Eğitim İş'in web sitesinden yaptığı açıklama şöyle;

Tüm dünyada öğretmenlerin özlük hakları bellidir. Bu noktada ülkemiz öğretmenlerinin eksikleri vardır fazlaları yoktur.

Uzun yıllardır devam eden uygulamaları ortadan kaldırma girişimi söz konusudur. Hükümetin acil yapması gereken yani Meclis’e getirmesi gereken birçok konu vardır ve uzun yıllardır çözüm beklemektedir.

Örneğin;

-Öğretmenler arasında eşitsizlik yaratan sınıf öğretmenlerinin 18, meslek öğretmenlerinin 20, kültür öğretmenlerinin 15 olan maaş karşılığı zorunlu ders uygulamasının 15 saatte eşitlenmesi,

-Tek bir madde ile öğretmenliğin sözleşmeli olamayacağı, kadrolu atama yapılması ve sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi önceliklidir.

Bu konuların, ivedilikle ve millet ittifakı olumlu yaklaştığı taktirde meclisin oy birliği ile kabul edebileceği ortada iken Covit-19 fırsatçılığı yapmak doğru değildir.

Getirilmek istenen düzenleme;

1-İlk bakışta salgın hastalık, deprem, hava şartları gibi zorunlu eğitime ara verme durumunda yaz tatilinin kısaltılabilmesidir. Bunun için de 15 gün ara verme yeterli görülmüştür. Çok iyi bilinmektedir ki 15 günlük bir ara her zaman telafi edilebilir. Yani 180 günlük eğitim öğretim sürecine pekala yayılabilir. Burada 15 gün gibi bir kısıtlamaya gitmek kesinlikle en büyük hatadır. Telafi edilemeyecek husus bugün yaşadığımız Covit-19 salgınında olduğu gibi eğitime en az iki ay ara verilmesidir. Bu durumda da hiçbir eğitimci yapılacak telafiye hayır demeyecektir. Eğitimde amaç öğrencilerdir ve onların yararı için her türlü fedakarlık başta eğitimciler tarafından yapılır. Mevcut düzenlemelere göre hukuki bir engel yoktur. Yani böyle bir telafi için kanun değişikliğine gerek yoktur. Okulların açılma, kapanma, ara tatil yapma, ara tatil uzunluğu, kısalığı konusunda bakanlık zaten yetkilidir. Bu yıl ilk kez uygulanan bir haftalık ara tatil uygulaması, Bakanlık kanun değişikliği yapmadan geçmiştir. Yani kanun değişikliği gerektirecek bir durum yoktur.

2-Öğretmenlerin 657 sayılı yasada yer alan “Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar” ifadesi anlamsız kılınmaya çalışılmakta ve dinlenme (yani yarı yıl ) tatilinde de idareye öğretmenlere izin vermeme yetkisi verilmeye çalışılmaktadır. Öğrencilerin dinlendiği dönemlerde öğretmenlerin dinlenmesinden daha doğal bir durum olamaz.

3-Yöneticilerin izinleri ile ilgili düzenleme yapılmaktadır. Eğitim kurumu yöneticilerinin izin süreleri zaten bellidir. Bunun yanına bakanlık ya da  il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde görevlendirilen öğretmenleri de eklemek yani unvanları öğretmen olduğu halde izin vermemeyi amaçlamak  izaha muhtaçtır. Görev kabul edenlerin görevlerinin süresi başlangıçta belirlenir ve zorunlu görevlendirme yapılmazsa zaten sorun kalmayacaktır. Yani kanun değişikliğine ihtiyaç yoktur.

Eğitim-İş olarak tekrar söyleyelim ki; hükümet eğitim alanında değişiklik yapmak istiyorsa eğitimin en önemli paydaşı olan eğitim ve bilim işgörenlerinin temsilcileri ile masaya oturmalıdır.

Covit-19 nedeniyle eğitime verilen aranın telafisi de geleceğe yönelik planlamayı da birlikte yapmak mümkündür.