Talip Geylan, 12 Mayıs 2020 tarihinde Bengütürk TV'de yayınlanan 'Söz Hakkı' programına katılarak, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

 

Öğretmenler hazır kıta değildir.

Geylan şöyle konuştu: "Bilindiği gibi ilk vakanın ortaya çıkmasının ardından 20 Mart'ta okullara zorunlu ara verildi ve MEB uzaktan eğitimi hayata geçirdi. Öğretmenlerimiz şu anda öğrencilerimizin  öğrenme motivasyonunu korumak ve devam ettirmek anlamında gerçekten yoğun bir gayret gösteriyor. Şu anda her bir öğretmenimiz, yüz yüze eğitim sürecinden çok daha fazla mesai harcıyor. Bu süreç devam ederken, öğretmenlerimiz aynı zamanda kaymakamlıklarımızın oluşturduğu Vefa destek gruplarında da gönüllü olarak kendi sağlıklarını da riske ederek görev alıyorlar ve devletimizin şefkat elinin vatandaşımıza dokunmasını sağlıyorlar. Ama buna rağmen bazı mülki amirler ve kamu yöneticileri, yıllardır şahit olduğumuz garip davranışları sergilemeye devam ediyorlar. ‘Okullar tatil edildi, öğretmenler evlerinde yan gelip yatıyor, hiçbir iş yapmıyor’ gibi bir algıya kapıldılar ve adeta ne kadar angarya iş varsa öğretmenlere yüklüyorlar. Öyle bir noktaya geldik ki, muhtarların ya da belediyelerin yapacağı bir takım faaliyetleri dahi öğretmenlerimize yüklüyorlar. Öğretmenler bir takım kamu yöneticilerinin yönetme arzusunu tatmin edeceği hazır kıtalar değildir ya da bir takım angarya işleri yükleyebilecekleri joker kamu çalışanı değildir. Yıllardır şahit olduğumuz bu arazlı anlayıştan bıktık artık."

 

Rize Ardeşen'de yaşanan olayı hatırlatan Geylan,

"Rize'nin Ardeşen ilçesinde polis memuru olduğunu iddia eden birisi öğretmeni telefonla arayarak, kendisine otogarda nöbet görevi verildiğini söylüyor. Arayan kişinin polis memuru olduğunu nereden bileceksiniz. Ayrıca kamu çalışanlarına resmi bir görevin nasıl tebliğ edileceğinin usulü vardır. Dolayıyla öğretmenimiz tedirgin oluyor ve şube  başkanını arayarak yaşananları aktarıyor.  Şube başkanı da ilçe milli eğitim müdürünü arıyor. İlçe milli eğitim müdürü  böyle bir görevden haberi olmadığını ifade ediyor. Tabi  bu olayın üzerine öğretmenimiz o göreve gitmiyor. Ardından da Kaymakamlık tarafından öğretmenimize kınama cezası verildiği bildiriliyor.  Bu nasıl bir anlayıştır?" dedi.

 

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bu yaşananlara kayıtsız kalmamasını, öğretmenlerin her önüne gelenin elinde oyuncak olmasına ve öğretmeni ara eleman gibi gören kamu yöneticilerine müsade etmemesini isteyen Geylan, en kıymetli varlığımız olan çocuklarımızı ellerine teslim ettiğimiz öğretmenlere hakettiği değerin verilmesini istedi.

 

Geylan şunları kaydetti:

"Öğretmen sahipsiz değildir. Öğretmene değer vereceksiniz. Türk Eğitim-Sen olarak her zaman şunu söylüyoruz: Öğretmene verdiğiniz, değer aslında çocuklarınıza verdiğiniz değerdir. Çünkü çocuklarımızla velilerimizden daha çok öğretmenler ilgileniyor. Çocuklarımızın kişiliğini, kariyerini öğretmenlerimiz şekillendiriyor. En kıymetli varlığımız olan çocuklarımızı ellerine teslim ettiğimiz öğretmenlere lütfen değer verin. Milli Eğitim Bakanlığı'na da çağrıda bulunuyorum: Yaşananlara müdahale edilmeli ve öğretmenlerimizin her önüne gelenin elinde oyuncak olmasına müsade edilmemelidir.

 

Şunu herkes bilsin ki; çocuklarımızın öğrenme süreci ile ilgili kaygı düzeyi en yüksek olan kesim öğretmenlerdir.  O halde bırakın öğretmenler işini yapsın. Pek tabi ki öğretmenlerimiz, devletimizin ve milletimizin ihtiyacı olduğunda her türlü görevin altına değil elini, gövdesini koymaya hazırdır. Öğretmenler zaten her zaman gereğini yapıyor. İşte görüyorsunuz; Vefa gruplarında görev alanların yüzde 80'i öğretmenlerdir. Karşı çıktığımız husus, kamu görevlileri içerisinde öğretmenlerin hazır kıta olarak görülmesidir. Bu, sadece bugünün değil her zaman muhatap olduğumuz bir tutumdur. Biliyorsunuz, pandemi sürecinde duruşmalara ara verildi. Soruyorum size; hangi mülki amir şimdi çıkıp hangi savcıya, hakime, avukata paketi dağıttırır ya da otogarda kimlik kontrolü yapmasını ister? Aklına bile gelmez. Ama yıllardır bu tür bir faaliyet olduğunda, bir karşılama töreni olduğunda ya da yeni icat “proje” hayata geçirildiğinde ilk akla gelen öğretmenlerdir. Dolayısıyla öğretmenlere karşı varolan bu arazlı yaklaşımı, kamu görevlileri içinde öğretmenleri hazır kıta olarak gören bu anlayışı kınıyorum."

guncelegitim.com