Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, Fransa, Polonya ve Japonya’da psikoloji, spor ve ebeveynlik konularındaki araştırmalarıyla bilinen Dr. Jim Taylor bu sorudan yola çıkarak, 2003 yılında yayımladığı “Mutlu ve Başarılı Çocuk Nasıl Yetiştirilir?” kitabında yazdığı “Bağımsız Çocuklar Yetiştirin” bölümünü günümüze göre güncelliyor ve yazdıklarını geri alarak “Bağımsız Çocuklar Yetiştirmeyin” makalesiyle kendi antitezini yaratıyor.
 
Mevcut sistem bir yanılsama olabilir mi?
 
Jim Taylor, önceleri anne babaların çocuklarına mümkün olan en kısa zamanda bağımsızlık kazanmalarına izin vermelerini tavsiye ederken, her çocuğun kendi bağımsızlık deneyimini yaşamaya hakkı olduğundan bahsediyordu. Fakat işler Taylor baba olunca ve popüler kültürün yarattığı olumsuz koşullar ortaya çıkınca değişmişe benziyor ve yazar; “Yanılmışım. Tüm söylediklerimi geri çekiyorum,” diyerek mevcut sistemde bağımsızlığın bir yanılsama olduğunu fark ettiğini söylüyor.
 
Taylor makalesine şöyle devam ediyor; “İnsanoğlu olarak, bizler gerçekten bağımsız olma yetenekleri olmayan sosyal yaratıklarız. Her zaman başkalarına ve başka şeylere bağlıyız. Buradaki anahtar soru: Neye bağımlıyız? Çocuklarımızı bağımsız yetiştirme fikrine sıcak bakmak, çocuklarımızı bizden ayrıştırabilir. Bu ayrıştırılmış durumda da çocuk bağlı olacağı başka kişiler bulacaktır. Bunun sebebi, çocuklarımızın dünyayla ilgili değer ve tutumlarının destek ve onaylanma ihtiyacıyla beslenmesi ve bu çabanın onları başka kişilerle olmaya itmesi…”
 
Taylor bu noktada bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyor. Çocuklarımızın değer ve tavırlarıyla ilgili onaylanma ihtiyacını giderecek en önemli iki grubun “kendi yaşıtları” ve “popüler kültür” olduğunu söylüyor ve her ikisinin de bağımlı olmak için doğru çözümler olmadığını savunuyor.
 
Doğru bağı kurmanın püf noktaları
 
Akranların daha olumlu bir yol gibi görünmesinin bir yanılsama olduğunu, onların da temelde bencil varlıklar olduklarını anlatan Taylor şu noktaya dikkat çekiyor; “Akranlar iyi bir gruba benziyorlar çünkü arkadaşlar, okul arkadaşları ve takım arkadaşları bu grubu oluşturuyor. Aynı dili konuşuyorlar ve benzer deneyimleri paylaşıyorlar, ancak kendi ihtiyaçları ve hedeflerini karşılamak için de bencilliklerini kullanıyorlar. Çocuklarımız için neyin iyi olduğuna karar veremezler.”
 
İkinci grup ise popüler kültür. Taylor’a göre en tehlikelisi bu, çünkü çocukların arkadaşı gibi görünürken verilen temel değerleri de manipüle ediyor. Jim Taylor ikinci ebeveynlik kitabı “Çocuklarınız İşgal Altında” da çocukların popüler kültürle olan tehlikeli ilişkisine işaret ediyor. Popüler kültürün önemsediği tek şeyin para kazanmak olduğunu ve bu yolda her şeyin meşrulaştığından bahsederken sosyal medyanın yükselişinin de bu tehlikeye katkıda bulunduğuna değiniyor: “Popüler kültürün çocuklar üzerinde yarattığı etki, gençlerin zihnine doğrudan ulaşan ve her daim var olan bir kanal olarak, sosyal medyanın yükselişi ile büyüdü. Popüler kültür çocukların kendisine bağımlı olmasını ister, çünkü bu, çocukların kendileri hakkında düşündükleri şeyleri, sahip oldukları değerleri ve aldıkları kararları  şekillendirebileceği anlamına gelir. Ve bunların hiçbiri çocuğunuzun yararına olmayacaktır.”
 
Taylor’un savunduğu “bağımsızlık” durumu önce “bağımlı” olmaktan geçiyor. Buradaki “bağımlılık” yetişkinlerin kendi oluşturdukları değerlere çocuklarını bağlamaktan öte, çocuklarla kurulan güvenli bağ olarak öne çıkıyor. Bu bağımlılık esnasında çocukla kurulan ilişki paha biçilmez bir hal alıyor. Taylor makalesine şöyle devam ediyor: “Çocuklar genellikle genç yaşantılarında karşılaştıkları durumlarda ne düşüneceklerini ve hissedeceklerini bilemezler. Dolayısıyla bu durumlara nasıl tepki verileceği konusunda başka kaynaklar ararlar. Bu bağlamda, yaratacağınız güvenli bağımlılık, onları kendileri için en iyi kararları vermeleri ve ihtiyaç duydukları tavsiyeyi duymaları için cesaretlendirecektir. Alt metinde anlatılmak istenen, çocuklarınızın doğru kararlar alabileceklerine güvenene kadar onları “vahşi hayatla” tanıştırmamaktan geçiyor.”
 
Güvenli alanlar nasıl yaratılır?
 
Bu noktada Taylor bağımsız çocuklar yerine özgüvenli çocuklar yetiştirmekten bahsetmeye başlıyor. Kelimelerin birbirine benzer anlamları olması kafaları karıştırsa da sözcükleri ayrıştırdığımızda daha derin ve sağlam bir yere doğru yol alabileceğimizi vurguluyor. Bağımsızlık “dış denetimden özgür” olarak tanımlanıyor. Oysa yukarıda anlatıldığı üzere bu çocuklar için pek mümkün değil. Buna karşılık, özgüven; insanın kişisel yeteneklerine ve kendi için bir şeyler yapabilmeye güven duymasını anlatıyor.
 
Bilişsel (Örnek: bilgi toplama, analiz ve karar verme)
Duygusal (Örnek: üzüntü, hayal kırıklığı, öfke gibi duyguları regüle etme (sakinleştirme, kontrol etme))
Davranışsal (Örnek: ders çalışmak, bir iş yapmak)
Pratik (Örnek: çamaşırları yıkamak, yemek yapmak)

Taylor; “Bu araçlar çocuklar için güvenli alanlar oluşturmanıza yardımcı oluyor. Bağımsızlığın aksine, çocuğunuzun yetenekleri, düşünceleri ve kapasitesi onların daha derin ve güvenli bir dünya oluşturmalarına zemin hazırlıyor,” diye devam ettiği makalesini şöyle sonlandırıyor; “Özetle tavsiyem; Çocuklarınızı kendinize bağımlı kılarken (size bağlı kalmaları anlamında kullanıyorum bu sözü) çocukluktan yetişkinliğe geçerken kendilerine güvenmeleri için ihtiyaç duyacakları bütün araçları onlara verin.”
 
 Kaynaklar:

www.egitimpedia.com

www.psychologytoday.com