İş bırakma eylemi, sendikaların en etkili silahıdır ve bu silah boşa kullanılmamalıdır. Soruşturma ve sonucunda kuvvetle muhtemel sürgünü göze alan öğretmenler, anlamsız ve zamansız göstermelik çıkışlarla eylem yorgunu konumuna düşürüldüğünde sendikal mücadele de büyük yara almaktadır. Bu tür dostlar alışverişte görsün tarzındaki eylemler, kendi ayağına kurşun sıkmaktan farksızdır.

24 Eylül 2014te yapılan ve kuru kalabalık sendikaların tümüyle göstermelik biçimde başı çektiği iş bırakma eylemi de zamanlaması, yöntemi ve içeriği bakımından son derece gülünç olmuştur.
Mevcut okul idarecilerinin görevden alınmasını ve yandaş kadroların okullara yönetici olarak atanmalarının önünü açan yönetmelik aylar önce yayımlanmıştır. Yönetmeliğin yayımlanmasından önceki taslak sürecini de düşünürsek konu bir yıla yakındır eğitim topluluğunun gündemindedir.

Bu sürecin ilk günlerinde en yüksek dozuna ulaşarak hükümete yönelen tepkiyi yumuşatan bugünün sözde eylemci sendikalarından biri değil miydi? Türk Eğitim - Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK'un, 8 Şubat 2014 tarihli şu açıklamayı dikkatlerinize sunuyoruz:

ATASEN