Türkiye’de eğitim sisteminin en önemli parçası olan öğretmenlerin sorunları çözülmeden eğitimde nihai başarının yakalanması mümkün değil.

Bu sorunların elbette bir çırpıda anlatılması da güç… Zira yapısal, ekonomik, siyasal ve sosyal bir takım dayanakları var. Çözümü de bütünsel bir odaklanma istiyor.

Zaten mevcut olan ücretlerin mesleğin saygınlığı ve önemiyle orantılı olmayışı, ücretli öğretmenlik adı altında gri bir alanda duran insanların varlığı, atanamayan öğretmenlerin uğradığı mağduriyet ve siyasallaşmanın doğurduğu meslek içi sarsıntılar gibi sıralanabilecek bu sorunlar karşısında yeni sorunlara sebep olmanın da bir anlamı yok!

Ne olursa olsun öğretmenlerin mesleklerini olabildiğince huzurlu ve motive bir şekilde icra edebilmelerinin yolları aranmalıdır.

Bu sorunlardan biri de aslında öğretmenlere bir katkı olarak hazırlanan ve öğretmenlik kariyerine uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarını getiren yeni meslek kanunundaki bir takım eksikliklerdir.

Kanuna göre uzman öğretmenlik için adaylık dönemi hariç 10 yılını dolduranlar başvurabiliyor. Başöğretmenliğe ise uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti bulunan, en az 240 saatlik Başöğretmenlik Eğitim Programı'nı tamamlayan, başöğretmenlik için öngörülen mesleki gelişim çalışmalarını tamamlayan ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan uzman öğretmenler başvurabilecek.

Kanunda bir de istisna konulmuş… Yüksek lisansını tamamlamış olanlar uzman öğretmenlik, doktorasını tamamlamış olanlar ise başöğretmenlik unvanına sınavsız geçiş yapabiliyor.

Gerek uzmanlık gerekse başöğretmenlik için yapılan sınavlarda 70 ve üzeri puan alan başarılı sayılıyor.

Her iki unvan da belirli bir ücret artışı sağlıyor.

İşte bu noktada sorunlar başlıyor. Öğretmenlerimiz bir süredir hem mesajları hem de bizzat ulaşarak bu konudaki sorun ve kaygılarını bana iletiyorlar. Büyük bir kitle olduğunu söyleyebilirim.

Birincisi öğretmenlik mesleğinde uygulama ve tecrübe boyutu, liyakat/başarı eksenini dolduran en önemli alandır.

10 yıl ve 20 yıl bu meslekte başlı başına bir sınav öyküsü zaten… Bu süreler bir kariyer mesleği olan öğretmenlikte bir tür akademik geçiş kriteri olarak alınmalı.

Dolayısıyla yapılan bu sınavlar uzman ya da başöğretmenliğe geçişte nihai bariyer olamaz. Yani sadece sınav değil, uygulama ve tecrübe…

Bir diğer detay yeni unvanların gerçekten bir yükselme sağlayan kadrolar olup olmadığı…

Zira yetki ve sorumluluk olarak gerek uzman gerekse başöğretmenliğe hak kazananların normal öğretmenlerden bir farkı yok. Aynı iş yine aynı sorumlulukla devam ediyor. Sadece ek bir ücret alınması mümkün hale geliyor.

Bakanlığın burada öğretmenlerimiz için bir düzenleme yaparak yıl/kıdem/sicil üzerinden bu geçişi doğrudan sağlaması mevcut tabloda en uygun yol olacaktır.

Kürşad ZORLU / Haberturk