun şiddet yaşanmaktadır. Bu öğrencilerin büyük bir çoğunluğu şiddetin yoğun yaşandığı sosyo-kültürel çevrelerden gelmektedirler.
Televizyonda çarpık aile ilişkileri, mafya, kabadayılık, kısa yoldan köşe dönme, hukuk dışı yaşantıyı özendiren diziler, gençleri olumsuz yönde etkilemektedir. Sokaklarda farklı kıyafetler giyen, sapık davranışlar sergileyen, toplumsal kurallara meydan okuyan bir gençlik yetişmektedir. Bu durumdan ne Milli Eğitim Bakanlığı, ne Gençlik ve Spor Bakanlığı ne de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kendisine vazife çıkarmaktadır. Sorunlar yaşandığı zaman bir iki tweet atarak geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Kısacası potansiyel disiplin sorunları halının altına süpürülmektedir. Zamanında çözülmediği için, sorunlar kartopu etkisi ile katlanarak artış göstermektedir.
Öğrencilerin akademik başarıları ile disiplin sorunu yaşamaları arasında anlamlı ilişkinin olduğunu gösteren pek çok araştırma vardır. Öğrencilerin akademik başarısı düştükçe daha fazla disiplin dışı davranışlarda bulunmaktadırlar. Bu araştırma sonuçlarına dayalı olarak Fen ve Anadolu liselerinde disiplin sorunu yaşanmadığı anlamı çıkarılmamalıdır. Benzeri disiplin sorunları farklı yoğunlukta bu okullarda da yaşanmaktadır. Meslek liselerine kayıt olan öğrencilerin akademik başarılarının düşük olması, mezun olduktan sonraki hayatın çok fazla iç açıcı olmayışı, bir nevi isyankâr davranışların yaşanmasında etkili rol oynamaktadır.
Bu süreçte etkili rol oynayan diğer faktör okuldur. Videonun çekildiği ve vahim olayın yaşandığı bu okulun incelenmesi gerekir. Okulun genelinde bu tür sorunlar yaşanmakta mıdır? Disiplin sorunu sadece bu sınıfta mı yaşanmaktadır? Bu sınıfta sadece bu öğretmen geldiği zaman mı disiplin sorunu yaşanmaktadır? Bu sorulara cevap verilmesi sorunun anlaşılması açısından önemlidir. Eğer okulun genelinde disiplin sorunu varsa, okulun çevresi ve aileler, disiplin sorununun yaşanmasında etkin role sahiptirler. Sınıfta disiplin sorunu varsa, disiplin dışı davranışlar, öğrenciler arasında bulaşma etkisi gösterir ve yaygınlaşmaya başlar. Disiplin dışı davranışta bulunmak istemeyen öğrenci dahi, bulaşma etkisi ile olumsuz davranışlarda etkin rol alır. Okulun kültürü ve okulun iklimi disiplin sorunlarının yaşanmasında etkili olur. Okul yönetiminin pasif ve iş bilmez tavrı, okul yöneticilerinin liderlikten yoksun olması, okulla ve öğretmenlerle ilgili olumsuz imajın çevrede yaygın olması da öğrencilerin okula ve öğrencilere ilişkin algılarında önemli rol oynar.
Videodaki öğretmenin davranışları incelendiğinde, muhtemelen öğretmenin diğer dersleri de gırgır şamata içerisinde geçmektedir. Öğretmenin hal ve hareketleri, öğrencilerin disiplin dışı davranışlarına alışkın olduğunu göstermektedir. Çünkü kırmızı kıyafetli öğrencinin ne yapacağını bilmekte, kırmızı elbiseli öğrenciden çekinmekte, bağıra çağıra ders anlatıp zil çaldığında çekip gitmek isteyen öğretmen imajı göstermektedir. Böyle bir sınıfta dikkat çekmek, öğrencileri motive etmek çok zordur. Dikkat çekmeden, disiplin sorunlarını çözmeden ders anlatmaya çalışması ise ayrı bir sorundur. Öğretmenin sınıf yönetimi ve disiplin konusunda hazır bulunuşluk düzeyinin düşük olduğu kesin olmasına rağmen, bu sınıfta da disiplin sağlamak çok zor bir durumdur. Öğretmenin disiplinsiz davranışlar devam ederken sınıfta kalması, sınıfı terk etmemesi, okul yönetimini olaya müdahale etme konusunda davet etmemesi de ilginç bir durumdur. Bunun sebebi, öğretmenin okul yönetiminde başarısız öğretmen algısı yaratmak istememesi ya da okul yönetiminin bu tür sorunları çözme konusundaki yetersizliğidir.
Okulda disiplin bireysel bir eylem değil, takım oyunudur. Bir öğretmenin disiplinli davranışı, okulda disiplini sağlamaz. Okulda görev yapan her öğretmen aynı dili konuşmalı ve aynı disiplin kurallarını uygulaması gerekir. Öğretmenler arasındaki tutarsız ve farklı yaklaşımlar, okulda disiplin kurallarının oluşumunu ve uygulanmasını olumsuz yönde etkiler. Okulda disiplin kurallarının niçin koyulduğu ve uyulmadığı zaman ne tür yaptırımların olacağı da açıkça ifade edilmelidir. Bu kurallar öğretmenden öğretmene farklılaşıyorsa, okulun bir disiplin politikası yoksa okul yönetiminin istikrarsız davranışları varsa, disiplin kurallarını uygulamak imkânsız hale dönüşebilir.
