24 Kasımlar bitti.

Ve 25 Kasımlar ne yazık ki kara kışın tüm şiddeti ile soğuğuyla geldi.

“Dayakçı öğretmen, tacizci öğretmen, istenmeyen öğretmen…

Suçlu öğretmen, ayağa kalk!

Suçlu ayağa kalk!

 

Sağlık Bakanlığı şiddete uğrayan sağlık çalışanlarına koşulsuz sahip çıkarken ne yazık ki Milli Eğitim’in çalışanları öğretmenleri sahipsiz. Yasal bir düzenleme de henüz yapılmış değil.

 

Öğretmenler için her şey çok daha zor artık.

Karşılarında ebeveynler yok artık…

Çünkü çalışan anne, babalar var, veliler yok…

Büyükanneler ve büyükbabalar muhatabımız…

Bakıcılar muhatabımız…

Anneler yoğun, babalar yoğun veliler yoğun.

Okullar sadece sorun olduğu zaman gelinen yerler.

Okullar artık bakımevi ve kreş.

Okullar sorun istenmeyen yerler.

Okullar karanlıkta kaybedilenlerin aydınlıkta arandığı yerler.

Okullar kaderine terk edilmiş ve ne yazık ki okullar Cimer’in başkenti olmuş.

Adını ve soyadını vermeden istediğini şikayet ediyorsun.

Ve biz akıllı telefonlarımızla aklımızı kullanmaya gerek görmeden herkesi suçluyoruz.

(...)

İşte toplum mühendisliği ile ÖĞRETMENLERE yapılan sistematik saldırıyı ben bir ironi ile velayeti elinde tutamayan VELİLERE yöneltmek istiyorum;

Orka'da beraber çalıştığım Rabiye UZUN Öğretmenimin dediği gibi;

Ben de VELİ ŞİKAYET HATTI istiyorum, numarası 25 haneli olsun, kolay olmasın ama veli 7 gün içinde cevap versin!

Soracaklarım:

1. Çocuğunuza neden banyo yaptırmıyorsunuz?

2. Çocuğunuzun beslenmesine neden her gün çikolatalı ekmek koyuyorsunuz?

3. Çocuğunuzun tırnaklarını neden kesmiyorsunuz?

4. Çocuğunuzun defteri hala neden kapsız?

5. Veli toplantılarına neden katılmıyorsunuz?

6. Çocuğunuz ateşliyken neden okula gönderdiniz?

7. Çocuğunuzla neden göz teması kurmuyor, ona sarılmıyor, onunla neden ilgilenmiyorsunuz?

8. Çocuğunuz küfrü nereden öğrendi?

9. Çocuğunuza yetişkin televizyon dizilerini neden seyrettiriyorsunuz?

10. Çocuğunuza şiddet içeren bilgisayar oyunlarını neden oynattırıyorsunuz?

11. Çocuğunuzla neden oynamıyorsunuz?

12. Çocuğunuza neden okumuyorsunuz?

13. Çocuğunuzun arkadaşlarını neden tanımıyorsunuz?

14. Çocuğunuzun gözlerinin bozuk olduğunu neden fark etmediniz?

15. Çocuğunuza tuvalet alışkanlığını neden kazandırmadınız?

16. Çocuğunuzun kırtasiye ihtiyaçlarını neden karşılamadınız?

17. Çocuğunuzu neden dövdünüz?

18. Bu çocuk sizin çocuğunuz mu yoksa benim mi?

19. Birbirinizden boşandınız, çocuğun suçu nedir?

20. En kıymetlinizi bize emanet ettiniz, o zaman neden onların yanında dedikodumuzu yaparak, bize hakaret ederek moralimizi bozuyorsunuz?

21. “Çocukların sözlerden çok iyi örneklere ihtiyacı vardır.” Bu sözün gereğini neden yapmıyorsunuz?

22. Çocuğun velisi bakıcıları mı?

23. Çocuğa sadece para harcamakla mı görevinizi yapmış oluyorsunuz? Çocuğunuza neden hayır diyemiyorsunuz?

24. Neden okulda işimizi yapmamıza engel oluyorsunuz, eğitim süreçlerine müdahale ediyorsunuz?

25, Neden WhatsApp gruplarında dedikodumuzu yapıyorsunuz?

 

Sevgili Veli;

Elindeki cep telefonu ekranından gözlerini kaldır,

Etrafına bir bak,

Sanal ortamda sevgiline sarılıp dostuna darılacağına,

Klavye mücahidi olup vatanı kurtaracağına, evladına sarıl, eşine sarıl.

Öğretmenin gırtlağına sarılmadan önce,

 

Anne ol!

Baba ol!

Veli ol!

İnsan ol!

 

İyi insan olmanın

gereğini kusursuz yap.

Ve sonra, içinizde en masum olanınız öğretmene ilk taşı atsın.

Veritas vitae magistra (Hakikat, hayatın öğretmenidir)

Vesselâm.

 

Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar