Bebeklik dönemi bitmiş ve çocuk öğrenme alanında çalışmaya ve gerekli becerileri kazanmaya başlamıştır. İlköğretimde verilen temel akademik becerilere hazırlıklı olma, olgunlaşma ve öğrenme süreçlerinin bir sonucudur. Bu, bir yanda büyüme ve gelişmenin, diğer yanda da çocuğa yaşantılarının etkisi demektir. Eğitimsel ve yaşamsal deneyimler bu olgunlaşma düzeyini belirler. Bu nedenle ilk çocukluk dönemi (3-6 yaş) uyaran zenginliği olan ortamların yaratılmasını zorunlu kılar. Bu ortamlardan biri olarak okulöncesi eğitim kurumları ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir.
Okul olgunluğu çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazırlıklı olmasıdır. Yaşları aynı olsa da gelişme hızları, zihin seviyeleri, sosyoekonomik ve kültürel olanakları farklı olan çocukların ilköğretimin isteklerini cevap vermedeki başarıları da birbirinden farklı olur.

Neler Yapabilirsiniz?
Çocuk okula başlamadan önce sağlık muayenesinden geçirilmeli, çocuğun işitme ya da görme probleminin olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu tür problemi olan çocuklar doğal olarak öğrenme güçlüğü çekerler. Gerek nörolojik gerekse görme-işitme gibi fiziksel faktörler çocuğun hazır oluşunda önemli rol oynamaktadır. Çocuğun fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmesi onun okulda başarılı olması açısından gereklidir.

Aile ortamı ve sosyal çevre; hem zekâ hem de öğrenme yeteneğinin gelişmesinde, dolayısıyla okula hazırlıklı olmada son derece önemli bir rol oynar. Anne ve babanın “okul”a verdiği önem, değer ve buna bağlı olarak geliştirdiği tutum kadar çocuğa sunduğu olanaklar da büyük önem taşımaktadır. Çocuğa erken gelişim yıllarından itibaren kitap okunması, tiyatro, sinema, konser, resim sergisi ve müzeye götürülerek onunla bunlar hakkında tartışılması, okula hazırlık adına çocuğa sunulan önemli olanaklardır.