“Kocaeli'nin Gebze ilçesinde öğrencisi tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen Müdür Başyardımcısı Necmeddin Kuyucu, isminin verildiği okulda son yolculuğuna uğurlandı. Görevi başında şehit edilen Kuyucu için caddeleri dolduran binlerce öğretmen ve vatandaş, uğurlama töreninin yapıldığı okula yürüdü
 
Şaka gibi, ama değil, öğrencilerini geleceğe hazırlamak üzere canla-başla fedakârca çalışan öğretmen emek verdiği, bilgi verdiği, simidini-çayını paylaştığı öğrencisi tarafından vahşice bıçaklanarak katlediliyor. Aynen tedavi etmeye çalıştığı hastası/hasta yakını tarafından darp edilen/katledilen doktorlarımız gibi, aynen kendisine iş/ekmek veren patronunu öldüren çalışan gibi. Örnekleri çoğaltmak maalesef mümkün.  Nerede hata yapıyoruz? Bir insanı, hem de hiç suçu olmayan, kendisine emek veren bir insanı öldürecek kadar kin, nefret nasıl oluşur?  Meyve ağacına zarar veren karıncaları yok etmeye cevaz vermeyen atalarımızın böyle torunları nasıl oluştu? Eğitim bu işin neresinde?

Genel olarak eğitim; “istendik davranışlar oluşturma süreci” olarak tanımlanır. Okullar ve eğitimciler olarak, 5-6 yaşlarında ailelerinden teslim aldığımız çocuklarımızı, liseden mezun edene kadar 12-13 yıl boyunca eğitmeye çalışıyoruz. Ancak öğrencilerimizde “istendik davranışları” yeterince oluşturamıyor, “iyi insan, iyi vatandaş” profiline bir türlü ulaşamıyoruz.

Toplumumuzdaki her türlü istenmeyen olayların temelinde “iyi eğitememe” sorunu yatmaktadır.  Doktoruna şiddet uygulayan hasta, öğretmenini öldüren öğrenci, otobüs şoförünü darp eden yolcu, annesini katleden evlat vs. anlaşılabilmesi mümkün değildir.  Basit, sudan sebeplerle cinayet işleyebilecek hale gelen, öfke kontrolünü yönetemeyen, şefkat ve merhametten nasibini almamış bu tiplerin oluşumunda başta biz eğitimciler olmak üzere hepimizin katkısı ve sorumluluğu var maalesef.

Bugünden tezi yok, şapkamızı önümüze koyup hatalarımızla yüzleşmeliyiz. Aksi halde ilk olmayan Necmeddin öğretmen son da olmayacaktır.

Nerelerde hata yaptık;
1.Bakanlığımızın ismi “Millî Eğitim Bakanlığı” olmasına rağmen, eğitim sistemimizde uzunca bir süredir “eğitimi” ıskaladık yapabildiğimiz kadarıyla “öğretim “yapıyoruz. Okuma –yazmayı öğrenmesi bile başarı olan, öğrenme eksikliği bulunan “Kaynaştırma öğrencilerini” bile akademik eğitim yarışına soktuk.  Sistem olarak velilerimize de akademik eğitimi hedef olarak sunduk, mesleki eğitimi öteledik, itibarsızlaştırdık. Çıraklığı bitirdik.
2. “Değerler Eğitimi” sadece genelgelerde, kağıt üzerinde kaldı. Ahlaklı olmak, Dostluk ve Arkadaşlık, İrade, Doğruluk, Saygı, Tutumluluk, Sorumluluk, Selamlaşma, İyilik, Tevazu, Hayâ, Diğerkâmlık, Dedi- Kodu ve Gıybetten uzak durmak, Saygı, Edepli Olmak, Cömertlik, Şehitlik, Sabır, Adab-ı Muaşeret, Kanaat ve Şükür, Sabır, Tevekkül ve Mutluluk, Şefkat, merhamet, yalan söylememe, kötü söz söylememe   vb.  daha bir çok değeri çocuklarımıza belletmeyi ihmal ettik. Eğitimde, vatanını, milletini seven, dürüst, işini doğru yapan, iyi insan ve iyi vatandaş yetiştirilmeyi başaramadık.
3.Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarınca çocuklarımızı daha iyi eğiteceğimizi sandık. Okumakla hiç işi olmayan, okulda bulunmaktan hiç mutlu olmayan milyonları zorla sınıflara hapsettik. Zorunlu askerliğin bile tartışıldığı günümüzde, istemeyen birine zorla 12 yıl nasıl eğitim verilebilir?
4.Yıllardır konuşulmasına rağmen ders saatlerini bir türlü azaltamadık, haftada 35-40 saat derslerle ergenlik çağındaki çocukları bunalttık.
5.Girecekleri merkezi sınavlarda bir-iki net fazla yapabilsinler diye okullarımızda günde 7-8 saat derse ilaveten 2 saat daha DYK kursları yaptık, yetmedi hafta sonları da okullarda akademik derslerden kurslar açtık.  Haftanın 7 günü okula getirttiğimiz çocukların aile büyükleriyle hasbıhal yapabilecekleri ortamı ortadan kaldırdık. Enerjilerini boşaltabilecekleri spor ve sanat faaliyetlerine imkân tanımadık.
6.Merkezi sınavlardaki başarı seviyesiyle okulları “iyi okul-kötü okul “ olarak sınıflandırdık. Bu da okulları “kuru bilgi yükleme”  yarışına soktu. Öğrencilerin kişiliğini geliştirecek Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler askıya alındı.
7.okullarda disiplinin içini boşalttık. Öğrencileri ve velileri çok şımarttık, soruşturmalardan bıkan öğretmenler, öğrencilerinde gördükleri en absürt davranışlarda bile öğrenci ve veliyi uyarmak yerine haklı olarak olayı görmemezlikten geldiler.
8.Tv. Dizi ve filmlerimizde vurdulu-kırdılı filmler ön planda, çocuklara idol olarak sunulan sinema kahramanları mafyavari, silahlı tiplemeler kahraman olarak sunuldu.
9. Sorumluk duygusu öğretilemedi çocuklara, her istediklerini emek harcamadan hemen elde ettiler. “Yok” tan habersizlerdi, “hayır”ı pek işitmediler.
10. Öğretmenlerin evlatları gibi gördükleri öğrencilerinin yanlış davranışlarındaki en masum uyarıları “öğrencilerin psikolojisini bozuyor” şikâyetleriyle öğretmenler bıktırıldı.

