İzmir'de Eğitim İş üyesi öğretmenler, bugün Cumhuriyet Meydanı'nda toplanıp sloganlar atarak Gündoğdu Meydanı'na yürüdü. Öğretmenlik Meslek Kanunu ve bu kanunla getirilen kariyer basamakları sınavının iptal edilmesini isteyen öğretmenler, şarkılar söyleyip "Susma haykır, karanlığa hayır", "Öğretmene saygı istiyoruz", "Mustafa Kemal'in öğretmeniyiz", "Laik, bilimsel, demokratik eğitim" sloganları attı.

Mitingin ardından Bora Üzerk Öğretmenin solist olduğu "Grup İsimsiz Ezgi" konser verdi.

 

Eğitim İş İzmir Şubeleri adına basın açıklamasını, Eğitim İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer yaptı.

Sarıyer'ın açıklaması şöyle;

"Yıldan yıla haklarımızı gasp ettiler. Bizi ayın daha başında, kara kara ay sonunu düşünür hale getirdiler. Evimize başımız dik, sınıflarımıza kafamız rahat girmemizi engellediler. Başöğretmen’imizin bize emanet ettiği öğrencilerimize laik, bilimsel, kamusal, adil ve çağdaş bir eğitim vermemizin önüne geçtiler. Yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar. Sistematik itibar suikastları düzenlediler. Şimdi ise bu tabloyu daha da beter hale getirecek hakaret niteliğindeki bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu önümüze getirdiler. Onlar, elimizde kalanlarda da gözü olduğunu gösterdi. Şimdi biz de haklarımızı ve saygınlığımızı teslim etmeye niyetimiz olmadığını göstereceğiz. Bugün, 'Artık yeter' demenin, sendikal önderimiz Fakir Baykurt'un dediği gibi 'Ders vermenin', bizi hafife alanları uyarmanın günüdür. Eğitim İş olarak, eğitim emekçilerinin görüşü alınmadan, Saray'ın talimatı ve yandaş sendikaların oluruyla hazırlanan, sorunlarımızı çözmek bir yana dursun, bize yeni haksızlıkları ve angaryaları dayatacak olan ÖMK'ya karşı ilk günden beri itirazın örgütleyicisi olduk."

 

Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir

Hükümetin Öğretmenlik Meslek Kanunu konusunda geri adım atmadığı belirtilen açıklama şöyle devam etti:

"Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir' dedik. 'Her öğretmen uzmandır, diploması da uzmanlık belgesidir. Siz, kendi diplomalarınıza bakın' dedik. 'Teslim edilmesi gereken haklarımızı yeni ve keyfi şartlara bağlayan, ezbere dayalı bir sınav sonucunda bizi yeni sıfatlarla ayrıştıracak olan, okullarda çalışma barışını bozacak ve öğretmenin mesai saat dışındaki vaktini de gasp etmeye niyetli bu kanun, sadece eğitim emekçileri açısından değil, tüm eğitim sistemi açısından büyük bir tehdittir' dedik. Fakat hükümet, bu konuda geri adım atmayacağını gösterdi. Şimdi biz de haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi gösteriyoruz. Eğitim İş'in çağrısı ve bu çağrıya yanıt veren eğitim sendikalarıyla birlikte, Türkiye sendikal mücadele tarihinde neredeyse benzeri olmayan bir ortak duruş birlikteliği oluşturulmuştur. Bugün 14 eğitim sendikası olarak üretimden gelen gücümüzü kullanacak, iş bırakarak kararlılığımızı göstererek ders vereceğiz."

 

Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve yeniden düzenlenmelidir

Öğretmenlerin taleplerinin de sıralandığı basın açıklaması şöyle sürdü:

"Taleplerimiz çok açık. Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları ile tüm eğitim emekçilerinin görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir. Ülkedeki gerçek enflasyonda eğitim emekçisinin alım gücünün ne kadar düştüğü de açıktır. Oysa insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak bir haktır. Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir. Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir. Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken eğitimin bu değerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Kamuda mülakat uygulamasına derhal son verilmeli, her kadro hak edilerek alınmalıdır. Eğitim anayasal bir hak iken ve bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme ve ulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır.

 

Tarih, eğitim emekçilerinden, çocuklarımızın geleceğinden ve nitelikli eğitim hakkından yana olanları mutlaka yazacaktır. Emeğimize, alın terimize ve mesleki itibarımıza saldıranlar ile çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkını gasp edenler, tarihle yargılanacaktır. Bir başöğretmenin kurduğu ülkede eğitim emekçisini değersizleştirmek, Başöğretmen’imizin yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenleri teste tabi tutmak, öğrencileri anayasal hakları olan laik, bilimsel ve kamusal eğitimden mahrum bırakmak kimsenin haddi değildir. Bu gerçeği anlamayanlara cevabımızı hep birlikte vereceğimiz mücadeleyle göstereceğiz. Gücümüz birliğimizde, gücümüz örgütlülüğümüzde.” 

 

Mitingin ardından Bora Üzerk Öğretmenin solist olduğu "Grup İsimsiz Ezgi"nin konseri büyük beğeni topladı. Öğretmenler şarkılara eşlik edip halay çektiler.