Mobbing konusu bildiğiniz üzere çeşitlilik bakımından çok geniştir. Çalışma alanı konularından tutun da kişisel özelliklere varıncaya kadar sayısız bir çeşit söz konusudur.

Ucu yasal suça varan sendikal mobbingin, idareciler tarafından henüz ciddiyetine tam anlamıyla varılamamıştır.

Mesela dersek;

  • Okula gelen, özellikle ilk atama olan öğretmenlerin önüne bizzat okul müdürü tarafından konulan sendika üyelik formları: Suçtur!
  • Okul müdürü tarafından öğretmenin okuldaki çalışma şartları, öne sürülerek sendika değiştirmeye zorlanması: Suçtur!
  • Okul müdürünün farklı sendika üyeleri arasında ayrım yapması: Suçtur!
  • Okul müdürünün sendikal faaliyetleri engellemeye çalışması: Suçtur!
  • Okul Müdürünün, öğretmenlerin sendikal hakları kullanımını engellemesi: Suçtur!
  • Hem de çok suçtur!

Bakın sayın müdürlerimiz sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçu; TCK’nın 5237 Sayılı Kanununda “Kişilere Karşı Suçlar” bölümünde “Hürriyete Karşı Suçlar” kısmında yapılan düzenleme ile sendikal özgürlük diğer özgürlükler gibi kişiler açısından değerlendirilmiş ve bu suçların sendikal haklara sahip gerçek ve tüzel kişilere yönelik bir hareket olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCK’nın “Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi” başlıklı 118’inci maddesi’nde

“(1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 (2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

Sayın idarecilerimiz, okullarda yaptıklarınızdan haberimiz var. İzliyoruz şimdilik. Komedi filmine gitmiş kadar oluyoruz. Bir de anlaşılmadığınızı düşünerek yapıyorsunuz ya? Allah da sizi güldürsün.

Neler geliyor kulağımıza, neler çarpıyor gözümüze. Destana niyet edesim geliyor.

Bir okulda, bir idareci sendikamız için “saçma sapan bir sendika” demiş. Ağzı bal yesin. Kendisinin açık seçik yaptığı saçmalıkların lafını etmeyip bunu, bize layık görmüş. Bizi kendinden önce tutmuş, teşekkür ederiz.

İdareciler, bizi küçümsermiş. Az kişiymişsiz. Koloniler halinde uzaydan mı inecektik? Bir olmadan bin olunur mu? Mücadelenin sıfır çarpanı olmaya niyet edenler, keramet sayıda olsaydı yetkili olanın etkisini görürdük.

Öğretmenler odasına asılan sendika panosundan bile güvenlik anksiyetesine kapılanlar varmış. Gördükçe anksiyete atakları geçiren tatlı şeyler. Bir panoya bile nice anlamlar yükleyip neler yaptıklarınızı da biliyoruz.

Üyelerimize GÜYA hukuka uygun mobbing yapmaya çalışıyorsunuz. Hukuksuzluğun hukuku olmaz! Tahtınızdan bunu göremiyor olabilirsiniz ancak bunu göstermeye geldik biz.

Sendikalarına göre öğretmenlerin çalışma ortamını şekillendiren, ödüllendiren yüce krallarımız bunları gözümüze füze atarcasına gönderirken hiç mi düşünmüyorsunuz acaba? Gerçekten yaptığınızın yanına kar mı kalacağını sanıyorsunuz? Devletin imkanını yanındakine lütuf gibi sunarken bir de sormaz mı “neden o?” diye. Soruyorum efendim: Neden o?

Mobbingin gizlisi makbul ama biz o gizemi çözmeye geldik. O kadar içinize işlemiş, o kadar normalleşmiş ki yaptıklarınız, bunları gözünüzün önüne serdiğimizde “Bunu ben mi yaptım?” diyecek kadar habersizsiniz, eminim.

Yaptığınız eziyetleri marifetmiş gibi anlatıp kendinize adeta liste hazırlıyorsunuz. Biz sizin o marifet listenizi dava dilekçesi yapmak için sabırsızlanıyoruz. (GEÇETKİN)