Üretim bir toplumu ayakta tutan, tüm dünya üzerinde varlığını ve birliğini devam ettirebilmesini sağlayan en önemli etkendir. Üreten toplumlar tarih boyunca maddi olarak en rahat koşullarda yaşayan, en büyük saygıyı gören ve en güçlü toplumlar olmuşlardır. Birbirine zarar vermek isteyen ülkeler ise ilk olarak karşı tarafın üretim kanallarını durdurmaya çalışmış, üretim gücünü elinden almak için uğraşmıştır. Savaşların ve doğal afetlerin etkisini en hızlı atlatan hatta bu gibi olumsuz olaylardan güçlenerek çıkan ülkeler bu durumu üretim güçleriyle başarmışlardır. Günümüz dünyasında üretime olan bakış açısı değişmiştir. Günümüzde mevcut ürünlerin üretimi “kopyalama-taklitçilik” olarak görülmekte olup önemli olan  “yenilikçi üretim” modelini hayata geçirebilmektir.
 
Ülkemiz, yenilikçi üretim modelinde dünya sahnesinde maalesef ön plana çıkamamaktadır. Ülkemizdeki üretim mantığı genelde başarılı olmuş modellerin tekrarı üzerine kurulmuştur. Basit bir örnek verecek olursak yaşadığınız çevrede daha önceden açılmamış farklı bir dükkan açılıp iş yapmaya başladığında, çok başarılı olur ve üst seviye kazanç elde ederse kısa zamanda aynı bölgede aynı mantıkta birçok dükkan açıldığını görürüz. Ve yine aynı bölgede açılan dükkanların kısa sürede bir bir kapandığını gözlemleriz. Bunların tamamı ekonomik iş ve işlemler olarak görülebilir; ancak bu durumun altında toplumsal zihniyetin etkisi mevcuttur.
 
Üreten bir toplum olabilmek devlet eliyle, iktidar gücüyle vs. elde edilebilecek bir vasıf değildir. Üretim ancak bir toplum zihniyeti olabilir. Buradaki önemli nokta ise toplum zihniyetini oluşturan fikrin, çocuklar üzerinden oturtulması gerektiği gerçeğidir. Küçük yaşta tüm imkanları ebeveynleri tarafından sağlanmış, sorumluluk almayan, yaşıtlarıyla oyun oynamayan ve kendini ifade edemeyen bir çocuğun büyüdüğünde ülkenin teknolojik gelişimine katkı yapmasını beklemek ancak hayalcilik olabilir. Yaşıtlarından ve oyun ortamlarından uzak, sürekli kendinden büyüklerin yanında yönlendirilerek büyüyen çocukların farklı düşünme becerileri geliştirmesi ve üretim odaklı düşünebilmesi imkansızdır.
 
Bazı sürücü kursları, kursiyerlerine araç kullandırmadan önce simülatörlerde deneyim kazanmalarını sağlayıp trafiğe daha güvenli çıkmalarına yardımcı olmaktadır. Oyun ortamı çocuklar için gerçek hayatın simülasyonu gibidir. Çocuklar oyun ortamında; hayatı tanırlar, üzülürler, sevinirler, olumlu ve olumsuz durumlara karşı davranış geliştirirler. Aktif olurlar, sorumluluk alırlar, kazanırlar ve kaybederler. Tüm bu etkenler büyüdüklerinde; çevreleriyle doğru ilişkiler kurmalarına, hayatın gelişmelerine karşı en doğru tepkileri vermelerine yardımcı olur. Daha önceleri üretim gücü yüksekken bu günlerde ithalata bağımlı bir ülke haline gelmemiz ile çocuklarımızın bilgisayar oyunlarına bağımlı hale gelip sokaklarda bir arada oyun oynamıyor olmasının aynı tarihlere denk geliyor olması kesinlikle tesadüf değildir. Bu topraklarda var olmuş, kültür hazinemizin önemli bir bölümünü oluşturan oyunlarımızın unutulması ve yeni oyunlar üretemiyor olmamız, uzun vadede sanayi ve tarım ürünleri üretemeyen bir ülke haline gelmemize sebep olan etkenlerdendir.
 
Ülkemizde bulunan oyun&oyuncak firmaları da yeni oyun gelişimini desteklemek yerine ithalat ve oyun kopyalamaya ağırlık vermektedir. Oyun taklit eden firmaların, başka firmaları taklitçilikle suçlaması gibi komik durumların yaşanması da bu konudaki üzücü gelişmelerdendir. Ülkemizde oyun gelişimine destek verecek büyük firmaların halini görünce çözümü yine kendi içimizde ve kendi çocuklarımızda aramak gösterilecek en doğru davranış olacaktır. Üretimi doğru anlamak ve çocuklarımıza doğru anlatmak her Türk vatandaşının boynunun borcudur.
 
Ülkemizin geleceği; siyasi liderler, zengin iş adamları veya medya patronları değil, oyun ortamında farklı fikirler geliştirebilen ve üreten çocuklarımızdır. Ülkemizin üretim gücüne tekrar kavuşması ve dünya sahnesinde üst noktalara ulaşabilmesi bu çocukların gelişimi sırasında desteklenmesiyle olacaktır. Doğru bir eğitim almış ve anlattığımız koşullarda yetişmiş gençlerimize yanlızca eğitim verirken değil, eğitim sonrası sunduğumuz iş imkanları ve çalışma ortamları da onların bu ülkeye nasıl hizmet edeceğini belirleyecektir.

Bazılarına ütopik gelebilir ancak “ÜLKEMİZİN GELECEĞİ OYUN OYNAYAN ÇOCUKLARDIR”.
 
(OYUN ve ÇOCUK YAZI DİZİSİ -6)

guncelegitim.com /ÖZEL HABER