Milliyet'ten Abbas Güçlü'nün yazısına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulan “Öğrencilerimize 21. Yüzyıl Yetkinliklerinin Kazandırılmasına İlişkin Cumhurbaşkanlığı Politika Belgesi Taslağı’nda çok önemli ayrıntılar var.

Örneğin yetkinlik kazanımları, örneğin atamalarda liyakat, örneğin ölçme değerlendirme, örneğin ders kitapları, örneğin daha iyi öğretmen yetiştirilmesi!..

Kurul, görünen o ki çok önemli noktalar tespit etmiş ve bunu bir belge haline getirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunmuş!

Belgenin ayrıntıları ve ne zaman, kimler tarafından, nasıl gerçekleştirileceğine yönelik bilgiler, henüz ortada yok.

Umarız bir an önce açıklanır, yeterince tartışılır ve eğitime yeni bir yol haritası çizilir.

Kurulların kuruluş amacı da bu değil miydi?..

Neler öneriyorlar?

Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulan taslak belgeyle ilgili paylaştığı bilgiler şöyle:

Kurulumuz, “Öğrencilerimize 21. Yüzyıl Yetkinliklerinin Kazandırılmasına İlişkin Cumhurbaşkanlığı Politika Belgesi Taslağı’nı Sayın Cumhurbaşkanımıza arz etmiştir.

Belgede, öğrencilerimize 21. yüzyılda kazandırılması gereken yetkinliklere ilişkin politika önerileri ortaya konulmuştur.

Bu çerçevede; eğitim yaklaşımı ve ders kitaplarının yeniden ele alınması, ölçme ve değerlendirme süreçlerinin üst düzey düşünme ve ürün ortaya koyabilmeyi destekleyecek biçimde kurgulanması, öğrencilerimizin teknolojinin güvenli ve doğru kullanımı konusunda

bilinçlendirilmesinin yanı sıra yazılım ve kodlama gibi beceriler edinerek teknolojinin yalnızca tüketicisi değil, aynı zamanda üreticisi olabilmelerinin sağlanması, öğretmen, öğretim elemanları ve eğitim yöneticilerinin liyakat prensibi çerçevesinde yetiştirilmesi, atanması ve mesleki gelişimlerinin sağlanması, paydaşlarla işbirliğine yönelik olarak, iş dünyasıyla yoğun etkileşim, sektörle bütünleşmiş okul modelleri, staj, öğrenci niteliklerini izleme, kurumlar arasında fiziki ve beşeri kaynakların ortak kullanımı gibi konularda yeni yaklaşımlar ve özgün uygulamaların geliştirilmesi, yetkinliklerin kazandırılması sürecinde etkin bir kalite takibi için temel eğitim ve ortaöğretim kademelerinde kalite güvence sisteminin oluşturulması gibi çeşitli hususlarda kapsamlı politika önerilerine yer verilmiştir.”

Hadi hayırlısı!..

 

Bakan Bey yine ekrandaydı

Milli Eğitim Bakanı Selçuk önceki gece televizyondaydı. Uzun uzun konuştu, çok şeyler anlattı ama yeni ve kesin olan hiçbir şey yoktu. Oysa cevap bekleyen o kadar çok soru vardı ki!..

Ekranlara çıkmayı seviyoruz.

Eğer söyleyecek sözünüz varsa, kamuoyuyla iletişim konusunda inanılmaz bir kaynak. Ama söyleyeceğiniz yeni ve kesin bir şey yoksa o avantaj, bir anda tam tersine dönebiliyor.

Siyasetçiler, futbol tabiriyle ayakta top çevirmeye yani maçtan zaman çalmaya bayılıyor.

Eğer maçın skoru kendilerine bir avantaj sağlıyorsa, oyun kötü de olsa en azından kendi taraftarını memnun ediyor ama sosyal yaşamda bu öyle değil.

Her şeyden önce, özellikle de eğitimde taraftar diye bir şey yok, çünkü tüm öğrenci, öğretmen ve veliler sizin ağzınızın içine bakıyor.

 

Birini memnun edip, diğerini üzmek gibi bir şansınız ya da hakkınız yok.

Boşa geçen her saniye, size avantaj değil, dezavantaj sağlar. Çünkü sorularına cevap bekleyen kitleler, senaryo değil, açık ve net yanıtlar ister. Yoksa, ya bir anda televizyonu kapatır ya da öfkesi daha da artar.

Ziya Hoca, içinde bulunduğumuz zor koşullar nedeniyle, net bir şey söyleyecek durumda değil.

Pandemi süreci tehdit olmaktan çıkar ve Bilim Kurulu izin verirse okulları açar, Maliye kadro tahsis ederse atama yapar.

Bunun başka yolu yok.

Ve bunu da defalarca dile getirmişti, dün akşam bir daha yineledi.

Yani yeni bir şey yok!..

Uzaktan eğitim konusunda da yine temcit pilavı gibi dünyanın ilk 5’indeyiz söylemini yineledi.

“Ekranlarda en çok ders veren ülkelerden biriyiz” dedi.

Peki ya dersleri takip ve verimlilik? Asıl önemli olan o değil mi?..

Yazının Devamı...