Hükümet adına “Kamu İşveren Heyeti,” memurlar adına da “Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti”nin katıldığı, 1 Ağustos 2013 tarihinde başlayan ve 2014-2015 dönemini kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri, Kamu Sen ve KESK’in itirazlarına rağmen, Memur Sen ve Hükümet’in çabalarıyla, Ramazan Bayramı’nın hemen öncesinde, sürpriz bir şekilde anlaşmayla sonuçlandı.

Yapılan anlaşma kamuoyuna, “memurlara müjde” başlıklarıyla sunuldu.

Bu anlaşma öncelikle, anlaşmanın içeriğinin müjde olup olmadığı ve 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun, evrensel anlam toplu sözleşme olup-olmadığı sorusunu akla getiriyor.

Anlaşmanın müjde mahiyetiyle ilgili olarak medyada oldukça fazla yorum yapıldı. Yapılan yorumlarda, bu toplu sözleşmenin mali hükümlerinin, emekliler ve öğretmenler açısından olumlu kazanımlar içerdiği, diğer memurlar açısından olumlu bir gelişmenin olmadığı yönünde. Biz de bu yorumlara katılıyoruz.

Ancak Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti arasında imzalanan anlaşma metninin, evrensel anlamda toplu sözleşme olup-olmadığı konusunda, kamuoyunda oldukça fazla sayıda soru ve tereddüt var.

Bu açıdan 4688 sayılı yasanın toplu sözleşmelerle ilgili bölümlerine bakmak gerekiyor. Yasanın,  “Toplu sözleşmenin tarafları ve imza yetkisi” başlıklı bölümünde yer alan 29.maddenin 1.bendi, toplu sözleşmenin taraflarını belirliyor. “Toplu sözleşme görüşmelerine kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti, kamu görevlileri adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti katılır…Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti, bağlı sendikaların toplam üye sayısı itibarıyla en fazla üyesi  bulunan konfederasyonun Heyet Başkanı olarak belirleyeceği bir temsilci ile her bir hizmet kolunda en fazla üyeye sahip kamu görevlileri sendikaları tarafından belirlenecek birer temsilci, bağlı sendikaların üye sayıları esas alınmak kaydıyla toplam üye sayıları itibarıyla birinci, ikinci ve üçüncü sırada bulunan konfederasyonlar tarafından belirlenecek birer temsilci olmak üzere on beş üyeden oluşur…”

“Toplu sözleşme görüşmeleri” başlıklı bölümde yer alan 31.maddede ise toplu sözleşme görüşmelerinin içeriği belirleniyor. 31.maddeye göre, “Toplu sözleşme görüşmeleri son rakamı tek olan yıllarda yapılır. Kamu görevlilerinin geneline yönelik toplu sözleşme teklifleri Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin konfederasyon temsilcisi üyeleri, her bir hizmet koluna ilişkin toplu sözleşme teklifleri ise Heyetin ilgili sendika temsilcisi üyesi tarafından hazırlanır ve toplu sözleşme görüşmelerinin başlama tarihinden en az bir hafta önce Kamu İşveren Heyetine sunulmak üzere Devlet Personel Başkanlığına verilir. Toplu sözleşme görüşmelerinin başlangıcında Kamu İşveren Heyeti Başkanı ile Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı, Devlet Personel Başkanlığına verilen talepler esas alınmak suretiyle genel ve hizmet koluna ilişkin toplu sözleşme görüşme gündemini belirler. Toplu sözleşme görüşmeleri, genel ve hizmet kollarını ilgilendiren taleplerin topluca görüşülmesi suretiyle yürütülür. Birden fazla hizmet kolunu ilgilendiren hususlar, kamu görevlilerinin geneline yönelik konular arasında görüşülür…

Toplu sözleşme görüşmelerine, ağustos ayının ilk işgünü Kamu İşveren Heyeti Başkanınca belirlenen ve Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetine dâhil konfederasyonlara görüşmelerin başlamasından en az bir hafta önceden bildirilen yerde başlanır. Toplu sözleşme süreci, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararının alınması da dâhil olmak üzere en geç ağustos ayının son işgünü tamamlanır. Hafta sonu tatil günleri hariç olmak üzere resmî tatil günlerine rastlayan günlerde toplu sözleşme görüşmelerine ara verilir... Toplu sözleşme görüşme süreci sonunda, kamu görevlilerinin geneline yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin bölüm ile her bir hizmet koluna özgü mali ve sosyal haklara ilişkin bölümlerden ve tek metinden oluşan toplu sözleşme veya toplantı tutanağı imzalanır…İmzalanan toplu sözleşme metinleri Resmî Gazetede yayımlanır.  Toplu sözleşme görüşmelerine katılmaya yetkili hiçbir konfederasyon temsilcisinin toplu sözleşme görüşmelerine katılmaması veya toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanmasına rağmen tarafların Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurmaması halinde, kamu görevlilerine sonraki iki mali yıl boyunca uygulanacak mali ve sosyal haklar genel hükümlere göre belirlenir.”

