Kamu okullarında ücretli, güvencesiz, asgari ücretin dahi altında; özel okullarda, etüt merkezlerinde açlık sınırının altında çalıştırılan, esnek çalışma saatlerine mahkûm edilen, mobbinge baskıya uğrayan yaşamlarının en güzel yıllarını geleceğe dair inatla umudunu koruyarak sürdürmeye devam eden arkadaşlarımız…

Bir öğrencinin yaşamına dokunmanın nasıl bir duygu olduğunu, öğrettiğimiz her kelime, her konu ile ilgili yaşadığımız mutluluğu bir gün bile sınıfa girmemiş, bir öğrencinin gülümsemesi ile birlikte gülmemiş kişiler hiçbir zaman anlayamaz.

Onlar için öğretmenlik mesleği iktidarların öğretmeni olduğunda makbuldür. Okulları ticarethane, öğrencileri ve velileri müşteri olarak gören bu anlayış için kamusal eğitime, öğretmen atamasına bütçe ayırma tercih olamaz.

Özellikle 2012’den bu yana eğitimin özelleştirilmesine, özel okullara ayrılan bütçe, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi temel eğitim politikası haline getirildi. Öğrencilere paran varsa o da yetmez paran kadar eğitim diyen bu anlayış, öğretmenler için ise özelleştirmenin girdiği tüm alanlarda olduğu gibi güvencesiz, ücretli çalışma koşulları olarak yaşama geçirildi.