RÖPORTAJ
Giriş Tarihi : 03-12-2020 17:00   Güncelleme : 19-08-2022 16:30

Ben Muharrem Alkan, Aslında Hepimiz Engelliyiz!

Yazarımız Ömer Dinler 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla, görme engelli ve çok başarılı öğrencisi Muharrem Alkan ile röportaj yaptı. İşte O röportaj...

Ben Muharrem Alkan, Aslında Hepimiz Engelliyiz!

Okuyucularımız için seni tanıyabilir miyiz?

Van Erciş de doğdum. 20 yaşındayım. %85 doğuştan görme engelliyim. Annem ev hanımı babam esnaf. 9 kardeşiz. Ailemde bu şekilde doğan tek birey benim.  Hayatın bana bir mesajı deyip kabullendim durumumu.  Fakat babam yıllardır hastane hastane gezdirdi beni, birçok tedaviden geçtim ama başarılı bir sonuç vermedi. Yakın zamanda da kornea nakli ameliyatı geçirdim ancak sonuç yine aynı. Bu durumumu kabullendim artık, böyle yaşamayı, başarmayı biliyorum. Kabullenince her şey daha da kolaylaşıyor sanırım.

Erzurum Görme Engelliler ilk ve ortaokulunda okudum. Doğu Anadolu da ki tek görme engelliler okulu burası. Ben aslında çok şanslıydım. Erzurum da okumak ve yaşamak bana çok şey kattı. Harika bir okulum ve öğretmenlerim oldu. Şu an da Mecidiye Anadolu lisesinde okuyorum.

 

Muharrem peki hayat senin için nasıl geçiyor?

Her gün yeni bir mücadele aslında bizler için. Hayatın bana sunduğu her şeyi kabullendim ve bununla mutlu olmayı başardım. Kolay olmadı tabii ki, bazen isyan edebiliyorsunuz üzerinizde sonsuz bir yorgunluk hissedebiliyorsunuz ama derdi veren Mevla sabrını da bir şekilde veriyor.  Elimdekiler ile yetinmeyi öğrendim. Hayatı, yaşamı hiçbir olumsuzluk   karartamıyor o kadar güzel ki. Bende payıma düşeni alıyorum bu hayatta.  Onunda mutlu oluyorum. Okuyorum, öğreniyorum, seviyorum, koşuyorum, hissedebiliyorum her şeyi ama her şeyi, gökyüzünü, güneşi, maviyi, beyazı, siyahı...  

Şu an mevcut durumdan dolayı ara verdik ama umarım en kısa zamanda tekrar okuluma kavuşabilirim. Okulumu ve arkadaşlarımı çok özledim.

 

Okul demişken, nasıl bir öğretim hayatın oldu? Okulda yaşadığın zorluklar oldu mu?

Sanırım herkes kadar ilk zamanlar bende zorlandım. Ama harika öğretmenlerim oldu. Gerçekten yaşamımızda bizi şanslı ve özel kılan en güzel şey sanırım doğru bir öğretmen ile karşılaşmak ki benim bunlardan birkaç tane oldu. Hepsini çok seviyorum.  Hatta okulumda bazı öğretmenlerim benim gibi görme engelliydiler. Onlar bana istediğim takdirde her şeyi yapabileceğimi gösterdiler.  Birçok kez umutsuzluğa kapıldığımda onların sayesinde bu bataklıktan çıkabildim.  İnsanın etrafında kendisini seven ve düşünen ne kadar çok insan olsa da bazen kendisini gerçekten anlayan, aynı süreçten geçmiş birilerine ihtiyaç duyabiliyor.  Bunun için onlara minnettarım.

Şu an okuduğun okulda senin gibi arkadaşların var mı? Normal bir okulda öğrenim görmenin zorlukları nelerdir?

