Peki ya diğer hizmetler?

En önemlisi de temizlik ve güvenlik? Onu ne siz sorun ne de biz anlatalım!..

Bir okul müdürümüzle önceki gün uzunca bir sohbet yaptık. Söz döndü dolaştı, hijyen koşullarına ve okulun diğer ihtiyaçlarına geldi.

O ana kadar, devletin okullara para gönderdiğini ama yetersiz olduğunu sanıyordum, çünkü eskiden öyleydi.

Şimdi hepten kesilmiş.

Başınızın çaresine bakın deniliyormuş!

Yani velilerden para toplayın, belediyelerin kapısında yatın, kantinlerde fiyatları artırın, özel kurs açın, bahçenizi otopark olarak kiralayın, sivil toplum örgütlerine gidin, ne yaparsanız yapın ama bize gelmeyin deniliyormuş.

Resmi açıklamalarda bağış kesinlikle yasak deniliyor, kayıt sırasında bağış alanların da güya canına okunuyor!

Yani bir yandan kamuoyuna açıklama yapıp, velilerden hiçbir şekilde para istenmeyecek deniliyor, öte yandan okullara peş para göndermeden başınızın çaresine bakın temennisinde bulunuluyor!

Tam MEB’lik!

Zor bir durum

Kaynak ve personel yetersizliği yüzünden okullar pis kokudan geçilmiyormuş. Velilerden gelen tepkiler bu yönde. Eskiden her okulda hademeler vardı, şimdi onlar da kalmadı.

Parası olan okul temizlik görevlilerini kendileri buluyormuş ama bu konuda da bin tane sorun yaşanıyormuş.

Sohbetten sonra, bu yönde bir tweet attım, Instagram’da da durumu paylaştım, mesaj yağdı. Yani sorun sadece İstanbul’da böyle değil, Türkiye’nin her yerinde aynıymış. Görünen o ki bu konuda ciddi sıkıntılar ve zafiyetler var.

Bu da okullarımızı her türlü riske karşı korumasız hale getiriyor. Oysa minik bir yasal düzenlemeyle, her şey tıkır tıkır yürüyebilir.

Örneğin özel idare gelirlerinin ya da belediye paylarının yüzde 1’lik gibi sembolik bir oranı bölgedeki okullara ayrılsa, her okul pırıl pırıl olur, tüm ihtiyaçlarını hatta fazlasını yerine getirebilir.

Yeter ki çözüm istensin, bu konulara kafa yorulsun!..
Veli, öğrenci ve öğretmen-lerimizin bu konudaki haykırışlarına göz atmak isteyenler Instagram ya da Twitter’da abbasguclutr’ye girebilirler. İşte onlardan bazıları:

Veliler rahatsız

Sidik kokusundan geçilmeyen okullar var.

Bir sorunun çözüm yolu, önce sorunu kabul etmektir. Veliye para isteyeni şikâyet et, müdüre topla ama şikâyet edilme diyerek artık yol alınmaz. Özellikle sosyoekonomik olarak düşük bölgelerdeki okullar çok zor durumda.

Bakanlık büyük şehirdeki idarecilere diyor ki servis, kantin, yemekhane, spor salonu, otopark vs. ne varsa iliğine kadar sömürün, gelirinizi artırın, bizden para pul beklemeyin. Haliyle yük yine velilerin sırtına yüklenmiş durumda.

MEB, okulların giderleri için velilerden para isteyin, zorluk çıkaran olursa üstelemeyin diyerek çözüm buluyor.

Giderler yıllardır nasıl karşılanıyorsa o şekilde karşılanacak. Velibank desteğiyle.

700 küsur öğrencili Tuzla Anadolu Lisesi’nde 5 kişilik tuvalet olmasına ne diyorsunuz?

Okullar leş gibi kokuyor. Kadroluları çalıştıramıyorsun, müdürden daha müdürler. Veliler para vermek istemiyorlar. Devletten de para yok.

Tuvalet kâğıdını geçtim, sabun yok. Ama para istemeye gelince ayda 2 defa toplantı yapılıyor.

Kızım ortaokula gidiyor. Okul çok büyük, İŞKUR’dan sadece iki tane eleman göndermişler, onlar da okulun temizliğine yetişemiyor.

Çırpınan veliler de olmasa okullar pislikten geçilmez.

Çocuğum çok zor durumda kalmadığı sürece tuvalet kullanmıyor, sulu gıdalar içmiyor, tuvaleti her kullandığında mikrop kapıyor, ishal oluyor.

Ankara’nın göbeğinde de maalesef durum aynı; okullar açıldığından beri ilkokullarda hijyen eksikliğinden ötürü ishal kusma vakaları yaşanıyor.

Özetin özeti: Eller Ay’a, biz yaya!..

Milliyet