Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ocak ayı başında 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim kademlerinin tamamında yeni müfredat uygulanacağını ilan etmesiyle başlayan ‘yeni müfredat’ tartışması dinmek bilmiyor. 53 farklı dersin taslak programının bakanlık internet sitesinde askıya çıkarılmasının ardından siteyi ziyaret edenlerin sayısı 3 milyonu aştı. Yeni müfredat ile ilgili bakanlığa görüş bildirenlerin sayısı da 100 bini geçti.
Özellikle Atatürkçülük derslerinin azaltılması, Büyük Patlama ve Evrim Teorisi’nin eğitim dışı bırakılması ve ‘cihad’ kavramının işlenmesi gibi başlıklarla kamuoyunda çokça tartışılan yeni eğitim müfredatı hakkında görüş bildirmek için son haftaya girildi. Taslak programlarla ilgili son kurumsal öneriler 3 Şubat, bireysel öneriler ise 10 Şubat 2016 tarihleri arasında alınacak. Daha sonra 20 Şubat’a kadar müfredata son hali verilecek. 2017-2018 döneminde geçilecek yeni müfredat 1’inci, 5’inci ve 9’uncu sınıflardan itibaren uygulanacak.
Dernek ve sivil toplum örgütü, yeni müfredat taslağının içerdiği ‘dini’ ve ‘milliyetçi’ buluyor
Hükümet yeni neslin dünyadaki siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmelere uygun eğitim görebilmesi için müfredatın yenilenmesi gerektiği görüşünde. Milli Eğitim Bakanlığı, mevcut müfredatın güncel gelişmelere göre yeniden ele alınması için yaklaşık 2 yıldır devam eden bir çalışmaya imza attı. Eğitim alanında faaliyet gösteren sendika ve sivil toplum örgütlerinin birçoğu bakanlığın bu çalışmasından haberdar olmadıklarını belirtiyor. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ise müfredat güncellemesi için bugüne kadar ilkokul düzeyinde 35 bin veli, 40 bin öğretmen, 8 bin 400 okul idarecisi, ortaokul düzeyinde ise 15 bin veli, 39 bin öğretmen ve 7 bin idareciden görüş aldıklarını belirtiyorlar.
Muhalefet cephesi tepkili
Başta Eğitim-Sen olmak üzere pek çok sendika, dernek ve sivil toplum örgütü, yeni müfredat taslağının içerdiği ‘dini’ ve ‘milliyetçi’ söylemlerin tehlike arz ettiğine işaret ediyor. Eğitimciler, yeni müfredatın karma bir komisyon tarafından çağın gereklerine uygun şekilde oluşturulmasından yana. Muhalefet cephesinden de yeni müfredat taslağına tepki var. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yeni müfredatın ülkenin kurucu değerlerine saldırmak amacıyla hayata geçirilmek istediğini öne sürerken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş da müfredat taslağıyla ilgili olarak soru önergesi vererek, söz konusu düzenlemenin eğitimde ‘dini’ öğretilerin ağırlığını artıracağı iddiasında bulundu.
Raporlar haftaya açıklanacak
Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen, 3 Şubat’a kadar hazırladıkları raporları hem MEB’e hem de kamuoyuna duyuracaklar. Akademisyen ve eğitim uzmanları tarafından oluşturulan Eğitim Reformu Girişimi de önümüzdeki hafta konuyla ilgili raporunu topluma sunacak. DW Türkçe’ye konuşan Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, kurdukları 20 kişilik bir komisyonla yeni müfredat taslağını en ince ayrıntısına kadar ele aldıklarını belirtiyor. Müfredatta yapılan değişikliklere bakıldığı zaman, AKP’nin ‘ümmet modeli bir toplum’ yaratma çabasının açığa çıktığını öne süren Karaca, “Dindar nesiller yetiştirmek için yeni bir müfredat hazırlanmış. Müfredatın İslami tonu, 2005’teki değişikliklerden çok daha fazla” diyor.
“Öneriler nasıl değerlendirilecek?”
