Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin katıldığı bir televizyon programında, kamuda en düşük maaşın “hizmetli” kadrosunun 11 bin 900 lira civarındaki maaşı olduğunu söylemiş, “Şimdi bu insanlar yukarıya doğru çıktıkça öğretmenler, diğer kamu görevlilerine kadar her birinin aldığı maaş 20 bin liranın üzerinde” diyerek gerçekdışı bir beyan vermiştir. 2023 Mart ayı ile birlikte gerçek açlık sınırının 9.590 TL’ye karşılık geldiği, dolayısıyla asgari ücretle çalışan %65’lik bir nüfusun gerçekte açlık sınırının altında yaşadığı; gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırının 31 bin 241,48 TL'ye, yükseldiği bir dönemde bu açıklamalar sadece algıya dönük açıklamalardır.

Oysa hepimiz biliyoruz ki gerçek algılanmak istenenin dışında yaşamın kendisindedir. Örneğin; gerçek, artık kilosu 300 TL’ye yakın olmasından dolayı et yiyemeyen dar gelirlilerin olduğudur; gerçek, beyaz peynirin bile kilosunun 300 liraya vardığı bir ortamda peynirin lüks olduğu gerçeğidir. Sayın Bakan gerçek artık bir kamu emekçisinin iki maaşlı olsa dahi ne araba ne de ev alabilecek güce sahip olmadığı gerçeğidir. Sayın Bakana bir başka gerçeği hatırlatalım: ‘’Gerekirse soğan yeriz’’ edebiyatı yapanlar da artık yapamaz; çünkü soğan fiyatları da rekor bir düzeye ulaşmıştır. Dolayısıyla size tavsiyemiz, size bilgiler verildiğinde önce araştırmanızı yapmanızdır.

Seçim sürecine girdiğimiz bu dönemde iktidardan özlük ve ekonomik taleplerimizin karşılanmasını, eğitim emekçilerinin hakkının verilmesini istiyoruz.

Buna göre Taleplerimiz;

  1. Artan fiyatlar, yükselen enflasyon oranları, piyasadaki somut rakamlar kamu çalışanlarının alım gücünün düştüğünü net göstermektedir. Maaşlarımıza yoksulluk sınırı olan 31.240 TL’nin üstüne gelecek biçimde acilen zam yapılmalıdır.
  2. Depremin yaşandığı 10 ilde yaşayan ve çalışan öğretmenlere Afet tazminatı olarak en az 1 yıl boyunca 5000 TL deprem tazminatı verilmelidir.
  3. Uzman ve Başöğretmen gibi unvanlar kaldırılmalı, öğretmenler arasında iş barışı sağlanarak ‘’Eşit iş’e Eşit Ücret’’ ilkesi ile yol çıkarak ‘’Öğretmenlik Meslek Kanunu ‘’ yeniden düzenlenmelidir.
  4. Hiçbir sınava girmeden ve objektif kriterler ışığında seçilmeyen Şube Müdürleri derhal istifa etmeli, siyasi tercihlerine ve sendikasına göre Şube Müdürü yapmak liyakatsizlik olduğu kadar gayri ahlakidir.
  5. Hak edenin istediği makama kadar yükselmesinin önü açılmalı, torpil ve yandaş sendika dayatmacılığından vazgeçilmelidir.
  6. İktidarın seçim beyannamesinde geçen ve yine iktidarın kamuya getirdiği "mülakat kaldırılmalı" yarışma puanı yüksek olmasına rağmen mülakattan dolayı elenen kamu çalışanı adaylarına meslekleri ve statüleri iade edilmelidir.
  7. Depremzede eğitim çalışanlarını psikolojik olarak da rahatlatacak olan güvenli barınma sağlanmalı, bu süreçte her ilçede yeteri kadar lojman yapımına başlanmalıdır.
  8. Hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin alın terinin karşılığı olarak mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalı, görevde yükselme, unvan ve yer değişikliği talepleri karşılanmalıdır.
  9. Yandaş sendikanın isteği doğrultusunda getirilen ve örgütlenme özgürlüğünün önüne engel olan TİS tazminatı işin %2’lik sendika barajı gerekliliği derhal kaldırılmalıdır.

Deniz Ezer
Merkez Yürütme Kurulu Üyesi