Araştırmacılar, bu çalışma neticesinde, özellikle kız öğrencilerin maruz kaldıkları siber zorbalıklar yoluyla ruh sağlıklarının zarar görebileceğini, uyku düzenlerinin bozulabileceğini ve fiziksel etkinliklerini azaltmalarının çeşitli başka sorunlara yol açabileceğini tespit etti.

Çalışmanın öncülerinden, UCL Great Ormond Street Çocuk Sağlığı Enstitüsü'nden Prof. Dr. Russell Viner, basına yaptığı açıklamada, sosyal medyanın kendisinin zarar vermediğini ancak sık kullanımın, gençlerin zararlı içeriğe, özellikle de siber zorbalığa maruz kalma olasılığını arttırdığını, uyku ve egzersiz gibi zihin sağlığı üzerinde olumlu etkisi olan faaliyetleri de kısıtladığını belirtti.

Fiziksel aktivite artmalı

Araştırma bir yönüyle, sosyal medyanın kendisinin ruh sağlığı bozuklukları için suçlanamayacağını, ancak bireyleri uyku ve fiziksel etkinlikten uzaklaştırması sebebiyle yaşam kalitesini azaltabileceğini, bunun da beraberinde ruh sağlığı bozuklukları getirebileceğini ortaya koydu.

Surrey Üniversitesi'nde klinik psikoloji dersleri veren Bob Patton'a göre bu durumda, yaşam kalitesi veya ruh sağlığını geliştirmek için sadece sosyal medya kullanımını azaltmaya odaklanan stratejilerin işe yaramaması muhtemel.

Patton'a göre, “Siber zorbalığa karşı dayanıklılığı artırmanın yanı sıra daha iyi bir uyku ve fiziksel faaliyeti teşvik etmek için stratejiler oluşturmak, hem fiziksel hem de psikolojik zararları azaltmak için faydalı olabilir.”

Araştırmacılara göre, erkeklerin zihinsel sağlıklarındaki bozulmaların başka nedenlerden kaynaklandığı görülüyor, bu nedenle o alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Yürütülen araştırmanın sonucunda, her iki cinsiyette de “çok sık sosyal medya kullanımı'nın ruhsal sorunlara yol açtığı ortaya çıktı. Ancak kız öğrenciler üzerindeki etki erkeklere oranla çok açıktı, zira sık sosyal medya kullanımı ile ruhsal sorunların artışında doğru orantı tespit edildi.

Kızlarda, ruhsal bozukluklara yol açan etkenlerin başında yaklaşık yüzde 60 ile düşük uyku kalitesi ve siber zorbalığa maruz kalmanın olduğu görülürken, fiziksel faaliyetlerde azalma daha az rol oynamakta.

Gençlere nasıl yardım edebiliriz?

Erkeklerde ise çok sık sosyal medya kullanımının ruhsal sorunların oluşumuna etkisi yalnızca yüzde 12'lik bir dilimde kendini gösteriyor.

Yüksek sıklıkta sosyal medya kullanımı, çeşitli araştırmalar neticesinde ruhsal ve zihinsel sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. Örneğin henüz geçen ay Kanada’da yapılan bir araştırma, bu tarz yoğun kullanımın, ergenlerde artan ruhsal çöküntü belirtileri ortaya çıkardığını ortaya koydu.

İngiltere'de yapılan bu son çalışma da şunu ortaya koymuştur ki, yukarıda sözü edilen ruhsal sorunlara neden olan sosyal medyanın kendisi değil, gençlerin yoğun sosyal medya kullanımına maruz kalmalarının ardından uyku düzenlerini bozmaları ve fiziksel faaliyetlerini azaltmalarıdır.

Belçika'daki Ghent Üniversi-tesi'nden Prof. Dr. Ann DeSmet, bunun önemli bir ayrım olduğunu savunuyor. DeSmet'e göre, gençler hem sağlıklı bir yaşam sürer hem de siber zorbalığın önüne geçilebilirse sosyal medyanın, sosyal etkileşimleri teşvik etmek gibi olumlu etkileri daha çok ön plana çıkabilir.

KIZLAR VE ERKEKLER ARASINDAKİ FARK

Araştırma, 2013-2015 yılları arasında yılda bir kez, hedef kitleden gençlerle yapılan görüşmeler neticesinde gerçekleştirildi. Facebook, Instagram, WhatsApp, Twitter ve Snapchat de dahil olmak üzere sosyal medya araçlarını kullanma sıklıklarını bildiren gençlerin bu araçları günde üç kereden fazla kullanmaları “çok sık kullanım” olarak sınıflandırıldı. Katılımcıların sosyal medya araçlarında ne kadar zaman harcadığını dikkate almayan araştırmacılar, gençlere ruhsal sıkıntıları, yaşam kaliteleri, yaşam memnuniyetleri, mutluluk ve kaygı gibi duygu durumları hakkında sorular yöneltti.

Yazar: Leah Asmelash, CNN
Çeviren: M. Birol Güger - Cumhuriyet