'Karanlıkta uyanmak küçük çocukların üstesinden gelebileceği bir şey değil'

Elbette, okula gitme, özellikle ruhsal olarak bu zorunlulukların üstesinden gelebilme kolay değilken, hele bir de uyanma güçlüğü, hele bir de karanlıkta uyanmak gibi küçük çocukların üstesinden gelebileceği bir şey değil.

Okula gitseler dahi odaklanmaları, kendilerine anlatılan şeyleri öğrenmelerinde, eğitim sistemine dahil olmalarında ve buradan belirli kazanımlar elde edebilmelerini de olumsuz etkileyen bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.''

Türkiye neden kalıcı saate geçti?

Yaz saati konusunda resmi makamların "İTÜ Raporu" olarak isimlendirdikleri belge, kışın karanlıkta uyanmamıza vesile olan gerekçe olarak sunulmuştu. Raporun bir kısmının "gizli" olduğu için kamuoyuyla paylaşılması söz konusu olmazken raporu hazırlayan kişilerin de ortalıkta olmaması dikkat çekmişti.

Enerji tasarrufu ile ilgili olarak ise Elektrik Mühendisleri Odasının Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) elektrik tüketim istatistiklerini temel alarak yaptığı çalışmaya göre; kış saati uygulamasından vazgeçilmesi tasarruf sağlamadığı gibi tüketimi arttırıcı bir etki yarattı.

Kalıcı yaz saati uygulaması doğu bölgelerinde aydınlanma zamanı açısından çalışma/okul saatlerine uyumlu olmakla birlikte nüfusun ve büyük sanayi tesislerinin yoğun olduğu batı bölgelerinde yaşayan yurttaşlar için aynı ölçüde verimli olmadı.

'Kışın karanlıkta uyanmak insanların fizyolojik ritmine uyumlu değil'

Baktığınızda aslında bu çalışmalara kalıcı yaz saatti uygulamasının etkileri olabileceğini varsayabiliriz, çünkü kışın karanlıkta uyanmak insanların fizyolojik ritmine uyumlu bir şey değil. Bir insanı canlandıran, uyandıran, güne başlamasını sağlayan fizyolojik mekanizmalar tamamen gün ışığına bağlı. Bu fırsattan  mahrum kalıyoruz ve bunun bir takım zararlı etkileri olacağını öngörmek çok da zor olmayacaktır.  

Kaynak: haber.sol.org.tr