Türkiye'nin her yerin de orta öğretimden sonra görme engelli olsanız da düz liselerde normal öğrenciler ile öğrenim alıyorsunuz. Bu aslında harika bir şey. Kendimi daha normal hissediyorum. Sonuçta hayatta iki tarafında birbirini tanıması ve öğrenmesi gerek. Sokağa çıktığımızda herkes görme engelli değil, dünya bizlere göre dizayn edilmemiş. Diğer insanlar ile iletişim kurmamız ve ortak hareket etmemiz açısından önemli. Ama zorlukları da bir hayli fazla. Şu an kaldığım pansiyonda 4 görme engelli arkadaşız.  Sınıfta derslerde biraz öğretmenlerin insafına kalıyoruz aslında. Kalabalık bir sınıfta anlatılanları algılamamız ve takip etmemiz zorlaşabiliyor. Özellikle sayısal derslerde bir hayli zorlanıyoruz. Fizik ve geometrideki şekilleri algılayamıyoruz. Aslında bizlere şekil gerektiren sorular zaten sorulamıyor. Sınavlarda da birinin eşlik etmesi yeterli oluyor.  O okuyor bende cevaplıyorum.  Zaten toplumdan ayrışmak istemiyoruz onun bir parçasıyız. Bununla baş edebiliriz yeterli gerekli düzenlemeler yapılsın. Gerekli şartlar sağlandığında bağımsız bir şekilde hareket edebilir ve birçok şeyi başarabiliyoruz. Üretken olabiliyoruz. Ancak birçokları bunu görmek istemiyorlar. Söylesene bu durumda asıl kör kim oluyor sizce?  Bizlerin her daim acınası, ihtiyaç sahibi inanlar olduğumuzu sanıyorlar. Bu algıyı kırmak istiyorum. Bizler hayata sizlerin bir adım gerisinde başlıyoruz zaten, yapmaya çalışırken zorlandıklarınızı bizler görmeden yapmak durumundayız ve bunu başarabiliyoruz.  Daha çok şey başarabilirim, başarabiliriz yeter ki insanlar zihinlerinde yer etmiş engelleri kaldırabilsinler.

 

Başarı demişken neler ile ilgileniyorsun okul dışında, başarılarından konuşalım mı birazda.

Benim 2018 yılı judo Türkiye 2.'ligim var. Okulumda ki beden eğitimi öğretmenim sayesinde oldu. Onun beni teşvik etmesi ve bana inanması ile başardım. Dedim ya hayatımda karşıma çıkan şanslardan biriydi. Hala devam ediyorum ama yeterli destek alabildiğimi söyleyemem. Bu süreçte birçok engel ile karşılaşabiliyorsunuz ve şartlar her zaman sizin için iyi olmuyor. Benim durumumda birçok arkadaşım var. Bu konuda daha somut desteğe ihtiyacımız var. Aynı zamanda Goalball takımımız var, orada oynuyorum. Ancak onun içinde aynı zorlukları yaşıyoruz. Mesela antrenman yapabileceğimiz, çalışabileceğimiz saha bulmakta zorlanıyoruz.

 

Goalball nedir? Bu konudaki cahilliğim için çok özür dilerim, ilk defa duyuyorum. Biraz açıklar mısın?

Önemli değil, birçok kişi bilmiyor. Spor kanalları da maalesef engelliler kategorisinde yer alan spor etkinliklerine çok yer vermiyor. Birçok kişi bilmiyor ama aslında çok eski bir oyun. İkinci dünya savaşı sonrasında Almanya da ortaya çıkmış.  Goltopu da deniliyor, bizler için keyifli bir takım oyunu. O dönemde savaşta görme yetisini kaybeden askerlerin rehabilitasyonu için geliştirilmişti sanırsam. Sonrasında geliştirilerek olimpiyatlara dahil ediliyor.  Bizimde bir Goalball takımımız var. Bir salon oyunudur. İçerisinde zil olan basketbol topu büyüklüğünde bir top ile oynanır. 3'er kişilik iki takım şeklinde karşılıklı paslaşarak oynanıyor.  En çok gol atan her zaman olduğu gibi kazanır. Umarım bir gün izlemeye gelirisiniz. 

 

Gelmeyi çok isterim.

Beklerim sizi, ama dediğim gibi saha bulmakta zorlanıyoruz, antrenmanda yapamıyoruz. Mesela ben Judo müsabakasına giderken sadece bir antrenman yapma fırsatım oldu. Şartlarım daha elverişli olsaydı inanın daha büyük başarılar elde edebilirdim. En büyük hedefim bu bayrağımızı Dünya olimpiyatlarda dalgalandırmak. Ve inanın bu bir gün gerçek olacak.

 

Hedef demişken ileriye dönük hedef ve planların neler?

Judo ve Goalball da daha büyük şeyler yapmak istiyorum. Tabi birde üniversite okuyacağım. Aynı zamanda müzik ile de ilgileniyorum. Ney üflüyorum ve ritim aletleri çalıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor. Bu alanda da bir şeyler yapmak istiyorum ilerde.

 

Günlük yaşamında seni zorlayan olumsuzluklar neler desem ilk sırada ne olurdu?

 Aslında zorluğun ilk sırası yok, tüm zorluklar ilk sırada ve hepsiyle baş etmek zorundayız.  Ama yolda yürürken bazen beyaz bastonuma insanlar bilerek ya da bilmeyerek tekme atıyorlar ve yönümü kaybedebiliyorum. Herkes genelde çok kibar ama çoğu kez anlayışsız insanlar ile de karşılaşıyoruz. Çok can sıkıcı olabiliyor bu durum. Birde yaşadığım yerde araçlarda sesli uyarım sistemi mevcut değil. Otobüslerde, dolmuşlarda bu çok sıkıntı oluyor. Şoförlerden rica etsem de bazen onlarda unutup çok farklı yerlerde indirebiliyorlar. Işıklarda aynı şekilde. Şehir merkezleri bizler için yaşamaya çok daha elverişli aslında. Mağazalarda, ortak kullanım alanlarında sesli yanıt sistemi bizler için hayati olabiliyor.  Bu liste bu şekilde uzayabilir.

