Çocuklar yetişkinlerin yüzüne bakarlar ve güvende olup olmadıklarına veya bir sorun olup olmadığına karar verirler. Bu nedenle sizin bir miktar dengede olmanız çok önemli. Eğer kendinize iyi hissetmiyorsanız pazartesiye (okulun açılacağı güne) kadar sosyal medyadan ve ekranlardan biraz uzak durun. Daha iyi hissetmeye çalışmayın. Sadece daha kötü hissetmenize neden olan şeyleri yapmayın.

Duygularınızı adlandıran, bunun için duygu listelerinden yararlanın ve duygularınızla yazın. Arkadaş ve aile üyelerinin de vakit geçirin. Bu sırada duyduğunuz olayları/kişileri değil, duygularınızı konuşun.

Günlük rutinlerinize devam edin. Beslenme ve uyku gibi temel ihtiyaçlarınızı karşılayın. Düzenli beslenin ve geç saatlere kadar uyanık kalmayın.

Aile üyelerinize ve çocuklarınıza sevgi dolu davranın, bolca birbirinize sarılın. Gerginliğinizi onlara yansıtmayın.

Duygularınızın çok yoğunlaştığı anlarda dikkatinizi beden duyumlarınıza yönlendirin. Gördüklerinize, kulağınıza gelen seslere, hissettiğiniz yumuşaklığa, esintiye, serinliğe dikkatinize verin. Nefes alışverişlerinizi takip edin. Kendinizi güvende ve rahat ettiğiniz bir yeri tüm ayrıntılarıyla gözünüzde canlandırın, gözleriniz kapalı bir süre orada kalın.

 

SAKİN, KISA VE ÖZ KONUŞUN

Çocukların depremle ilgili nelere (aile içi konuşmalar, ekrandan gördükleri vb.) maruz kaldığını bilmiyoruz. Bu nedenle ilk karşılaşmada sakince “Büyük bir deprem oldu yardım çalışmaları devam ediyor zor zamanlar yaşıyoruz burada hepiniz güvende bizimle güvendesiniz” gibi kısa bir konuşma yapın. Bu konuşmada sakinliğiniz ve konuşmanın kısa ve öz olması önemli.

Depremle ilgili soruları olan çocuklar olabilir. Sorularını cevapsız bırakmayın, geçiştirmeyin, dikkatlerini dağıtmaya çalışarak konuyu kapatmayın. “Bilmiyorum, inşallah olmaz, boş ver bunları, söyleme böyle şeyler” gibi ifadeler kullanmayın.

Daha sonra “Siz nasılsınız? Neler hissediyorsunuz?” diye sorarak konuşmalarına yardımcı olun. İzledikleri görüntüleri ya da duydukları olayları anlatan öğrencileri nazikçe duyguları anlatmaya yönlendirin. “Depremle ilgili duyduklarınız, izledikleriniz sizler için zorlayıcı olabilir. Sizi üzüp, korkutabilir. O nedenle onlardan bahsetmeyelim. Bundan sonra da haberleri izlememe anlaşması yapalım. Olur mu?”


RUTİNLERE DEVAM ETMEK ÖNEMLİ

Üzgün değilmiş gibi davranmayın. Korkunuzu ve üzüntünüzü ifade edin ama kaygılı davranmayın. Çocuklarda üzgün ve kaygılı, bunun normal olduğunu söyleyin, üzüntüsünü ve korkularını dile getirmesine yardım edin.

Yakınlarını kaybeden çocukları sarıp sarmalayın. Arkadaşlarının da ona destek olmasını sağlayın, onları yönlendirin. “Aile için zor zamanlar, bizim desteğimiz ona iyi gelecek. Onun yanında olduğunuzu ona ifade edebilirsiniz. Kim ne söylemek ister?”

Derslerde anlattıklarınıza odaklanmaları zaman alabilir. Öğrencilere odaklanmakta zorlanmaları durumunda bunun beklenen bir durum olduğunu anlatın. Üzgün olduğumuzda, korktuğumuzda odaklanma güçlü yaşayabiliriz. Ancak böyle durumlarda yeni şeyler öğrenmek, zihnimizi öğrendiklerimize odaklamak iyi gelir. Hadi deneyelim.”

O gün ders yapmamak, bir sürü ödev vermemek gibi esneklikler yarar sağlamaz. Öğrencilere iyi gelecek olan şey, güvenli, sıcak ve sevgi dolu bir ortamda arkadaşları ile beraber olmak ve öğrenmeye, rutinlerine devam etmek. Katı olmayan ancak her zamanki düzeninizde devam edin. Öğrencilerin hem üzgün olup hem de rutinlerini devam ettirebildiklerini deneyimlemelerini sağlayın. Böylece öğrenmenin, odaklanmanın kendilerine iyi geldiğinde görecekler.

Öğrencileri gözlemleyin. Beklenenden daha korkulu, çok üzgün, dalgın, neşesiz olan çocukları okul psikolojik danışmanına da söyleyin. Ödevleri yapmakta zorlanan ve dersi takip edemeyen öğrenciler için okul psikolojik danışmanı ile çalışın.

Hürriyet