Okullar, öğrenciler için günlük yaşantılarından kopmayacakları ve onlara aidiyet hissettirecek yerler haline getirilmek zorundadır.

Yoksa:

“Öğrenciler okulu neden sevmiyor?” gibi beyin yakan soruların cevapları için çok zaman kaybedeceğiz.

Günümüzde öğrencilerin birçoğu teknolojinin de etkisiyle okulu günlük yaşantılarının içerisinde görmemektedirler.

Öğrenciler için okul:

“Saatlerce sırada oturulan sıkıcı yerdir” gibi tanımlar arasına sıkışmış durumdadır. Okulun öğrenci gözündeki durağan bir durumdan dinamik bir duruma gelmesi gerekmektedir. Böylelikle okul hakkında öğrencilerde oluşan olumsuz düşünceleri değiştirebilmek daha kolay olacaktır.

Aslında çözüm çok basittir.

Öğrenciyi okulun günlük yaşantısına değil de okulu öğrencinin günlük yaşantısına adapte etmekten geçmektedir. Bunu gerçekleştirmek içinde her okulda öğrencilerin günlük olarak yararlanabilecekleri en az bir tiyatro sahnesi, bir spor tesisi, bir konser salonu, bir resim atölyesi ve büyük bir kütüphane olmak zorundadır. Bu alanlar sadece öğrencilere değil vatandaşların da kullanımına açılarak okulun mahallenin sosyal ve sportif merkezi olması sağlanmalıdır.

Ama ne yazık ki!

Okulların kültürel ve sportif bir merkez haline gelmesinde en büyük katkıyı yapacak olan Beden Eğitimi ve Spor, Görsel Sanatlar ve Müzik derslerini istediğimiz seviyeye bir türlü getiremedik. Bu derslerin ruhunu çoktan seçmeli sınav aşkımız yüzünden kaybettik. Öğrenciye kâğıt üstünde suyla doldurulan bir havuzu yine kâğıt üzerinde boşalttırmayı tercih ettik. Üzerine veli isteklerini öğrenci gelişimden daha çok önemseyen bazı eğitimcilerin öğrencileri yanlış yönlendirmesiyle okullarda test çözme dersleri haline geldiler.

Hata aslında bizlerde… Bu derslere sahip çıkamadık, önemini topluma anlatamadık…

Beden Eğitimi ve Spor dersiyle başlayalım...

Her ne kadar ders saati az da olsa, bu ders, öğrencilerin hareket ihtiyacını karşılamak için vardır. Hareket ihtiyacı karşılanan öğrencinin diğer derslere olan konsantrasyonu da artmaktadır. Yani bu ders olimpiyat şampiyonu sporcu yetiştirmek için müfredata koyulmamıştır. Şampiyon olacak sporcular, ilgili spor branşında uzun yıllar eğitim almış antrenörler tarafından yetiştirilmektedir. Beden eğitimi ve Spor öğretmenlerinin okuldaki görevi yetenekli öğrencileri ilgili spor branşına yönlendirmek ve müfredatta olan spor branşları hakkında öğrencilere temel bilgileri vermektir.

Görsel sanatlar ve müzik derslerinin amacı ise sanılanın aksine okullardan dünyaca ünlü sanatçılar yetiştirmek için değil, öğrencilerin hayal gücünü artırarak onlara soyut düşünme becerisi kazandırabilmek için vardır.

Herkesin dillendirdiği gibi müzik dersinde bütün öğrencilerden profesyonel bir müzik aleti çalmasını beklemek ya da görsel sanatlar dersinde tüm öğrencilerin olağanüstü resimler çizmesini beklemek nafile bir çabadır. Bu iki ders için de gerekli yeteneğe sahip öğrenciler, beden eğitimi ve spor dersinde olduğu gibi öğretmenleri tarafından kendilerini geliştirebilecekleri, bu alanda uzmanlaşmış eğitimcilere yönlendirilirler.

Okula bağlılık artar

Önemi büyük olan bu üç ders, öğrencilere formal öğrenmenin yanı sıra informal öğrenme de sağlar. İnformal öğrenme sonucunda ise öğrenciler toplum değerlerine göre oluşturulmak istenen kültüre çabuk uyum sağlarlar. Böylelikle öğrencinin okula olan bağlılığı artar. Bu durum tüm okul gibi okul paydaşlarını da olumlu yönde etkiler.

Özgüven, başarı, mutluluk, aidiyet gibi kavramları öğrencilere bu dersler aracılığıyla kazandırmak daha kolaydır. Ayrıca günümüz de teknoloji bağımlısı haline gelen çocuklar için tek ilacın bu derslerin verimli bir şekilde işlenmesinden geçtiğini hiçbir zaman unutmayalım.

Saygılarımla...
Ufuk DİLEKÇİ / guncelegitim.com