Bu Fotoğraflar İlkokul Günlerinin Asla Unutulmayacağının Kanıtı Gibi
Defter kenarlarını süslemeye pek meraklıydık...
Okulda yasak olsa da bir şekilde saklanıp oynanırdı...
Tüm dersler sınav sisteminin ilk adımlarıydı
Kendimizi bununla bile bilim adamı gibi hissettik...
Kedi merdivenleri yapıp, bayrakları camlara yapıştırarak sınıfı süslerdik bayramlarda...
Sürekli "öğretmenim tuvalete gidebilir miyim?" diyenler.
Şöyle bir setimiz olurdu. O cetvel muhtemelen bir sıra dayağında öğretmen tarafından kırılmıştır.
Örtüyü evde yıkama sırası...
İftar saati öğlencilerin son ders saatlerine denk geldiği için orucu açmak için derse ara verilirdi
Bunu yapıp kaleme ızdırap çektirenlerin amacını anlayamadık...
Beslenme çantaları açıldığında buram buram yumurta kokan sınıf.
Kokulu arı maya silgileri
Sıra üzerinde silgiyi temizlerken oluşmaya başlayan uzun silgi zincirini daha da uzatarak teneffüste arkadaşlara göstermek.
El işi kağıtları
Ders başlamadan önce alınan yoklamalar...
808?
-Burdaaa!
809?
-Burdayım
810? - Burdayım öğretmenim.
İngilizce dersinde: I am here teacher.
Annemizin bu mendilleri özenle ütüleyip önlüğün cebine üçgen biçiminde koyması...
Teneffüslerde top olmadığında bununla oynanan oyunlar...
Bu kalemleri liseyle birlikte kullanmaz olduk.
"Kalem buldum kiminse sahibi yoksa benimse..." diyenlerden az çekmedik.
Kızların saçlarını çeken afacan erkekler.
Alışınca da bırakamıyorsun...
Yağ satarım bal satarım. Aç kapıyı bezirgan başı. Mor menekşe mor menekşe bizden size kim düşer.
Ve onlarla yaptığımız bu mozaik resimler. Kalemin ucuyla bastırarak kopartılır, altında da uhu olurdu...
Tebeşir ve o dayanılmaz tozu... Öğrencinin kafasına atılmasıyla da bilinir...
Yerli malı haftasında herkes annesinin yaptığı kekleri, börekleri getirirdi. Yanına da meyve suyu alınırdı. Topluca ziyafet çekilirdi...
Teneffüste beş taş oynamayan yoktur...
Sınıfların sobalı olduğu dönemleri atlattık...
Tırnak kontrolü...
Tahtaya konuşanların yazılması... Sabahları da gelmeyenler yazılırdı. Sol üst köşeye ders, konu, sağ köşeye de tarih atılırdı...
Aslında uslular yazılsa sınıf daha sessiz olabilirdi.
Okulun ilk haftası bir telaş olurdu.. Ailecek akşamları defter kitap kaplanırdı..
Günaydın arkadaşlar... Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Yarım artı veren arkadaş arkadaş değildir.
Kaplar, etiketler, makas, bant..
Okulun ilk haftasında öğretmen alınacak defterleri söylerdi. 60 sayfa çizgili harita metod.
Ortasını delip boynuna asanlar, parçalayıp birbirlerine atanlar, derste sıranın altına düşürüp bulamayanlar...
Sulu boya ile patates baskı...
Sınıfta saat başı birinden dıt dıt sesi gelirdi, eminim her sınıfta bulunmuştur bu saat.
Müfettiş geleceği zaman bir heyecan gerilim olurdu ki öğretmenimizin yüzünden bile rahatlıkla okunabilirdi.
Dönem ödevi zamanlarında sıklıkla başvurduğumuz kaynaklar...
Sınıftaki herkesin hangi sırada oturduğunu, adlarını soyadlarını eksiksiz bilirdik ama lise ve üniversitede çok da önemsenmeyen bir durum oldu..