 

Peki buradan insanlara size karşı nasıl davranmalarını istersin?

Öncelikle bizi gördüklerinde paniğe kapılmasınlar. Bazıları gerçektende panik yapabiliyor ve ne yapacağını bilmediği için eli ayağı birbirine dolanıyor. Şunu bilmelisiniz ki bizler uzaydan gelmedik sakin olabilirsiniz. Yardım etmek istiyorsunuz bunu anlayabiliyoruz ancak lütfen bunu yaparken kolumuzdan tutup sürüklemeye çalışmayın. Ya da açıma duygusuna kapılıp o şekilde konuşmayın. Olabildiğince normal konuşmanız ve yaklaşmanız bizleri daha da mutlu eder. Konuşmak ve konuşurken de kelimeler çok önemli. Ancak insanlar artık birbirleriyle de konuşmayı bırakmışlar. Bu çok üzücü. Bu yaşamda yavaş yavaş kör olmaktır bence. Ve bu engel herkeste var. Hepimiz engelliyiz bir yerde, görsek de görmesek de.

Birde bırakın bizler sizin kolunuza girelim ve bu şekilde eşlik edin bize. Toplu taşıma araçlarında daha anlayışlı olmanızı söylemeye gerek yok. Mevcut sosyal alanları düzenlerken bizleri de unutmayın lütfen. Evet bazılarınız tekerlekli sandalyesi olanlarımızı almak istemiyor aracına ama unutmayın hepiniz engelli adayısınız ve hayatın kime ne zaman ne getireceğiniz bilemezsiniz.

 

İnanıyorum ki bu söylediklerin toplumumuzda birtakım şeylerin değişmesinde etkili olur Muharrem.  Son olarak kitap okumayı çok sevdiğini biliyorum.  Okumak için yeterli kaynağa ulaşabiliyor musun?

 Biliyorsunuz bizler braille alfabesini kullanıyoruz. Ancak bu şekilde hazırlanmış kitaplara yeteri kadar ulaşamıyorum. Bende sesli kitap uygulamalarından dinliyorum ya da internetteki seslendirmelere ulaşmaya çalışıyorum. Bizler için seslendirilen kitaplar çok işimize yarıyor. Umarım daha çok kitap seslendirilir.

 

Muharrem seninle ilk tanıştığımda görme engelli olduğunu uzu süre fark edememiştim.  Buradan görme engelli insanlara neler söylemek istersin?

Kesinlikle ve kesinlikle hayata küsüp kendilerini bir odada yaşamaya mahkum etmesinler ve birilerinin bunu yapmasına müsaade etmesinler. Olabildiğince hayata dahil olsunlar ve öğrensinler. Okusunlar, hobi edinsinler ve mutlu olmaktan vazgeçmesinler. Hiçbir engel bizleri yıldıramaz, bizler çok güçlüyüz ve birçok şeyi başarabiliriz, başarıyoruz da. Bizlerde herkes gibiyiz tek farkla. Herkesin başardığını ve yaptığını yapabiliriz. Umutsuzluğa kapılmak yok.  Umut, her şey için umut. Mutluluk için başarı için, sevgi için. Körlük umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır, görememek değil.

 

Muharrem seni tanımak gerçekten çok güzeldi. Çok Teşekkür ediyorum sana.  Son olarak ne söylemek istersin.

 3 Aralık Dünya engelliler günü haricinde de hatırlanmak güzel olurdu. Ama yinede güzel.  Daha erişilebilir yaşam alanları istiyoruz. Bir şehir planlanırken, bir yapı inşa edilirken bizlerinde erişimine açık olmalı. Maalesef şehirlerimiz erişilebilir değil.  Dar kaldırımları ve buradaki elektrik trafolarını, gerekli gereksiz yapılan mantarlar ki bunları hala anlamış değilim. İnanın bu yollarda yürürken düşmemek için bir çift gözden fazlasına ihtiyaç var.  Birde lütfen kendimizi karşıdakinin yerine koymayı, empati kurmayı unutmayalım.  Toplumda hepimiz eşitiz ve aynı haklara sahibiz. Bunun bilincinde olalım ve her durumda saygıyı bırakmayalım.  

 

 Röportaj: ÖMER DİNLER / Guncelegitim.com

 

Eğitim HaberleriEğitim Haberleri