Peki, şu anki uygulamalar yeterli mi? Gerçekten verimli bir eğitim olması için nasıl bir yol izlenmeli, neler yapılmalı?

Milliyet'ten Aysel Bozan Yılmaz'ın haberine göre; Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feza Orhan’ın yönetiminde, Doç. Dr. Betül Yılmaz, Özgür Şensoy, Barış Atakişi ve Doç. Dr.  Gonca Zeren’in hazırladığı ‘COVID-19 Sürecinde Uzaktan Öğretme Süreci ile İlgili İlk, Orta ve Lise Öğrencilerinin Algıları ve Duygularına Yönelik Bir Analiz’ araştırması bu konuda önemli tespitler ortaya koyuyor.

Araştırmadan yola çıkarak, Prof. Dr. Feza Orhan’a, bu konuda merak edilenleri sorduk.

ÖĞRENCİ, FAYDASI OLDUĞUNA İNANMALI

Prof. Dr. Feza Orhan, etkili bir uzaktan öğretim sürecinde her öğrencide ve öğretmende olması gerekenleri, Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ne (BİT) dayalı bir araç, internet, sunu sistemi ve mesaj tasarım ilkesine dayalı içerik, etkileşimli alıştırmalar, şeklinde sıralıyor ve bu bileşenlerin birincil önemli şart olduğunu söylüyor.

Ancak bunların da yeterli olmadığına dikkat çeken Orhan, uzaktan eğitim sürecini nasıl başarıyla yönetebiliriz konusuna girmeden önce vurgulanması gerekenleri şöyle özetliyor: “Öğrenme dediğimiz, kişinin doğal bir yaşam süreci içinde değil de başkaları tarafından belirlenen ihtiyaçlara dayalı olarak planlanan süreçler içinde gerçekleştirilmeye çalışıldığında; öğrenmenin yaşamın döngüsü içindeki gibi basit ve hızlıca gerçekleşmesi o kadar da kolay olamamakta. Hele ki bu süreç, yüz yüze iletişimin canlılığından, karşılıklı duygu akışından kopuk olan bir ekran üzerinden yapılmaya çalışılıyorsa bu çok daha zor bir eyleme dönüşür.”

Öğretme eyleminin artık sadece bilgi aktarmakla değil ancak öğrenciyi  sürece dahil edecek öğrenme deneyimleriyle gerçekleşebildiğini, bilimsel araştırma sonuçlarının da gösterdiğini dile getiren Orhan, “Uzaktan öğretimin hem öğretmenler hem öğrenciler için daha önce hiç deneyimlemedikleri ve üstelik duyuşsal olarak da hazır olmadan kendilerini içinde buldukları bir öğrenme ortamı olduğu da bir gerçek. İşte bu nedenlerle uzaktan öğretimle öğrenmeyi gerçekleştirmek hiç kolay değil” diyor.

Orhan “Belirtilen ihtiyaçları karşılayan bir uzaktan öğretim süreci tasarlayabilmek için öğretici ve öğrenci arasındaki iletişimi ve etkileşimi artıracak diyalog, içerik tasarımı ve etkinlikler gibi ders bileşenlerinin varlığı ikinci önemli şarttır” ifadeleriyle sadece ders anlatmanın yeterli olmadığına dikkat çekiyor.

DERSE DÜZENLİ GİREN BAŞARISINI ARTIRIYOR

İki temel bileşenden yola çıkarak TUBİTAK destekli araştırmalarında, İstanbul genelinde sayıları 6 bin 340’ı bulan ilk ve ortaöğretim öğrencilerinden veri toplayarak, süreci, öğrenci algısı üzerinden değerlendirmeye çalıştıklarını kaydeden Prof. Dr. Feza Orhan, araştırma bulgularına dayalı olarak önerilerini şöyle sıralıyor:

- Öğrencilerin çevrimiçi derslere düzenli girmelerini sağlayın. Bunu motive edecek sürpriz, katılma puanı gibi uyarıcılara; “Seni derste görmek beni çok mutlu ediyor” gibi pozitif duygu iletişimine yer verin. Çünkü derslere düzenli girenlerin yüzde 47,8’i “çevrimiçi ortamda öğreniyorum” derken; derslere bazen girip bazen girmeyenlerin yüzde 20,2’si “öğreniyorum” demekte.

- Çevrimiçi derslerde öğrencilerin mümkünse gürültülü ve hareketli olmayan ortamlarda dersleri takip etmelerinin önemini velilere anlatın.

- Ailelere çocuklarına derslere girme konusunda baskıcı olmamaları gerektiğini belirtin. Derse kendi isteyerek girenlerin “öğreniyorum” deme oranı yüzde 41,2 iken, zorla girdiğini belirtenlerin oranı yüzde 13,8’e düşmekte.