Neler Yapılmalı?
1.Okullarımızda-velilerle iş birliği içerisinde kâğıt üzerinde değil, hakkıyla “değerler eğitimi” yapılmalı, öğrencilerimize “insan olma” belletilmelidir.
2.Zorunlu eğitim en fazla 8 yıl olmalı, lise eğitimi öğrencilerin ve velilerin tercihine bırakılmalıdır.
3. Özellikle lise eğitiminde disiplinden taviz verilmemeli, okuma niyeti olmayan, eğitim ortamını bozan öğrenciler çıraklık eğitim merkezlerine yönlendirilmelidirler.
5.Eğitimin her kademesinde ders sayıları ve günlük ders saatleri azaltılmalı, günlük dersler, Ana sınıflarında 4, İlkokullarda 5,Ortaokul ve Liselerde 6 saat olmalıdır. Günlük eğitim yarım gün olmalı öğleyin 13.00-14.00’lerde bitirilmelidir. Öğleden sonraları, isteyen öğrenciler okullarda, Belediye ya da Bakanlıklar bünyesinde, akademik, sportif, kültürel etkinliklere katılmalıdırlar.
6. Akademik liselere belirli bir diploma notunun, ya da yapılacak liselere giriş sınavında belirlenecek bir barajın altında kalan öğrenciler alınmamalıdır. Bu öğrenciler meslek liselerine, çıraklık eğitim merkezlerine yani mesleki eğitime yönlendirilmelidir.
7.Meslek liseleri canlandırılmalı, akademik bilgi birikimi olmayan öğrenciler Anadolu lisesine alınarak bunaltılmamalı, ortaöğretim kurumları, %30’u akademik, %70’iMesleki eğitim olacak şeklinde yeniden dizayn edilmelidir.
8.Halen meslek liselerinin 9 ve 10. Sınıfların akademik liselerin müfredatı uygulanmakta, Fen liselerindeki öğrencilere verilen Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji vb. akademik derslerin aynısı meslek lisesi öğrencilerine de verilmeye çalışılmaktadır. İlgili derslerin öğretmen istihdamı dışında hiç bir faydası olmaya bu uygulamaya son verilmeli, meslek liselerinde meslek derslerinin yanında, beşeri ilişkiler, iletişim, iş ahlakı vb. derslere ağırlık verilmelidir.
9. Bakanlığımızın, mesleğinde tecrübe kazanmış, eğitim derdi olan, eğitime gönül vermiş, bu konuya mesai harcamış, kitaplar yazmış, lisansüstü eğitimler yapmış vs. nitelikleri ile her ilde temayüz eden sahadaki en az bin kadar eğitimciden oluşan “Eğitim Meşveret Heyeti” belirlenmeli ve zaman zaman bu heyetle çalıştaylar düzenlenmeli, soruların tespiti ve çözüm yöntemleri belirlenmelidir. 

Şeref ŞEN,
Bilim Uzmanı