Okul çevresi, öğretmenler, veliler ve öğrencilerle birlikte bir habitat oluşturur. Bu habitat okuldaki akademik başarıyı belirlediği gibi, potansiyel disiplin sorunlarının da ortaya çıkmadan çözülmesine uygun ortam hazırlar. Zimbardo’nun “Kırık Cam Kuramı” New York’taki pek çok suçun ortadan kalkmasında etkili olmuştur. Zimbardo, ilk disiplin dışı davranış yaşandığında önlem almazsanız, disiplinsizliğin engellenemeyeceğini ileri sürmektedir. Okulun açıldığı ilk gün gömleğinin eteğini dışarı çıkarıp gezen, ilk gün çete kavgalarına maruz kalınan okullarda disiplin oluşturmak zordur. Öğrencilerin olumsuz davranışları, kararlı bir şekilde görüldüğü anda ortadan kaldırılması gerekir. Aksi takdirde yaygınlaşması engellenemez. Disiplin kararlı ve istikrarlı olmayı gerektirir.
Ortaöğretim kurumları Sınıf Geçme ve Disiplin Yönetmeliğine göre bu öğrenciler okuldan atılabilir. Bazı öğrencilerin psikolojik sorunlarından dolayı eğitilmeleri neredeyse imkânsızdır. Bu aşamada Açık Lise tercihi devreye sokulabilir. Öğrenciyi okuldan atmak sorunu çözmez. Çünkü okulda temel becerileri kazandıramadığınız öğrenciler sokakta, sosyal yaşamın her aşamasında bizlere ait yaşam alanını daraltmakta ve tehdit etmektedirler. Bu sebeple, temel davranışları kazandırmak için çaba sarf etmek gerekir. Öğrencileri okuldan atma seçeneği, en son kullanılması gereken bir tercihtir. Bazı bölgelerde öğrencilerin okuldan atılması halinde, öğrenci ve ailesinin öğretmen ve okul yöneticilerine yönelik şiddeti de ayrı bir araştırma konusudur. Bu şiddet sebebiyle okul yönetimleri, yetkilerini çok fazla etkili bir biçimde kullanamamaktadırlar.
Eğitimlerimde, öğretmenleri genellikle iki kategoriye ayırır, davranışlarını bu iki kategoride incelerim. İlki trafik polisi öğretmen diğeri de lider öğretmen. Trafik polisi öğretmen, her şeyi emir-komuta içerisinde yapmaya çalışan bazen başarılı olan bazen de videoda görüldüğü gibi başarısız olan öğretmen olarak tasvir edilebilir. Lider öğretmen proaktif kimliği ile öğrenciyi etkileyerek yüreğine dokunan, onlara değerli olduğunu hissettiren, motive eden, karizmatik liderlik davranışları ile etkileyen, uzmanlık gücü ile bilgi dünyasının emekçisi olmaya sevk eden öğretmenlerdir. Lider öğretmenlerin en önemli avantajı, her öğrencinin pin kodunu bilmeleri ve onlarla etkili iletişim kurup yönlendirmeleridir. Sınıfta otorite öğrencinin eline geçtiği anda, öğretmenin varlığı sorgulanmaya başlar. Öğretmen sınıftaki otoritesini ve varlığını asla tartışılır hale getirmemelidir.
Sonuç olarak, ailelerin çocuk eğitimi konularında eğitilmeleri gerekir. Ailelerin çocuklarını iyi insan, iyi vatandaş olarak yetiştirmeleri konusunda farkındalık düzeylerinin artırılması hayati önem taşır. Televizyonlarda çocuk eğitimini konu alan dizi filmler, kamu spotları hazırlanıp yayımlanabilir. Okul yönetimleri olumlu bir öğrenme ortamı ve disiplin sağlamak için hem okul çevresini hem de okul ortamında disiplin sağlamak için etkin önlemler alabilir. Okulda öğrenmeye, öğrenmeyi öğrenmeye ve değerlere dayalı habitat oluşturabilir. Okulun açıldığı ilk hafta bilimsel etkinlikler, bilim insanlarının okula davet edilmesi, panel, konferans ve diğer kültürel faaliyetlerle, okulun başat değerleri vurgulanabilir. Okul yönetimlerinin disiplin sorunlarının çözümünde rehber öğretmenlerle ortaklaşa çalışması, rehber öğretmenlerden destek alması önemli bir durumdur. Öğretmenler için sınıf yönetimi ve disiplin eğitimleri yaygınlaştırılarak verilebilir. Öğretmenlerin, lider öğretmen davranışlarını kazanması sağlanabilir. Okul-aile iş birliği teşvik edilerek, sorun çözmede aileden destek alınabilir. Ailelere yönelik eğitimler verilebilir. Okulda sanatsal, sportif ve akademik etkinliklerle öğrenci dikkati faydalı alanlara çekilip, okuldaki olumsuz olayların çözümü için tedbir alınabilir. Kurallar etkin uygulandığında tüm sorunlar çözülmez ama kısmen de olsa ortadan kaldırılabilir. Öğretmenlerin eğitim almadan okul yöneticisi olarak atanmalarına artık son verilmelidir. Okul yöneticiliği bir meslek olarak kabul edilmeli, mesleki standartları belirlenmeli, nepotizmden uzak, seçme, yetiştirme ve istihdam etme politikalarına acilen geçilmelidir.