Yasanın “Uyuşmazlık hali” başlıklı bölümünde yer alan 33.maddede ise “Toplu sözleşme görüşme süreci sonunda toplu sözleşme imzalanamaması halinde, üzerinde uzlaşılan ve uzlaşılamayan konuları içeren toplantı tutanağı, tutanağın kamu görevlilerinin geneline
yönelik bölümü Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve hizmet kollarına yönelik bölümleri ilgili sendika temsilcisi ile Kamu İşveren Heyeti Başkanı tarafından imzalanır.
Toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanması ve toplantı tutanağı imzalanamaması halinde Devlet Personel Başkanlığı tarafından görüşmelerin uzlaşmazlıkla sonuçlandığına dair tespit tutanağı tutulur. Toplantı tutanağı imzalanmasından veya görüşmelerin uzlaşmazlıkla sonuçlandığının tespit tutanağı ile belirlenmesinden itibaren üç işgünü içerisinde sözleşmenin ilgili bölümlerini imzalamaya yetkili olanlar tarafından imzalamaya yetkili oldukları bölümler için Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulabilir.
Toplu sözleşme kapsamına girmeyen konulara ilişkin olarak Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre 2014-2015 yılı toplu sözleşme görüşmeleri, kültür-sanat işkolunun özel durumu hariç, anlaşmayla sonuçlanmıştır. Kültür-sanat işkolunda yetkili sendika olan Kültür-Sanat Sen, anlaşmayı imzalamamıştır. Ağustos ayı sonuna kadar herhangi bir anlaşma sağlanamazsa, hakem kuruluna başvuru yapılabilecektir.

İmzalanan toplu sözleşmenin, yasal anlamda bir eksikliği yoktur. Memurlar adına, heyet başkanı ve yetkili işkollarında 10 yetkili sendika başkanı sözleşmeyi imzalamıştır.
Burada sorun yoktur. Sorun, imzalanan toplu sözleşmenin içeriğinden ziyade, 4688 sayılı yasanın hüküm altına aldığı toplu sözleşme düzeninin, toplu sözleşme olup olmadığıdır.

Örneğin ülkemizde işçiler ile özel ve kamu olmak üzere, işverenlerle imzalanan toplu sözleşme düzeninde, evrensel anlamda toplu sözleşme düzeni uygulanmaktadır. Bu sisteme göre özetle; her işkolunda yetkili sendika ve konfederasyon, işverenle toplu sözleşme görüşmeleri yapar, anlaşma olursa imza altına alınır, anlaşma olmazsa işçiler grev yoluna gider. Grev sonunda tekrar anlaşma olabilir ya da olmayabilir. İmzalanan anlaşmadan sadece imza yetkisine sahip sendikanın üyeleri yararlanır. O işkolundaki başka sendikaların üyelerinin ve üye olmayanların, sözleşmeden yararlanmasının koşulu, yetkili sendikaya “dayanışma aidatı” ödemektir. (Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 39.madde)

657 sayılı DMK kapsamındaki memurları ve emeklilerini ilgilendiren, toplu sözleşme düzenini, işçileri ilgilendiren Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi düzeni ile karşılaştırırsak; başta, grev hakkı olmayan bir toplu sözleşme düzeniyle karşı karşıya olduğumuz, yetkili konfederasyon ve yetkili işkolu sendikalarının tek belirleyici olduğu, yetkili sendikaların imzaladığı  toplu sözleşmenin bütün memur ve emeklileri kapsadığı, sendikal kazanımlar olduğunda, bu kazanımlardan üye olmayan, çalışma yapmayan, hiçbir aidat ödemeyen, memurların da, üye olanların emeklerine saygısız bir şekilde yararlandığı, bir toplu sözleşme düzeniyle karşı karşıya olduğumuzu görürüz.

2014-2015 yılı toplu sözleşmelerinin içeriğinin, müjde olup-olmaması bir yana, yasanın getirdiği düzenin kendisinin, evrensel anlamda toplu sözleşme olup-olmadığı ile maluldür.

Abdullah DAMAR