Özel Okullara Devlet Desteği Üzerine Bazı Düşünceler

Bilindiği üzere eğitim, modern dünyada devletlerin temel görevlerinden birisidir. Günümüzde öze teşebbüsün gelişmesiyle birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de,   eğitim hizmeti bedeli karşılığında isteyenlere özel kurumlarca da verilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı bir ilke imza atarak, ilk kez 2014-2015 Öğretim yılından itibaren, anaokulundan lise son sınıfa kadar, özel okulda okuyan yüz binlerce özel okul öğrencisine devlet desteği (teşvik)  vermeye başladı.

2014-2015 öğretim yılında belirlenen kıstaslara göre müracaat edenler arasından seçilen Okul öncesi kurumlarına devam eden 50 bin öğrenciye 2 bin 500, Özel İlkokullara devam eden 50 bin öğrenciye 3 bin TL, özel Ortaokul ve özel Liselere devam eden 75’er bin öğrenciye de yıllık 3 bin 500 TL ödeme yapıldı. 2014-2015 öğretim yılında toplam 250.000 öğrenciye eğitim desteği verildi. Sonraki yıllarda da teşvik edilen öğrenci sayısı ve teşvik tutarları artarak devam etti. İçerisinde bulunduğumuz 2017-2018 öğretim yılında da destek tutarları, Okul Öncesi eğitim kurumlarında okuyan öğrencilere 3 bin 60 lira, İlkokul ve Temel liselerde öğrenim gören öğrencilere 3 bin 680 lira, Ortaokul ve diğer liselerde öğrenim gören öğrencilere ise 4 bin 280 lira olarak belirlendi. 2017-2018 öğretim yılında 75 bini ilk defa olmak üzere toplamda 340 bin öğrenci özel okul teşvikinden yararlanmış oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin,  yaptığı değerlendirmede, özel okul desteğinin iki temel amacı bulunduğunu vurguladı. Tekin, "Birinci amacımız dershanelerin dönüşüm sürecinde özel okula dönüşmek isteyenlere yardımcı olmak. İkincisi ise şu anda  % 3 civarında olan özel sektörün eğitimdeki payını artırarak, 2023’e kadar bu oranı  % 15'e çıkarmak…" dedi.

Bu konu, uygulamanın başladığı ilk günden bu yana başta siyasiler, eğitimciler ve yazarlar olmak üzere birçok kişi tarafından etraflıca tartışıldı. Teşvike karşı fikir beyan edenlerin genelde ortak argümanı; “Eğitim devletin temel görevlerinden birisidir, bu temel görev, (özel teşebbüse) ihale edilmemelidir, özel okula çocuğunu gönderen veli zaten belli bir ekonomik seviyede demektir, dolayısıyla devlet bu tür hali vakti yerinde velilerin özel okul ödemelerine katkıda bulunmak yerine, kendi okullarını özel okul seviyesine çıkarması gerekir, bu uygulama eğitimde fırsat eşitliğini yok eder vs.” şeklindedir.

Ülkemiz gelişmekte olan bir ülke olup, kişi başına düşen milli gelirimiz, Avrupa birliği ülkeleri ortalaması 38-40 bin dolar civarında iken son yıllarda yeni yeni 10 bin dolar seviyelerinin üzerine çıktı. Ülkemizin öğrenci sayısı yükseköğrenim hariç 17 milyonu aşmış durumdadır ki bu rakam, birçok gelişmiş ülkenin tüm nüfusundan kat kat fazladır.( http://www.milliyet.com.tr/ogrenci-sayisi-17-milyon-319-bin-gundem-2424136/)

Hal böyle olunca gelişmiş batı ülkeleri ile ülkemizi kıyaslamak, oralardaki hizmetlerin seviye ve kalitesinin aynısını bugün için hemen devletimizden beklemek mantıklı değil. Daha kat edilecek çok yolumuz var. 15-20 yıl öncesine göre diğer alanlarda olduğu gibi eğitimde de birçok sorun aşılmış olmasına rağmen,17 milyonu aşkın öğrencimizin öğrenim gördüğü eğitim hizmetlerinin tüm sorunlarını kısa vadede çözüvermek pek kolay görülmüyor. Durumu iyi olan velilerimizin çocuklarını özel okulda okutmaları suretiyle devletin eğitim yükünü hafifletmeleri her kesim tarafından desteklenmeli, alkışlanmalıdır. Yıllar önce devlet okullarındaki tüm öğrencilere ders kitapları ücretsiz verilmeye başlandığında, nedendir bilinmez özel okul öğrencilerine ücretsiz ders kitabı verilmemiş,  her vatandaş gibi vergisini ödeyen ve özel okulda çocuğunu okutan veliler adeta cezalandırılmışlardı. Hatadan dönüldü, şu anda (devlet okulu / özel okulda okuyan) tüm öğrencilere ders kitapları ücretsiz veriliyor. Araştırıldığında, devlet okullarındaki, bina, ısınma, personel, temizlik, kırtasiye, taşıma, güvenlik vb. birçok giderin toplanıp öğrenci sayısına bölünmesiyle elde edilecek bir öğrencinin devlete ortalama yıllık eğitim maliyetinin, özel okullardan eğitim hizmeti alanlara verilen teşvikten kat be kat fazla olduğu görülür. Yani aslında devlet özel okul öğrenci velisine değil, özel okulda çocuğunu okutan veli, devletin üzerinden çocuğunun eğitim yükünü aldığı için devlete katkı sunmaktadır. Bu uygulamanın “eğitimde fırsat eşitliğini” bozacağı iddiasına gelince; devlet okullarına göre özel okulların özellikle fiziki şartları daha iyi durumda olmasına rağmen özel okullara devam eden her öğrencinin her zaman çok başarılı olduğu/olacağı söylenemez. Üniversite giriş sınavlarındaki başarı sıralamalarında, çoğu kez resmi Fen Liselerimizin ilk sıralarda yer aldığı bilinen durumdur. Başarı için fiziki şartların iyi olması çok işe yaramaz, başarının olmazsa olmaz şartı, öğrencinin çok ama çok çalışmasıdır.

Sonuç olarak, birçok hizmet alanında olduğu gibi eğitimde de,  devletimizin yanında özel sektörün de faaliyette bulunması, büyüyüp gelişmesi çok faydalı bir durumdur. Eğitimimizde özel sektörün çok az olan payının, Bakanlığımızın bu vb. teşvikleriyle 2023 hedefi olan   %15 ‘lere çıkarılabilmesi için teşviklerin (teşvik tutarı ve teşvik verilecek öğrenci sayısının) artırılarak sürdürülmesi ve nihayetinde istisnasız özel okula devam eden tüm öğrencilere teşvik verilmesi doğru olacaktır. Unutulmamalıdır ki, özel okulda öğrenci okutan her veli zengin değildir. Birçok ebeveyn, çocuğunun eğitimini öncelediği/önemsediği için, şartlarını zorlayarak, diğer giderlerinden kısarak zor şartlar altında çocuğunu özel okulda okutmaktadır. Özel okula gönderilen her bir öğrencinin, devletin eğitim yükünü hafiflettiği unutulmamalıdır.