Sayıları neredeyse yarım milyona yaklaşan atama bekleyen öğretmenler, bizimle aynı işi yapıp asgari ücretin altında gelire mahkum bırakılan (geçen sene sayılarının yaklaşık 70 bin olduğu bilinmekte) ücretli öğretmenler, kadrolular, uzmanlar vb. sınıflandırmalara tabi tutulan biz eğitim emekçileri her geçen gün daha da zorlaşan şartlarda çalışmaya mahkum bırakılıyoruz.

Bütün bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi bir de liyakat sahibi olmayan, makamını ve yetkilerini mesai arkadaşının sırtında bir kırbaç gibi kullanan bir kısım idareciler ve onların bu tavrına sessiz kalan siyasiler, bürokratlar ve çalışanlar...

Saadet öğretmen sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla hayata veda etmesine sebep olan nedenlerden birini belki de en önemlisini kayıt düşmüş. Varsa diğer bilinmezlikler kendisiyle sır oldu gitti.

Ancak şunu belirtmeliyim ki son 2 yıldır Doğuda gerçekleştirdiğimiz okul ziyaretlerinde -bunun içinde Gaziantep de var- en çok dikkatimi çeken konu sözleşmeli öğretmenlerin ne denli bir korku, endişe ve güvensizlik içinde olduklarıydı. Birebir sohbetlerde sürekli kadroya geçene kadar her şeye "eyvallah" demek zorunda olduklarını birçoğu dile getiriyordu.

Sistem onlara sahip çıkmak yerine onları yalnızlaştırıyordu. Bizler de gerekli umudu onlara aşılamakta yetersiz kalıyoruz. " BİR ÖĞRETMENİN İŞ GÜVENCESİ PAMUK İPLİĞİNE BAĞLIYSA ÜLKENİN GELECEĞİ DE PAMUL İPLİĞİNE BAĞLIDIR." Daha ne kadar susacağız ve bu türden durumları ertesi gün unutup hiç yaşanmamış sayacağız?

Çözüm basit ya hep beraber kazanacağız ya da hep beraber kaybedeceğiz. Ya hep beraber meslek onurumuza ve iş güvencemize sahip çıkacağız ya da hep beraber çok yakında iş güvencesiz ortamda çalışmak zorunda bırakılacağız.

Guncelegitim.com / ÖZEL HABER

 

İlgili Haber:


Altıncı kattan atlayan Saadet Öğretmen mobbing kurbanı olmuş