Eğitim, geleceğin altın anahtarıydı.
Diploman yoksa, hiç bir kapıyı açman mümkün değildi.
Eğitimli olan kişiler, özellikle de öğretmen ve profesörler rol modeldi.
Herkes onlara saygı gösterir, onlar gibi olmak isterdi.
Liselerin en iyi öğrencileri öğretmen okullarına gider, üniversite birincileri de asistan olarak mezun olduğu fakültede kalırdı.

 

Farklı meslekler eskiden de vardı.
Onlar değil de eğitim seçiliyorsa, idealizm sö z konusuydu.
Sadece kendilerini değil, ülkelerini, gençleri ve geleceklerini düşünüyorlardı. Tercihlerinin bu yönde olması da, bu yüzdendi!...

 

Sonra, ne oldu da bu noktaya gelindi?
Önce her yere lise, sonra fakülte, şimdi de üniversite açtık.
Atayacak öğretmen bulamazken, bir milyon öğretmen fazlamız oldu.
Öğretim kurumu açıp, diplomalı sayısını artırınca, sandık ki gençler iş bulup mutlu olacak, ülkemiz de kalkınacak!
Tam tersi oldu.

 

Gelinen nokta ortada.
Bir değil, pek çok yanlış yaptık.
Hem de yıllar boyu, hem de ısrarla.


Çözüm mü?
Eğitimi yeniden ciddiye almak ve fabrika ayarlarına dönmektir!..

Abbas GÜÇLÜ / egitimajansi.com