Yeni müfredatla birlikte okutulması planlanan ‘Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi’ dersinden örnek veren Karaca, “Bu derste İslamiyet öncesi Türk devletlerinden bugüne kadar gelen eğitim ve bilim kurumları ele alınıyor. Ancak bir tek Cumhuriyet kurumları dersin konusu değil. Örneğin Köy Enstitüleri gibi bir değer hiç işlenmiyor. Darvin’siz biyoloji dersi, İnönü’süz 2. Dünya Savaşı okutuluyor” şeklinde konuşuyor. Karaca, yeni müfredata ilişkin toplanan önerilerin nasıl değerlendirileceğinin de ‘belirsiz' olduğuna vurgu yaparak, şunları söylüyor: “Biz 3 Şubat’a kadar laik, bilimsel ve demokratik müfredat önerimizi kamuoyuna sunacağız. Sonrasında Bakanlık’ın karma bir komisyon ile gelen tüm öneri başlıkları üzerinde tarafsız ve bağımsız bir çalışma yapması gerekiyor. Aksi takdirde, bakanlığa iletilen onbinlerce önerinin üstünün örtüleceği endişesi taşıyoruz.”
Bu arada MEB’in taslak öğretim programıyla ilgili ‘Yarın için Bugünden’ adlı bir çalışma yapan Bilim Akademisi de müfredatın çerçevesinin yetersiz, hatalı ve yanlış olduğunu savundu. Müfredat ve eğitimin kalitesini artırmak için ‘sahici’ bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu kaydeden Bilim Akademisi’nden yapılan açıklamada, “Bir ay içinde gelecek görüşlerle acele bir adım daha atılmamalı” uyarısında bulunuldu.
Hükümete yakın Eğitim-Bir-Sen de beğenmedi
Öte yandan hükümete yakınlığı ile bilinen Eğitim-Bir-Sen de tıpkı sol görüşlü Eğitim-Sen gibi yeni müfredat taslağından şikayetçi. Ancak Eğitim-Bir-Sen’in itirazları, "milli kültür” ve "milli tarih” konusunda yeteri kadar değişiklik yapılmadığı yönünde. Taslak müfredata ilişkin çalışmasını internet sitesinden kamuoyuna duyuran sendika, müfredatta yapılan değişikliklerin temel gerekçelerinin ortaya konulmadığı görüşünde. Sendika açıklamasında, “Programların amaçları, hedefleri ve felsefesi incelendiğinde eski programlardan önemli bir farklılaşmanın olmadığı görülmektedir” denildi. Kapsamlı bir müfredat reformu konusunda geniş bir toplumsal talep olmasına rağmen, bakanlık tarafından hazırlanan taslağın bu ihtiyacı karşılamadığına işaret edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Hazırlanan taslak programların, mantalite değişimini ve toplumsal talepleri karşılamaktan uzak olduğu, tarihi ve kültürü ile daha barışık bir müfredatın hazırlanmadığı, önceki müfredatlardan ilke, amaç ve içerik olarak pek bir farklılaşma içinde olmadığı görülmektedir.”
Bakanlık: Eleştiriler gerçeği yansıtmıyor
Hükümet kanadı ise müfredata ilişkin eleştirilere karşın yeni taslağı savunuyor. DW Türkçe olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na yönelttiğimiz sorular “Yanıta uygun görülmedi” denilerek geri çevrilse de, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın kamuoyuna yaptığı açıklamalar hükümetin tutumuna da ışık tutuyor. Bakan Yılmaz müfredata tepkilerin Atatürkçülük, İsmet İnönü ve Evrim Teorisi’nde yoğunlaştığına dikkat çekerek, “Demek ki diğerleri hakkında söyleyecek hiçbir kelimeleri yok. Bu da demektir ki biz çok doğru yaptık” görüşünü dile getiriyor. Bakan Yılmaz, müfredat taslağı hazırlanırken eğitimcilerin görüşlerine başvurulmadığı yönündeki eleştirilerin de gerçeği yansıtmadığını vurguluyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin de gerek sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden gerekse çıktığı televizyon programlarında yeni müfredata ilişkin tepkilere yanıt verdi. Müfredatın sadece bir sınıf seviyesinde ve tek ders bazında değil bütün olarak değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunun altını çizen Tekin, şu görüşleri dile getirdi: "Müfredat taslağımızın tamamında çocuklarımıza başta Atatürk olmak üzere bu ülkeye ve değerlerimize hakkıyla sahip çıkıp koruyacakları bir konsept öngörülmüştür. Herhangi bir değeri salt bir derse endeksleyerek vermek hem pedagojik açıdan hem de oluşturduğunuz konsept açısından uygun değildir. Örneğin 1. sınıfta sadece hayat bilgisi ya da Türkçe dersine bakarak bu değerlerin yeterli olmadığına hükmetmek doğru bir değerlendirme olmaz. Müfredatın tamamına bakmak gerekir."
(Aram Ekin Duran-Deutsche Welle Türkçe)
Taslak Müfredata görüş bildirmek için tıklayınız