Ezer'in yaptığı açıklama şöyle;

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı 2025 enflasyon rakamlarını açıkladı. Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Mart ayı enflasyon hesaplamalarını açıkladı. Mart ayında enflasyon, aylık bazda yüzde 3,91 artarken, yıllık enflasyon yüzde 75,20 olarak gerçekleşti.

TÜİK verilerine göre, Ocak ayında enflasyon aylık yüzde 5,03 olarak gerçekleşirken, Şubat ayında yüzde 2,27 seviyesinde kaydedildi. Mart ayında ise enflasyon yüzde 2,46 oranında artış gösterdi ve yıllık enflasyon yüzde 38,10 olarak hesaplandı. 

Kira artış oranları, son 12 aylık enflasyon ortalamasına göre belirleniyor. Şubat ayında kira artış oranı yüzde 56,35 olarak açıklanmıştı. TÜİK verilerine göre, Mart ayının da eklenmesiyle bu oran yüzde 53,83’e geriledi. Enflasyonla ev kiraları ciddi bir sorun haline gelmiştir. 

Buna göre, Nisan 2025’te yeni kira oranı şu şekilde olacak:

  • Örnek en düşük konut kirası: 15.000 TL
  • Kira artış oranı: Yüzde 53,83
  • Nisan 2025 Kira Artış Tutarı: 7.450 TL
  • Nisan 2025 Kira Artış Oranı Dahil Zamlı Kira Tutarı: 22.450 TL

2025 yılının Ocak ayında yapılan memur maaşı artışı, daha yılın ilk çeyreği dolmadan eridi.

Üç aylık verilere göre, enflasyon farkı dahil edildiğinde, memurların 2025 Temmuz ayı zammı için yüzde 3,83’lük bir enflasyon farkı oluştu. Temmuz ayında memurlara yüzde 5’lik zam oranına ek olarak enflasyon farkı da yansıtılacak. Şu anki verilere göre toplam zam oranı yüzde 9,02 olarak hesaplandı. Bu oran, memuru yoksulluk sınırının altında, emekliyi ise açlık sınırının altında yaşamaya mahkum ediyor. 2025 yılının Ocak ayında yapılan memur maaşı artışı, daha yılın ilk çeyreği dolmadan eridi. 

Maaşlarımız ne temel ihtiyaçları karşılamaya yetiyor ne de geçim derdini hafifletiyor. Bu şartlarda yaşamaya mahkum edilmek, adaletsizlik olduğu gibi insan hakları sorunudur. Zira, insanca yaşam koşulları herkese sunulmak zorundadır. Bu ortamda, yalnızca kamu çalışanları değil, ülkenin her kesimindeki insanlar zorluklarla mücadele etmektedir. Çalışanlar, emekliler, öğrenciler ve gençler arasında geçim derdi her geçen gün daha büyük bir sorun haline gelmektedir.

Her gün yeni vergiler ve zamlarla uyanıyoruz, her gün bir önceki günden daha da yoksullaşıyoruz. Kiraya, faturalara, markete, giyime ve beslenmeye yetişemeyen kamu çalışanı, artık geçinmek ve insanca yaşam koşulları içinde yaşamak istiyor. Bizlerden sürekli sabır isteyenler, daha da zenginleşirken bizler yoksulluğa mahkum bırakılıyoruz. Öte yandan, ağızlarından “refah payı”nı düşürmeyenler, artık refah payını maaşlara yansıtmalıdır. Refahın sadece bir kesimin elinde toplanmaması, her bireyin bu refahtan pay alabilmesi gerektiği açık bir gerçektir.

İnsanca yaşam koşullarında yaşamak istiyoruz!

1. Hakkımız olanı istiyoruz. 6 aylık periyodlarla güncellenen maaş artışı yerine, aylık güncellenen maaş artışına geçiş yapılmalıdır. Ayrıca, göstermelik değil gerçek bir refah artışı talep ediyoruz. Maaşlar, enflasyon karşısında erimemeli, her çalışan insanca yaşam koşullarına sahip olmalıdır.

2. Kamu emekçileri ve doğrudan toplu sözleşme masasının kararlarından etkilenen memur emeklileri; insanca yaşam koşulları sağlayacak zam miktarını bekliyor. Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde yetkili konfederasyon ile bakanlık arasında oynanan orta oyunu ile memur ve memur emeklisi ezilmemelidir. Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde tüm sendikalar bulunmalı ve tüm sendikalar dinlenmelidir. Toplu sözleşmeler, sadece birkaç kişinin çıkarlarını değil, tüm kamu çalışanlarının haklarını gözetmelidir.

Deniz Ezer
Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Genel Başkanı